LEFKOŞA (İHA) - KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, doğrudan görüşmelerin Kıbrıs Türkü'nün hakkı alınıncaya ve kalıcı bir anlaşma sağlanana kadar devam edeceğini söyledi.
Türk tarafının müzakere masasında kalmakta kararlı olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Denktaş, "Görüşmeler, hakkımız alınıncaya kadar, Kıbrıs Türk halkının haklarını koruyan kalıcı, bizi yeniden 1963-1974 yıllarına götürmeyecek bir anlaşma yapılıncaya kadar da devam edecektir" dedi.
Cumhurbaşkanı Denktaş, inisiyatif alarak Rum Yönetimi Lideri Glafkos Klerides'le başlattığı doğrudan görüşmeler süreciyle ilgili olarak bugün ilk kez bir basın toplantısı düzenleyerek, görüşmelerde içinde bulunulan durumla ilgili olarak bilgi verdi.
Doğrudan görüşmelerde KKTC tarafı olarak Kıbrıs'ta iki kurucu devlete dayalı, uluslararası kimliği olan, Avrupa Birliği ile ilişkiye girebilecek, Birleşmiş Milletler'de yeri olacak, yeniden bozulamayacak kalıcı bir ortaklık kurmak için uğraş verdiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı, "Bu devletin, kurucu Türk ve Rum devletleri tarafından yeni ortaklığa (merkezi hükümete) verecekleri yetkiler dışında, arda kalan artık yetkileri kurucu devletler kullanacak. Fikirler Dizisi'nde de bu model vardı, gerçek budur, doğrusu budur, başka türlüsü olamaz" diye konuştu.
Kurucu devletlerden birinin, diğerinin işlerine, yetkilerine müdahale etme hak ve yetkisi olmayacağını, kurucu devletlerin, halklarının kimliğini, eşit statülerini vurgulayan kuruluşlar olarak uluslararası alanda kendi yetkileri dahilinde etkin rol alabileceklerini ifade eden Cumhurbaşkanı, kurucu devletlerin, yasama, icra, yargı, polis organları olacağını ve toprak bütünlükleri, anayasaları ve güvenliklerinin kendi garantör anavatanları tarafından ayrıca garantileneceğini belirtti.
"KIBRIS TÜRKLERİNİN EŞİTLİĞİ VE EGEMENLİĞİ TARTIŞILMAZDIR" Türk ve Yunan askerlerinin kararlaştırılacak sayıda Türk ve Rum kurucu devletlerinde yerleşeceğini, birinin diğer kurucu devlete girme hakkı olmayacağını söyleyen Denktaş, Kıbrıs Türklerinin eşitliğiyle egemenliğinin tartışılmaz olduğunun altını çizdi.
Rum tarafının, sayısal çoğunluğa dayanarak, Kıbrıs Türklerine hükmetmesi veya onlara siyasi iradesini empoze etmesinin mümkün olmadığını da vurgulayan Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, "Taraflardan biri diğerinin üzerinde egemenlik iddiasında bulunamayacağı gibi, nasıl bir şart altında olursa olsun Kıbrıs'ın tümü üzerinde de egemenlik hakkı iddia edemeyecektir" diye konuştu.
Basın toplantısı düzenleyerek, doğrudan görüşmelerin devam edeceğini söyleme ihtiyacı duyduğunu, çünkü Rum basının devamlı surette "görüşmelerdeki çıkmaz, açmaz, zorluk, Türk tarafından kaynaklanmaktadır" diye propaganda yaptığını ifade eden Cumhurbaşkanı, "Beni artık bu basın toplantısını yapmaya zorlayan son gelişme, 'görüşmelerin sona erdiği' yolundaki beyanatlar ve manşetlerdir" dedi.
Basın toplantısında, varılacak olası bir anlaşmada KKTC tarafının neler istediğini 29 Nisan tarihli belgesiyle ortaya koyduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı, Türk tarafının taleplerini ise şöyle sıraladı:
"BİZ KIBRIS'TA İKİ KURUCU DEVLETE DAYALI BİR ORTAKLIK İSTİYORUZ" "Biz ne istiyoruz, ne yapmaya çalışıyoruz? 29 Nisan tarihli belgemizle biz bunu zaten belirlemiş durumdayız: iki kurucu devlete dayalı, uluslararası kimliği olan, yani Avrupa Birliği ile ilişkiye girebilecek, Birleşmiş Milletler'de yeri olacak, yeniden bozulamayacak kalıcı bir ortaklık kurmak için uğraşmaktayız. Bu devletin, kurucu Türk ve Rum devletleri tarafından yeni ortaklığa, yani merkezi hükümete verecekleri yetkiler dışında arda kalan artık yetkileri kurucu devletler kullanacaklardır. Fikirler Dizisi'nde de bu model vardı, gerçek budur, doğrusu budur, başka türlüsü olamaz.
Bir kurucu devletin, diğerinin işlerine, yetkilerine müdahale etme hak ve yetkisi olmayacaktır. Kurucu devletler, halklarının kimliğini, eşit statülerini vurgulayan kuruluşlar olarak uluslararası alanda kendi yetkileri dahilinde etkin rol alabileceklerdir. Bu İsviçre'de de vardır, Kanada'da da vardır, Belçika'da da vardır. Kurucu devletlerin, yasama, icra, yargı, polis organları olacak ve toprak bütünlükleri, anayasaları ve güvenlikleri kendi garantör anavatanları tarafından ayrıca garantilenecektir. Türk ve Yunan askerleri kararlaştırılacak sayıda Tük ve Rum kurucu devletlerinde yerleşecek, birinin diğer kurucu devlete girme hakkı olmayacaktır. Türk-Yunan ve İngiliz garantörleri, varolacak anlaşmanın bütününü (state of affairs) 1960'da olduğu gibi garanti edeceklerdir."
"KKTC YASALARI GEÇERLİ OLACAKTIR" Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Rum idaresinin bugüne kadar geçirmiş oldukları yasaların, icrai kararların, yeni ortaklıkla bağdaşmak kaydıyla geçerli olacağğını vurgulayan Denktaş, "Kıbrıs Türklerinin eşitliği, egemenliği tartışılmazdır. Rum tarafının, sayısal çoğunluğa dayanarak, Kıbrıs Türklerine hükmetmesi veya onlara siyasi iradesini empoze etmesi mümkün değildir. Taraflardan biri diğerinin üzerinde egemenlik iddiasında bulunamayacağı gibi herhangi bir şart altında olursa olsun Kıbrıs'ın tümü üzerinde de egemenlik hakkı iddia edemeyecektir, yani 1963 tekrarlanamayacaktır. 'Bozuldu, olmadı, yürümedi, bütün devleti, bütün Kıbrıs'ı ben temsil ediyorum' olmayacaktır. İki taraf arasında yeniden 1963 olayına benzer bir olay vuku bulduğu takdirde -ki bunun vuku bulmaması için bu anlaşmalar yapılacaktır- dış dünyaya bunun bir 'iç mesele' olduğu iddiası yapılamayacaktır. Çerçeve budur. 29 Nisan önerilerimizde biz bu çerçevenin içini nasıl dolduracağımızı da ortaya koymuş bulunuyoruz" diye konuştu.
"TÜRKİYE'DE, AB ÜYESİ OLUNCAYA KADAR BAZI DEREGASYONLAR ŞARTTIR" Sözlerini, "Bu çerçeve içinde toprak konusu, bize kalacak toprağın statüsü, mal-mülk sorununun karşılıklı tazminatlar ve takas yoluyla halledilmesi, uzlaşmadan hemen sonra tehlikeli durumların yaratılmaması için Türkiye de Avrupa Birliği üyesi oluncaya kadar belirli deregasyonların kabulü, ara bölgenin muhafazası gibi tedbirlere ihtiyaç olacağı aşikf'e7maz, zorluk, Türk tarafınardır. Bunları müzakere etmeye hazırız" diyerek sürdüren Cumhurbaşkanı, "Malımı-mülkümü geri almak hakkımdır" iddiasıyla Rumların kuzeydeki mal ve mülklerine dönüşünün kabul edilemez olduğunun da altını çizdi. Denktaş, bunun nedenini ise "Çünkü, tehlike yaratır, sürtüşme yaratır, iki kesimliliğin güvenlikle bağlı olan bütün yönlerini berhava eder, huzursuzluğu devam ettirir" şeklinde açıkladı.
"KKTC'YE BELİRLİ SAYIDA RUM YERLEŞEBİLİR" Cumhurbaşkanı, ancak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kendi bölgesinde yasal bir çerçevede ve bir kota dahilinde zaman içinde Kıbrıs Türkü'ne zarar vermeyecek, güvenliğini tehdit etmeyecek belirli sayıda Rum'un yerleşmesinin mümkün olabileceğini de söyledi.
Türk tarafı olarak görüşmelerde ortaya koydukları söz konusu çerçevenin kendileriyle temas eden yabancı diplomatlar tarafından olumlu karşılandığını ifade eden Denktaş, "Bu çerçevenin içini nasıl doldururuz konusunda Rumlarla olan ihtilafımız, çerçeve kabul edildiği taktirde, yeni bir ortaklık devletini onlar da öngördüğü taktirde uzlaşabileceğimiz bir husustur" dedi ve İngiltere'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Lord David Hannay'in açıklamasının da, her yönüyle Türk tarafını tatmin etmese de, bu çerçevenin aşağı yukarı bir modeli olduğunu kaydetti. Denktaş, şöyle dedi: "Lord Hannay'in açıklaması, bu çerçevenin ortaya koyduğu, altını çizdiği gerçeklerin çoğuna değinen bir modeldir, tamamen bizi tatmin etmemesine rağmen. Rumların bu konuda çıkarmış oldukları gürültü, hezeyan bize de bir mesaj vermektedir. Avrupa Birliği, 'meşru hükümet sizsiniz, en iyi adaysınız' dediği sürece böyle bir modele, bizimle yeniden birşey paylaşmaya, 39 yıldır 'içimizden attık, kurtulduk' dedikleri Türk ortağını, daha iyi, daha kalıcı, daha sağlam bir ortak olarak yeniden içlerine almaya hazır olmadıklarını gösteren bir hezeyandır ve bu hezeyanla da kalmadılar, meclislerinde derhal Lord Hannay'e fiili cevap olarak bir karar alıyorlar ve hükümetleri İngilizlerin 1960 Anlaşmaları'ndaki haklarını kullanarak kurmaya çalıştıkları bir anteni 'katiyen koydurtmayız' diye derhal harekete geçmiş bulunuyorlar. Makul bir çerçeveyi müdafaa eden her diplomata yaptıklarını şimdi Lord Hannay'e ve İngilizlere daha etkin şekilde yapma yolundadırlar. Kıbrıs meselesinin halli için kollarını sıvamış olan, Kıbrıs'a yardımcı olmak için bu görüşmelerde gidip gelen, bizimle konuşan diplomatlar ve temsil ettikleri ülkeler eğer bu şantaja boyun eğerlerse tabiatıyla Rumların şımarıklığı daha da devam edecektir ve Avrupa Birliği'ni kandırmanın ötesinde bir görüşleri olmadığı daha da belirgin bir hale gelecektir. Bugüne kadar görüşmelerde gördüğümüz taktikleri, bizim her söylediğimize tenkit paper'i hazırlayıp, 'burası böyledir, burası yanlıştır' diye bizi ilerde teşhir edecekleri belgeler hazırlamaktadırlar."
KLERİDES'E ÇAĞRI Cumhurbaşkanı Denktaş basın toplantısında Klerides'e de çağrıda bulunarak, "Saykın Klerides'ten ricamız, önümüzdeki günlerde devam edeceğimiz görüşmelerde, basın toplantısının başında çerçevesini çizmiş olduğum Türk tarafın çizgileri içerisinde gereken detaylı görüşmelere başlayıp, bu işi bitirmek için bize yardımcı olmasıdır" dedi.
Klerides'le geçen salı günü gerçekleştirdikleri son görüşmede Türk heyetinin büyük rahatsızlık yaşadığını da açıklayan Cumhurbaşkanı, rahatsızlığa neden olan olayı anlatırken, Rum tarafının barış gücünü uluslararası güç yetkisiyle donatmak ve garantörlere rakip, hatta onların üstünde bir duruma çıkarmak niyetinde olduğunu gördüklerini, 'bunu tekrar ele alalım' dediklerinde de Rum tarafının 'hayır, ya bunu kabul edersiniz, ya da hiçbir şey konuşmam' dediğini belirtti. Denktaş, "Uzlaşmaz taraf yine biz oluyoruz dünya indinde" diyerek, şöyle konuştu: "Bu oyunlara gelmeyeceğiz kardeşim, ısrarla haklarımızı savunacağız, iyi niyetle uzlaşma yollarını arayacağız. Rumlardan da, iyi niyetle; uzlaşma yolundan kaçarak, Avrupa Birliği'ni hedef ettikleri yola bizi arkada bırakarak, bize rağmen gitmekten vazgeçmelerini istiyoruz. Bu da bizim hakkımızdır.
Rum basını her yayında 'Denktaş görüşmeleri baltaladı', 'Denktaş, görüşmeleri yokuşa sürdü', 'Denktaş barış istemez' gibi haberler yayınladı. Barış isteyen, uzlaşma isteyen taraf biziz, Kıbrıs'ı alıp kaçan taraf biz değiliz. Bizim uğraşımız, alıp kaçtıklarını zannettikleri Kıbrıs'tan Kıbrıs Türklerinin hak ve yetkilerini alıp kaçmadıklarını kendilerine ispat etmek, bunlara sahip çıkarak yeni bir ortaklık kurmaktır."
Cumhurbaşkanı Denktaş, bu arada görüşme notlarının Cumhuriyet Meclisi'ne mütemadiyen gönderildiğinin de altını çizerek, "Bir arkadaş, son üç toplantının notlarını meclise göndermediğimi yazdı; doğru değildir. Her toplantının görüşme notları meclise gitmektedir" dedi.