HABER

Göz hastalıklarında yeni çözüm!

Görme kusurlarını düzeltmede son yıllarda en fazla kullanılan yöntemlerden biri olan multifokal göz içi lens uygulamaları ile hastaların hem yakın hem de uzağı görme sorunlarına aynı anda çözüm getirilebiliyor. Acıbadem Göz Hastanesi Medikal Direktörü Doç. Dr. Bozkurt Şener'in lensin göz içinde kalma süresinin normal insan ömründen daha uzun olması dolayısı ile iyi uygulanmış bir lensin göz içinde ömür boyu problem çıkarmadan kalabileceğini belirtti. Multifokal lensler günümüzde artık katarakt ameliyatlarında, hipermetroplarda, hafif katarakt başlamış hastalarda, hatta bazı miyoplarda bile kullanılabiliniyor.

Çeşitli göz kusurlarının tedavisinde kullanılan ve lazer teknolojisi gibi gün geçtikçe gelişen Multifokal göz içi lensler, uzmanlar tarafından miyop, hipermetrop ve özellikle katarakt cerrahisi için çok önemli bir yol olarak görülüyor. Göz içi lensler standart lenslerle aynı kolaylıkla uygulanıyor ve iyi uygulandığı takdirde lazer cerrahisinin veremediği kadar kalıcı özellikler gösteriyor. Bu lensler çoğu zaman hastanın ömür boyu iyi görmesini sağlıyor. Multifokal lens uygulamasının genişleyen seçeneklerle en güvenilir noktaya doğru gittiğini belirten Acıbadem Göz Hastanesi Medikal Direktörü Doç. Dr. Bozkurt Şener; "Artık katarakt ameliyatlarında, hipermetropların zaman içerisinde belirgin hale gelen uzak problemlerini düzeltmede, hafif katarakt başlamış hastalarda, hatta miyoplar da bile çok odaklı göz içi lensleri kullanıyoruz" dedi.
Göz içi lenslerin özellikle katarakt hastalarında avantaj sağladığını belirten Doç. Dr. Şener, "Kataraktı yeni başlamış hatta çok yeni başlamış hastalarda da bu yöntemi kullanıyoruz. Çünkü bu yöntemle hastayı hem kataraktından kurtarabiliyor hem de yakın ve uzak görme kusurlarını aynı anda düzeltebiliyoruz." diye konuştu.

"İYİ UYGULANAN GÖZ İÇİ LENS ÖMÜR BOYU SIKINTI VERMEDEN KALABİLİR"

Akrilik ve silikon gibi farklı malzemelerle yapılan göz içi lenslerin gün geçtikçe geliştiğini ve güvenirliliğinin arttığını vurgulayan Doç. Dr. Şener, "Lensin yapıldığı maddelerle göz herhangi bir reaksiyona uğramıyor. Uygun şekilde göze yerleştirilen göz içi lensler daha sonra hiçbir probleme de neden olmuyor" dedi. Doç. Dr. Şener; gelişen teknoloji ile göz içi lenslerin hemen hemen her göze uyumlu hale getirildiğini söyleyerek "Lenslerin değişik yapıları ve muazzam optikleri sayesinde; Acaba lens bozulur mu? Göz içinde lensin üstünde birikim olur mu? Gibi düşüncelerimiz artık son buldu."diye konuştu. Lazer operasyonu için gelen hastalara yapılan muayeneden sonra göz içi lensleri önerebildiklerini belirten Doç. Dr. Şener, beklentisi yüksek olan hastalarda göz içi lens operasyonlarının tercih edildiğini söyledi. Doç. Dr. Şener şöyle devam etti; "Lazer ameliyatı için korneası uygun olmayan, numarası yüksek olan ve buna rağmen fazla beklentisi olan hastalarda göz içi lensleri tercih ediyoruz. Çünkü numara yüksek ama beklenti de yüksek. Bu durumlarda lazer hastaların beklentilerine cevap verilemeyebilir ancak göz içi lens kesin çözüm getirebilir. Gözün kaç numara ise, o numara da bir lens takılır. Hastanın beklentisine çok daha fazla cevap verebilir."

GÖZİÇİ LENSLER KONFORDA SINIR TANIMIYOR

Sarı nokta hastalığı olma ihtimali olan kişilerde bazı göz içi lensler özel bir renk ile kaplanabiliyor ve güneş ışınlarından gelen zararı engelleyip olası bir sarı nokta hastalığına engel olabiliyor. Doç. Dr. Bozkurt Şener bu tedavide optik olarak lensin üzerine uygulanan birkaç yöntem olduğunu söyleyerek, "Şimdilerde lensin açılıp kapanan ve şişen şeklinin yapımına doğru gidiliyor. Bunlara akomodatif lensler diyoruz. Aynı kendi doğal merceğimiz gibi yakına ve uzağa bakarken açılıp kapanan bir şekle sokulmaya çalışılıyor."diye konuştu. Teknolojide ki gelişmeler sayesinde hastanın gözüne hiç dokunmadan, ölçüm yapıp kaç numara lens takılması gerektiğini bulabildiklerini anlatan Doç. Dr. Şener; "Bir lens yerleştirilmesi gerektiğinde hangi lens bu göze uyar deme seçeneğimiz var. Hasta sadece uzağı mı görsün? Sadece yakını mı görsün? Hastanın astigmatı da birlikte mi düzelsin? Göze göre seçimi yapıyor, uyguluyoruz. Gerçekten göz içi lensler görme konforunda mükemmel sınırlara yaklaşıyor." dedi. Multifokal lensler yakın gözlük düzeltmede de oldukça tercih ediliyor. Uzağı iyi gören ancak yakını göremeyen kişilerde olası katarakt temizlenerek, yerine uygun lens yerleştiriliyor, bu şekilde hem uzak hem de yakın gözlüğe çare bulunmuş oluyor. Göz içi lens ameliyatları hastanın durumuna göre damla ya da anestezi uygulanarak gerçekleştirilebiliniyor, iki uygulamada da değişen hiçbir şey olmuyor.

YANLIZCA 40 YAŞ ÜSTÜNE DEĞİL, GENÇLERE DE UYGULANIYOR

Göz içi lensi göze uygulanmadan önce yüksek teknolojili cihazları ile mutlaka ölçüm yapılması gerektiğini de belirten Doç. Dr. Şener, "Ölçüm cihazları gözün korneasını, derinliğini, kalınlığını, lensin olduğu yerin yaklaşık ne kadar geride olduğunu ölçüyor, sonra bir değer veriyor. Bu yüzden teknolojik olarak çok yeterli olmayan ve sonuçları yaklaşık değer olarak veren cihazlar kesinlikle tercih edilmemelidir. Bu cihazların vereceği yanlış değerler ile takılan yanlış numaralı göz içi lensler gözde beklenen görme kalitesinin çok altında sonuçlar verir." diye konuştu. Yanlış numaralı göz içi lensler ile hastanın iyi görmeyi beklerken görmesinin iyice bozulacağını söyleyen Doç. Dr. Şener, "Bu tip sorunların düzeltilme şansı var, lens çıkartılıp yenisi koyulabilir bu da yeni bir ameliyat gerektirir." şeklinde konuştu. Göz içi lens ameliyatlarının yalnızca orta yaş ve üstü kişilere uygulanmadığını bazı özel durumlarda 20–30 yaş arası hastalarda da bu tekniğin kullanılmaya başladığını belirten Doç. Dr. Şener, böylece yüksek hipermetrobu olan kişilerin ömür boyu uzak ve yakın gözlüğünden ve bununla birlikte olası kataraktlarından da kurtulabileceklerini dile getirdi.

KİMLER İÇİN UYGUNDUR?

• Excimer lazerle düzeltilemeyecek kadar yüksek miyop, hipermetrop veya astigmatı olanlar
• Kornea kalınlığı lazere izin vermeyenler
•Kataraktlı ve yüksek kırılma kusurlu hastalar
•Göz numarasının ilerlemediği sabit olduğu hastalar

GÖZ İÇİ MERCEKLERİN AVANTAJLARI

• Hemen hemen her derecede kırılma kusurunu tedavi edebilme,
• Her derecede öngörülebilir sonuçlar,
• Görmenin hızlı düzelmesi,
• Korneada incelme, doku kaybı olmaması, yüksek optik kalitesinin muhafazası,
• Başarılı bir ameliyattan sonra hemen hemen hiç yan etki olmaması,
• Gerekirse diğer refraktif ameliyatlarla kombine edilebilmesi,
• İstenirse geri dönülebilmesi

Acıbadem Göz Hastanesi

Medikal Direktörü

Doç. Dr. Bozkurt Şener'in

En Çok Aranan Haberler