Gözyaşınız göz kapaklarınızın kenarlarından taşarak yanaklarınıza mı akıyor? Ya da sürekli gözünüzü silme ihtiyacı mı hissediyorsunuz?
Nedeni, gözyaşı yollarındaki tıkanıklık. Sürekli göz yaşarması, kişinin gündelik hayatını kabusa çevirebilirken, tedavisinde yeni geliştirilen mikro delici veya lazer kullanılıyor. Bu iki yöntemde, deride ameliyat izi bırakmadan yüzde 80 oranında başarı sağlanabiliyor.
Gözyaşı yollarındaki tıkanıklık her yaşta görülebilen bir hastalık. Kadınlarda erkeklerden daha sık rastlanıyor. Doğuştan ya da sonradan olabiliyor. Yetişkinlerde en fazla, gözyaşı kesesinin alt ucunda tıkanıklık oluyor. Bu tıkanıklığın en önemli nedenlerinden biri uzun süreli enfeksiyonlar ve alerji. Fiziksel veya kimyasal yaralanmalar, yaşa bağlı değişiklikler ve tümörler de tıkanmaya neden olabiliyor. Acıbadem Kadıköy Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Müslime Akbaba, iki yeni tedavi yöntemi sayesinde, sistemde herhangi bir yapısal değişiklik oluşmadan kanaldaki tıkanıklığın kısa bir sürede açılabildiğini belirtiyor.
Polen mevsimi olarak adlandırılan bahar ayları, özellikle alerjik bünyeli kişilerde göz yaşarmasını tetikleyip hayatı kabusa çevirebilirken, aslında göz yaşarmasının tek nedeni polenler değil. Baharda alerji nedeniyle gözlerde sulanma çok sık olabiliyor ama altında yatan en önemli nedenlerden biri, gözyaşı kanalındaki tıkanıklık! Gözyaşı, göz sağlığını koruyan, görmemizi sağlayan en önemli etmenlerden biri. Öyle ki, gözyaşı olmadığı zaman kişi görme fonksiyonunu kaybedebiliyor. Gözyaşı, boşaltım sistemi ile göz yüzeyinden ayrılıyor. Bu sistemde darlık veya tıkanıklık olması durumunda ise göz yaşarması sorunu yaşanıyor. Biriken gözyaşı, kapak kenarlarından taşarak dışarı doğru akıyor ve kişiye sürekli gözünü silme ihtiyacı hissettiriyor. Acıbadem Kadıköy Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Müslime Akbaba, göz yaşarmasının başlıca iki nedeni olduğunu belirtiyor. Biri, gözyaşı üretiminin artması; diğeri de gözyaşı yollarında tıkanıklık. Gözyaşı kanal tıkanıklığı kadınlarda erkeklerden daha fazla görülüyor. Doğuştan veya sonradan gelişen birçok nedenle olabiliyor. Uzun süreli enfeksiyonlar, alerji tıkanıklığın en önemli nedenlerinden. Fiziksel veya kimyasal yaralanmalar ile, yaşa bağlı değişiklikler ve tümörler de tıkanmaya yol açabiliyor. Böylece gözyaşı, kişinin gözkapaklarının kenarlarından taşarak yanaklarına akıyor. Ya da sürekli gözü silme ihtiyacı kişinin peşini bırakmıyor. Elle veya mendille gözyaşını silerken dada fazla tahrişe ve sulanmaya neden oluyor.
Prof. Dr. Müslime Akbaba, gözyaşı kanalı tıkanıklığında lazerli tedavinin yüzde 80 başarı sağladığını belirtiyor. Bugüne dek ciltten açılarak yapılan operasyonların çoğunlukla genel anestezi gerektirdiğini ve ciltten açıldığı için ciltte iz bırakabildiğini söyleyen Prof. Dr. Akbaba, lazer uygulanan yöntemde ise lokal anestezi yapıldığını, kanama riski bulunmadığını ve ciltte iz kalmadığını belirterek, “Kese ile kanal arasında tıkanıklık olduğunda cildi açmadan gözyaşının kapak kenarındaki kanalın başlangıç noktasında 0.6 mm çapındaki lazer fiberi ile kese içine girilip aradaki kemik yapı lazer ile açılıp kese burun boşluğuna ağızlaştırılıyor ve yeni bir kanal oluşuyor. Böylece gözyaşı burada birikip enfeksiyon yaratmıyor yeniden buruna akabiliyor” diyor. Yaklaşık 15 dakika süren kısaca bu uygulamada ameliyatın başarı oranı yüzde 80 civarında.
Göz yaşarması tedavisinde diğer bir yeni tedavi yöntemi ise, yaklaşık bir milimetre çapında bir kanülle yine gözyaşı üst veya alt kanalcığından girilip içindeki mikroendoskop yardımı ile kanalın içinin görülerek ameliyatın yapılması. 0,5 mm kalınlığında optiği bulunan kanülle, kanalcıkların, kesenin ve kanalın içi görülebiliyor. Prof. Dr. Akbaba, “Dolayısıyla buradaki problemin ne olduğunu önce görmemizi sağlıyor. Yine gördüğümüz problemi aynı anda çözmemiz de mümkün. Yine burada ya lazer kullanarak yada mikro matkap diye tanımlayabileceğimiz bir aletle tıkanıklığın olduğu yeri açıp normal fizyolojiyi bozmadan gözyaşı kanal tıkanıklığını tedavi etmek mümkün olacaktır” diyor. Yaklaşık 10-15 dakika süren işlemin avantajı, ciltte ameliyat izi bırakmaması. Sistemi, anatomiyi bozmayan bu ameliyatın diğer büyük ameliyatlardan daha basit, daha kolay, daha kısa süreli ve tekrarlanabilir olduğunu belirten Prof. Dr. Müslime Akbaba, aynı zamanda dokuya saygılı bir işlem olduğunu vurguluyor.