HABER

Gözleri ön planda!

'Kasaba' dizisinin güzel oyuncusu Öykü Çelik, internetteki forumlarda mavi gözlerinden çok söz edildiğini belirterek ekledi: Bu durumdan biraz ürktüm. Çünkü oyunculuğum için dezavantaj olabilir. Tomris Giritlioğlu'nun imzasını taşıyan 'Kasaba' dizisinde, 17 yaşındaki mevsimlik işçi 'Zehra'yı oynayan Öykü Çelik, oyunculuğa nasıl başladığını, rolünü ve hayallerini anlattı. Ailesi karşı çıkmasına rağmen, gizli gizli konservatuvara hazırlanan sonra da Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nü kazanan Çelik, 'Zehra' karakteri için "Sakin, sabırlı, pozitif bir kız. Ben onun tam aksiyim. Ondan öğrenmem gereken çok şey var" dedi.


Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz?

Aslında tamamen özentiyle başladı. Bütün lise hayatımı Trabzon Devlet Tiyatrosu'nun çıkardığı oyunları izleyerek geçirdim. Lise sona geldiğimde ÖSS'ye hazırlanırken, ailem benden dış ticaret ya da ekonometri gibi bölümlerde okumamı beklerken, içimde farklı bir his uyandı. Kendi kendime "Ben gerçekten hayatımı böyle geçirebilir miyim?" diye sordum. Cevabım "Hayır"dı.

Ne yapmak istiyordunuz peki?

Aslında işin kötüsü ne yapmak istediğimi de bilmiyordum. Bir gün müzik öğretmenliğinde okuyan bir arkadaşım konservatuvar sınavlarına hazırlayan bir kurstan bahsetti. Aklımın ucundan hiç geçmiyordu oyunculuk ama denemek istedim. Aslında gözümün önünde duruyormuş ama görmüyormuşum. Hayat bir anda oyunculuğu gözüme soktu, ben de gördüm ve tutuldum.

Aileniz bu kararınızı nasıl karşıladı?

Tabii ki problem oldu. Aileme ilk söylediğimde ilk başta annem kabul etmedi. Ona ya bu mesleği yapacağımı ya da evleneceğimi söyledim. Bana "Git evlen" dedi... Ben de teyzemin de yardımıyla annemlerden gizli gizli kursa devam ettim ve Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nü burslu kazandım.


Gelelim 'Kasaba'ya... Bu diziden nasıl teklif geldi size?

Bir gün ajansımdan telefon geldi ve Tomris Giritlioğlu'nun benimle görüşmek istediğini söylediler. Tomris Hanım ilk görüşmemizde bana kilo vermemi söyledi ve bir deneme çekimi yaptık. Üç kilo verdikten sonra ekibe dahil oldum.

Çekimlerin Antakya'da olması sizi nasıl etkiliyor?

Dizinin Antakya'da çekileceğini son anda öğrendim ve çok mutlu oldum. Çünkü ben küçük şehir insanıyım; sakin, herkesin birbiriyle tanıdık olduğu yerleri daha çok severim. Antakya çok güzel, burada çok mutluyum. Yemekler ve tatlılar inanılmaz. Bu yüzden verdiğim kiloları yeniden aldım. Ayın 20 günü Antakya'dayım. Kalan günler de de İstanbul, Ankara, Trabzon dolanıyorum. Bu aralar kendimi turnede gibi hissediyorum.

Deneyimli bir oyuncu kadrosuyla çalışıyorsunuz. Ne hissediyorsunuz?

Onlardan önemli tecrübeler ediniyorum. Bülent Kayabaş, Talat Bulut, Nur Sürer ve Erol Demiröz'le aynı sette olduğum için çok şanslıyım. Sette onları gözlemliyorum. Hepsi benim için birer okul.


Canlandırdığınız 'Zehra' karakterinden biraz bahsedebilir misiniz?

Zehra 17 yaşında bir ırgat kızı... Ailesiyle birlikte mevsimlik işçi olarak çalışıyorlar ama bir trafik kazası sonucu kasabada yaşamak zorunda kalıyorlar. Sakin, sabırlı, pozitif ve yeniliklere açık biri... Dedesinin öğütleriyle büyümüş... Yağmur ablasına (Lale Yavaş) özenen, utangaç bir kız.

Aranızda bir benzerlik var mı peki?

Hayır! Tam aksi; ben sabırsız, sinirli biriyimdir. Zehra'dan öğrenmem gereken şeyler var sanırım.

Seyircilerden nasıl tepkiler aldınız?

Seyircilerden çok güzel tepkiler aldım. İnternetteki forum sayfalarında oyunculuğumu ve kostümlerimi çok beğendiklerini yazıyorlar. Ama en çok gözlerimden bahsedilmiş... Açıkcası bu durumdan biraz ürktüm. Çünkü gözlerimin çok fazla dikkat çekmesi oyunculuğum için dezavantaj olabilir. Bu arada dizinin fanları, Zehra ile Hüseyin'in fotoğraflarını yan yana koyup Zehra-Hüseyin diye kalpler yapmışlar. Rolümü bu kadar benimsemeleri ve sevmeleri çok hoşuma gitti.


Kendinize nasıl bir kariyer planı çizdiniz?

Yurtdışındaki workshoplara katılmak istiyorum. Oyunculuk hayatım boyunca, eğitimime de devam etmek istiyorum. 65 yaşında da olsam 28 yaşındaki hocadan ders alabilirim. Oyunculuk böyle birşey, gözlemlemekle bitmez...

Yağmur geçmişini kasabada arayacak

Yağmur, Taşkesen kasabasına çocukken geldiğini, ablası ve annesiyle tek fotoğrafının Mümtaz'ın konağının bahçesinde çekildiğini keşfeder. Kendisine söylenen bazı şeylerin de yalan olduğunu anlar. Genç kadın, hafızasında yavaş yavaş uyanmakta olan anıları ilk kez ciddiye alıp, Mümtaz ve kasabalılardan ailesi ve geçmişi hakkında bilgi almaya çalışır. Ama hiçbir konuda anlaşamayan Seher ve Davut Ağa bile Yağmur'un geçmişini saklama konusunda elbirliği yapar gibidir. Bu arada hatıralarının peşine düşen Yağmur'u tarlada bir yılan sokar. Haydar, onu tam vaktinde bulur ve hastaneye yetiştirerek, hayatını kurtarır. Öte yandan Haydar, sorularına yanıt arayan Yağmur'a yardım etmek için kolları sıvar. Ama karşısında Mümtaz'ı bulur.

En Çok Aranan Haberler