Pırıl pırıl güneşli ve berrak havasıyla Türkiye'nin yaşanacak en güzel ülkelerden biri olması tüm dünyanın imrendiği bir zenginlik. Aydınlık ve güneşli ortamların mutluluğu arttırdığı ise malum. Ancak açık havanın ve güneşin birçok yararı yanında zararlı ültraviyole ışınlarını barındırdığı da bir gerçek. International Hospital Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Zeki Büyükyıldız; güneşten dünyaya yayılan ültraviyole ışınlardan korunmak için, yaz aylarında güneş gözlüğü kullanmanın şart olduğunu belirtiyor.
Doç. Dr. Büyükyıldız, ozon tabakasının delinmesiyle yeryüzünün kısa dalga boylu ışınlara maruz kaldığını, ültraviyole ve kısa dalga boylu ışınların gözde katarakt ve görme merkezinde makula dejeneresansı adı verilen, görmeyi oldukça bozan hasarlara yol açabileceğini kaydediyor. "Katarakt ve görme merkezi (makula) problemleri, hayat kalitesini bozan oldukça ciddi hastalıklar. Kataraktın tedavisi bilindiği gibi ameliyattır" diyen Büyükyıldız, makula dejeneresansında ise göz anjiyografisi, gerekirse lazer tedavisi uygulandığını ancak bazı türlerinde ise tedavi imkanı bulunmadığını söylüyor.
Ozon tabakası yer yüzünden yaklaşık 48 km yükseğinde. Kuzey yarım kürede atmosfere yayılan zararlı gazların etkisiyle her on yılda bir ozon tabakası yüzde 3-6 oranında incelmekte. Ozon tabakasındaki yüzde 1'lik incelme UV-B geçişini yüzde 1 artırıyor ve yeryüzüne UV-A ve UV-B ışınları ulaşıyor. Bu ışınlar ise vücuda yararlı etkileri yanında fazla miktarda maruz kalındığında zararlı etkilere yol açmakta. Kuzey yarım kürede bulunan Türkiye gibi, güneşli ülkelerde bu zararlı etkilerden korunmak ise oldukça önemli.
Katarakt ve makula hastalıkları yanında gözlerde ortaya çıkacak diğer rahatsızlıklar da oldukça önemli sorunlara neden olabiliyor. Ültraviyole etkisiyle gözlerde aynı oksijen kaynağına gözlüksüz bakan kişilerdeki yanma, batma, sulanma, ışıktan aşırı rahatsızlık, göz kapaklarını açmakta zorluk gibi şikayetler ortaya çıkabiliyor. Ayrıca pterijyum veya kuş kanadı olarak bilinen gözün iç kısmında göz bebeğine doğru et yürümesi hastalığına güneşli ve karlı bölgelerde yaşayan insanlarda daha sık rastlandığı bilinmekte.
Doç. Dr. Büyükyıldız, "Bütün bu nedenlerden dolayı bol güneşli yaz aylarında güneş ışınlarından yeterince yararlanmalı ancak uzun süre güneşe maruz kalınmamalıdır. Gözlerimizi güneşin zararlı etkilerinden korumak amacıyla güneşli havalarda, ışıktan rahatsız olmasak dahi, güneş gözlüğü kullanmalıyız. Güneş gözlüklerini seçerken özellikle kaliteli camları seçmeliyiz ve ültraviyoleden koruyup korumadığına dikkat etmeliyiz. Sadece renkli camlar ışığı süzseler bile ültraviyoleyi tam olarak süzemeyebilmektedir" uyarısını yapıyor.
Güneşin zararlı ışınlarından korunmak için kullanılması gereken güneş gözlüklerinin bir kısmı renklerinin etkisiyle ültraviyoleyi süzme özelliği taşıyor. Diğer yandan güneş gözlüklerinin camları imal edilirken içerisine ültraviyole emici bir madde olan benzotriazol katılmakta. Bunun yanında özellikle turuncu renkli camlar ültraviyole süzen madde içermese dahi ültraviyoleyi en iyi süzen renkli camlar. Büyükyıldız'ın verdiği bilgiye göre; gözü bozuk olup numaralı gözlük takmak veya kontakt lens kullanmak zorunda olanlar da özellikle yaz aylarında gözlük ve lens seçiminde ültraviyoleyi süzen türleri tercih etmeliler. Çünkü, renksiz camlar ve kontakt lensler de uzun yıllardır ültraviyole emici madde katılarak üretilebilmekte.
İnsan vücudundaki en önemli organlardan biri olan gözün kıymetinin bilinmesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Büyükyıldız, basit güneş gözlüklerinin de göz sağlığını önemli ölçüde tehdit ettiğini, hatta bu gözlüklerin renkli camların etkisiyle göz bebeğinin fazla büyümesine neden olduğu için ültraviyole ışınlarını direkt göze verdiğini, mor ötesi bu ışınlarla körlüğe kadar ilerleyebilen hastalıklara yol açtığını söylüyor. Zararlı kısa dalga boyu ışınlar kirli ve tozlu havalarda daha azken açık havada, plajlarda, karlı dağlarda ve sayfiye yerlerinde ültraviyole ışınları daha fazla.