Özel Aydın Göz Hastanesi hekimlerinden Operatör Doktor Can Demir, gözyaşı tıkanıklığına karşı uyarılarda bulundu.
Gözyaşı sistemi, salgılayıcı ve boşaltıcı sistem olmak üzere iki kısımdan meydana gelir. Salgılayıcı kısmı ana gözyaşı bezi (lakrimal gland) ve yardımcı gözyaşı bezleri (Wolfring ve Krause) oluşturur. Boşaltıcı kanallar sistemi ise her iki göz pınarındaki ikişer adet kanalla (punktumlardan) başlayarak, gözyaşı kanalcıkları ve gözyaşı kesesi ile devam ederek burun boşluğunda sonlanır.
Özel Aydın Göz Hastanesi hekimlerinden Op. Dr. Can Demir, “Ana rahminde bu kanal ağzı ince bir zarla örtülüdür ve genellikle doğum sırasında veya doğumdan birkaç gün sonra kendiliğinden açılır. Özellikle erken doğmuş bebeklerde gözyaşı kanalı tıkanıklığına sık rastlanmaktadır. Bu tıkanıklıklar gözde sulanma ve çapaklanmaya neden olabilir. Bu durum genellikle geçicidir, çoğunlukla birkaç ayda kendiliğinden açılır. Yeni doğan bebeklerde düzenli masaj uygulaması ile bir yaşına kadar gözyaşı kanalı genellikle kendiliğinden açılır” dedi.
Gözyaşı kanalına hastalıklar başlıca doğumsal ve sonradan olanlar şeklinde iki ana gurupta görülmektedir;
Bebeklerde ve Çocuklarda Göz Sulanması (Doğumsal Dakriyostenoz)
Op. Dr. DEMİR, gözyaşı bezleri yeterli üretim yapsa da kanal tıkalı ise gözyaşının yüze doğru aktığını ve yeni doğanlarda gözyaşının aktığı kanalların kapalı olabileceğini söyledi ve “çoğunlukla birkaç ayda kendiliğinden açılır eğer açılmazsa masaj, sondalama, silikon tüp ile entübasyon veya cerrahi olarak en uygun yöntem seçilerek düzeltilmesi gerekir. Erken dönemde (ilk 12 ay) basit yöntemler ile tedavi sağlanabilir” diye ekledi.
“Ayrıca ihmal edilmiş ve/veya yeterli tedavi yapılmamış hastalarda zamanla enfeksiyon eklenir ve gözün diğer bölgelerini etkileyebilir. Bu durumda ve 1 yaşına kadar devam eden sulanmalarda ilk olarak sedasyon veya genel anestezi altında kanala sondalama uygulanmalıdır. Sulanma devam ederse; sondalama tekrarı yapılabilir veya aynı zamanda kanala silikon tüp uygulanabilir. Bu uygulama ile % 95 başarı elde edilebilir” diye devam etti.
Göz Yaşı Yollarının Tıkanıklığı ve Enfeksiyonları
Op. Dr. DEMİR gözyaşı bezlerinin yeterli üretimi yapsa dahi gözyaşı kanalı tıkalı olduğunda gözyaşının yüze doğru aktığını söyledi ve şöyle devam etti. “Gözyaşı sıvısı kapakların uç kısmında buruna yakın yerde toplam iki gözde 4 adet olan küçük delikten geçerek bir kanal buyunca ilerler ve burun içine geçer. Bazen bu yol boyunca herhangi bir yerde darlık veya tıkanıklık olabilir. Bu darlık veya tıkanıklık yapısal, yaşa bağlı, travmaya, kitleye, mikrobik enfeksiyonlara veya önceki cerrahi müdahalelere bağlı olarak gelişebilir. Eğer bu geçiş sisteminde bir bozukluk varsa orada mikroplar birikerek kızarıklığa, şişliğe, ağrıya, ateşe neden olabilir. Çoğu zaman ise hastalar sulanma, şişlik, kızarıklık ve batma şikayeti ile göz hekimlerine başvurabilirler”.
Tıkanıklığın tedavisi konusunda da bilgiler veren Op. Dr. DEMİR, tedavinin cerrahi olarak tıkanıklığın giderilmesi olduğunu, işlemin lokal(uyutulmadan), sedasyon(hasta sakinleştirilerek) veya genel anestezi altında yapılabileceğini söyledi ve “kapalı veya açık cerrahi uygulanabilir. Kapalı cerrahide ciltte kesi olmaksızın işlem gerçekleştirilir. Başarı oranı genellikle %50-60 civarındadır. Açık cerrahide ise deriye küçük bir kesi yapılarak gözyaşının buruna geçmesini sağlayan yeni bir kanal oluşturulur. Bu işlemin başarı oranı ise %90’ın üzerindedir” diye ekledi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz