KIRŞEHİR (AA) - ABDULLAH YILDIZ - Anadolu'nun Türkleşmesi ve Müslümanlaşmasına manevi mimar olarak büyük katkı sağlayan, Osmanlı Beyliği'nin cihan devleti haline gelmesindeki önemli teşkilatlarından birisi olan Ahilik, yüzyıllardır ilham kaynağı olmayı sürdürüyor.
Ahilik, Ahi Evran Veli tarafından 1200'lü yıllarda o dönem Anadolu'ya göç eden Türkmenlere hem aş ve iş imkanı sağlamak hem de onları tekke ve zaviyelerde iyi bir Müslüman ve vasıflı bir meslek sahibi üretici insan haline getirmek için kuruldu.
Kökleri bin yıl öncesine kadar dayanan Ahi birlikleri, özellikle Anadolu'da göçebe Türk boylarının yerleşik hayata geçmesi ve Müslümanlaşmasını sağlayarak birçok önemli işlev üstlendi.
AA muhabirinin, Kırşehir Valiliği ve Ahi Evran Üniversitesi kaynaklarından derlediği bilgilere göre, Anadolu Ahiliğinin kurucusu Ahi Evran-ı Veli, 1171 yılında İran'ın Batı Azerbaycan bölgesinde bulunan Hoy kasabasında doğdu.
Çocukluğu ve ilk eğitim dönemi Azerbaycan'da geçen Ahi Evran, Horasan ve Maveraünnehir'e giderek burada Türklüğün manevi piri Hoca Ahmet Yesevi, Fahrettin Razi gibi alimlerden ders aldı. 13. yüzyıl başlarında Selçuklu Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde Muhyiddin Arabi ve hocası Evhadüddin Kirmani ile Anadolu'ya gelen Ahi Evran, bu tarihlerde hocası Evhadüddin Kirmani'nin kızı Fatma Bacı ile evlendi.
Anadolu'da özellikle esnafa İslamiyet'i anlatarak dünya ve ahiret işlerini düzenli hale getirmeleri için çalışmalar yapan Ahi Evran, Kayseri'de deri işleme atölyesi (debbağ) kurdu. Sanat sahibi kişiler tarafından çok sevilen Ahi Evran, o dönem Moğol istilasına karşı Kayseri'yi savunan Ahileri teşkilatlandırdı.
Bir dönem Konya ve Denizli'de yaşayan Ahi Evran, 1206 yılında o zamanki ismi "Gülşehri" olan Kırşehir'e göç ederek iş ve aş verdiği Türkmenlerin tekke ve zaviyelerde iyi bir Müslüman ve vasıflı bir meslek sahibi üretici insan olmaları için çalışmalar yaptı.
Ahi Evran, 32 çeşit esnafı teşkilatlandırarak zamanla Selçuklu ve Osmanlı coğrafyasında sanatını icra eden bütün esnaflara yayılacak Ahilik sisteminin temellerini attı.
Kendisinin kurduğu Ahiyan-ı Rum ve eşi Fatma Bacı'nın kurduğu Bacıyan-ı Rum (Anadolu Kadınlar Birliği) ile toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel yönden gelişmesi için çalışmalar yürüttü. Ahi Evran, Letaif-i Gıyasiye, Letaif-i Hikmet, Vaziyet, Ruh'un Bekası, tıp ve İbni Sina'dan tercüme kitabı dahil olmak üzere 20'ye yakın eser bıraktı.
Ahi Evran, kesin olmamakla birlikte Moğollara karşı mücadele ederken 1261 yılında şehit edildi. Ahi pirinin türbesi, Kırşehir'de kendisinin yaptırdığı ve uzun yıllar zaviye olarak kullandığı, yüzyıllardır ayakta olan Ahi Evran Camisi içinde bulunuyor.
Ahilik, bir Ahi şeyhi olan ve Kırşehir'de de yaşayan Osmanlı Devleti'nin manevi kurucusu Şeyh Edebali ile Osmanlı'nın yönetim felsefesi haline geldi. Ahi terbiyesi ile yetiştirilen Osmanlı padişahları, Ahi unvanı aldıktan sonra bu kültürün dünyaya yayılmasına katkı sağladı.
- "Dünyevi ve uhrevi bir sistem"
Yurt içinde ve eski Osmanlı coğrafyasındaki ülkelerde 200'den fazla Ahilik konferansı veren Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Görevlisi ve eski Ahilik Kültürünü Araştırma Merkezi Müdürü Kazım Ceylan, AA muhabirine, Ahiliğin 13. yüzyılda Kırşehir'de ortaya çıkan, Selçuklu ve Osmanlı coğrafyasında etkili olan dünyevi ve uhrevi bir sistem olduğunu söyledi.
Bir medeniyet hareketi olan bu kültürün farklı katmanları için uygulanan çeşitli kurallar olduğunu belirten Ceylan, "Ahiliğin 740 kuralı var. Bunlar derece derece uygulanıyordu. Mesela 124 kuralı çıraklara uygulanırdı. Ondan sonrası da kalfalara, ahilere ve şeyhlere uygulanırdı. Çok ince kurallar bunlar." diye konuştu.
Ahilerin 27 farklı alanda vakıf kurarak topluma hizmet ettiklerini ifade eden Ceylan, "Ahiliğin dayandığı dört temel esas akıl, ahlak, bilim ve çalışmak." dedi.