İSTANBUL (AA) - SEFA MUTLU - Demokrat Parti'nin Türk siyasetine kazandırdığı Hasan Polatkan, eşinin "Boynuna madalya yerine ilmek taktılar" diyerek anlattığı, kendisini acımasızca eleştirenlerin bile çalışkanlığını övdüğü Maliye Bakanı olarak halkın hafızasında yerini koruyor.
27 Mayıs 1960 darbesi sonrası darağacında noktalanan 3 hayattan biriydi Demokrat Parti'nin Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın hikayesi.
Genç yaşlarda başarıları ve çalışkanlığıyla çevresinin takdirini kazanan Polatkan. 1. Dünya Savaşı döneminde 1915'te Eskişehir'de dünyaya geldi.
Polatkan, çocukluğunu Kurtuluş Savaşı döneminde yaşarken, Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal, siyasi ve ekonomik hayatta çağdaş milletler seviyesine ulaşmaya çalıştığı süreçte de gençlik yıllarındaydı.
Söz konusu yokluk ve sıkıntılı dönemlerde eğitim almaya devam eden Polatkan, bir yandan da babasına iş yerinde yardım ediyordu. Polatkan, evde ve iş yerlerinde elektriğin olmadığı bu dönemde Eskişehir'in ıssız sokaklarında sokak lambaların altında kitap okumasıyla bilinirdi.
Kırım Türklerinden Giray sülalesine mensup Polatkan'ın dedeleri Türkiye'ye göç ettikten sonra Eskişehir'e yerleşmişti. Polatkan'ın babası ticaretle uğraşan Abdülbahri Bey annesi ise Hafız Hacı Gülsüm Hanım'dı.
Polatkan, ilk, orta ve lise eğitimini Eskişehir'de tamamlarken, 1927'de ilkokuldan, 1930'da ortaokuldan, 1933'te de Eskişehir Lisesi'nden mezun oldu.
Hasan Polatkan, eğitim aldığı okulları birincilikle bitirirken, mülkiyede okuyan öğrencilerin onun tuttuğu notlardan istifade ederek derslerini çalıştığı aktarılır.
Okul yıllarında ticari, iktisadi konuları içeren yayınlara ilgi duyan Polatkan, Türkiye ekonomisi hakkındaki görüşlerinin netleşmesi de bu döneme denk gelir.
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinin Maliye Bölümünü 1936'da bitiren Polatkan, mezuniyetinin hemen ardından 1 Ekim 1936'da Ziraat Bankası Müfettiş Yardımcısı olarak atandı.
Polatkan, 26 Ekim 1936'da askerlik hizmeti için silah altına alınırken, 1 Kasım 1937'de yedek teğmen rütbesiyle terhis olup Ziraat Bankasındaki görevine döndü.
Ziraat Bankasındaki vazifesinde 11 Ağustos 1942'de dördüncü, 11 Ağustos 1943'te üçüncü, 1 Mayıs 1946'da da ikinci sınıf müfettişliğine terfi eden Polatkan, bu görevi esnasında 21 Temmuz 1946'da yapılan seçimlerde Eskişehir'den Demokrat Parti adayı olarak milletvekili seçildi.
Polatkan, 1949'da Eskişehir'in Kırım Tatarlarından Seyit Çiftkurt'un kızı Mutahhare Hanım'la evlendi. Evliliğinden Sema ve Nilgün adında iki kız çocuğu olan Polatkan'ın en büyük özelliklerinden biri de ailesine olan düşkünlüğüydü.
Kibarlığı, cana yakınlığı ve çalışkanlığıyla ünlenen Polatkan'ın eşi idamdan sonra "Bu yaşta bu kadar çalışkan, bu kadar kendini işine veren bir insanı götürüp asacağına, bırak bu memlekette çalışsın. Memleket bu insandan faydalansın. Ne zihniyet; ne şahsi kısmet, ne talih... Biz böyle gümbürtüye gittik." değerledirmesini yapacaktı.
Polatkan, 14 Mayıs 1950 seçimlerinde yine Eskişehir'den Demokrat Parti milletvekili seçilirken, 22 Mayıs 1950'de Demokrat Parti birinci Adnan Menderes Hükumeti'nde Çalışma Bakanı olarak görev aldı.
İstifa eden Halil Ayan'ın yerine Maliye Bakanlığına getirilen Polatkan, 9 Mart 1951'de kurulan ikinci Adnan Menderes kabinesinde ve 17 Mayıs 1954'te kurulan üçünü Adnan Menderes hükümetlerinde de Maliye Bakanlığı görevini sürdürdü.
Polatkan, 10 Aralık 1955'te bu vazifeden istifa ederken, 1 Aralık 1956'da tekrar Maliye Bakanlığına getirildi. 27 Ekim 1957'de yapılan genel seçimlerde Eskişehir'den dördüncü defa Demokrat Parti milletvekili seçilen Polatkan, askeri darbeye kadar bu görevini sürdürdü.
- İşçi ve çiftçiler için emek verdi
Polatkan, siyasi hayatı boyunca çiftçiler ve işçiler için elinden geleni yaparken, bu kesimler için birçok yeniliğe de önayak oldu.
Bir konuşmasında "Nüfusumuzun büyük bir çoğunluğunu teşkil eden zümre çiftçilerdir. Onun için Türk milletinin temelini köyde aramak lazımdır. Toprağa büyük bir sevgi ile bağlı olan, vatan tehlikeye düştüğü zaman sapanını bırakarak silaha sarılan köylülerimiz, gece gündüz çalışırlar. Geçirilen harp yıllarında olduğu gibi mahsullerinden bir kısmını icabında vergi şeklinde, bir kısmını da piyasa fiyatından daha ucuz bir bedelle hükümete verir, şehirliden farlı olarak köy salması öder, imece namı altında angaryadan kurtulamazlar. Sonunda yalnız kuru bir ekmekle karınlarını doyururlar." ifadelerini kullanmıştı.
Ülkesini ve insanını her yönden iyi tanıyan Polatkan, Tarım Bakanlığının bütçesi içinse "Nüfusunun yüzde 81'i çiftçi olan bir memlekette Tarım Bakanlığına ayrılan para, Emniyet Umum Müdürlüğüne ayrılan paradan daha az olacak olursa bu, hakikaten üzülmeye değer bir noktadır." değerlendirmesinde bulunmuştu.
Polatkan işçilerin sağlık ve giyimlerinin iyileştirilmesi için de yoğun çaba sarf ederken, işçiler kendisinden önceki dönemlerle kıyas edilemeyecek hak ve iyileştirmelere sahip oldu.
- İdama giden süreç
Hasan Polatkan, Başbakan Menderes'le 26 Mayıs 1960'ta Eskişehir'deki programlara katılırken, darbenin gerçekleştiğini sabah saatlerinde eşinden öğrendi.
Menderes'le Kütahya'ya geçen Polatkan, burada ihtilal kuvvetleri tarafından tutuklanarak Ankara Harp Okuluna sevk edildi. Polatkan, burada bir süre bekletildikten sonra diğer Demokrat Partililerle Yassıada'ya gönderildi.
Polatkan, 14 Ekim 1960'ta başlayan duruşmalarda Ali İpar, Barbara, Ankara ve İstanbul Olayları, Anayasayı İhlal ile Vinileks dosyalarından yargılandı. Uzun yargılamalar sonrası suçlu bulunan Polatkan 15 Eylül 1961'de idam edileceğini öğrendi.
16 Eylül 1961'de sabaha karşı gerçekleşecek infazdan önce yanına gelenler arasında bulunan hemşehrisi bir üsteğmenle konuşan Polatkan'ın son sözleri ise "Karıma ve çocuklarıma söyleyin, suçsuzum. Allah'a ve vicdanıma güveniyorum. Aynı sözleri anneme ve kardeşlerime de söyleyin." oldu.
Darağacına getirilen Polatkan, sandalyenin üzerine çıkarılıp boyununa ilmek takıldığında ise "İp gömleğimin üzerinde kalmasın." diyerek hayat gözlerini yumdu.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1987 yılında aldığı kararla itibarı iade edilen Polatkan'ın naaşı 17 Eylül 1990'da İmralı Adası'ndan alınarak Topkapı'daki anıt mezara nakledildi.