HABER

GRAFİKLİ Vatan savunmasına adanmış bir ömür: Mareşal Fevzi Çakmak

Yaşamının yarısından fazlasını büyük bir asker ve komutan olan savaş meydanlarında geçiren Mareşal Fevzi Çakmak, yoluna çıkan tüm zorluklara rağmen idealleri ve düşüncelerinden taviz vermeden vatan topraklarını koruyan bir kahraman olarak tarihe geçti - Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ilk Genelkurmay Başkanı Çakmak, Mondoros Mütarekesi'nin tek taraflı uygulanması ve İzmir'in Yunan ordusu tarafından işgaline karşı durdu - Çakmak, "Düşmanın ilerlemesine karşı halkın katiyen tereddüt ve endişe etmesine mahal yoktur. Düşmanın, Anadolu içerisine doğru uzanmak isteyen kolları mezarlarına yaklaşıyor." diyerek halka ve orduya moral verdi

ANKARA (AA ) - YILDIZ NEVİN GÜNDOĞMUŞ - Yaşamının yarısından fazlasını savaş meydanlarında geçiren, Türkiye'nin ikinci ve son mareşali Fevzi Çakmak, hakkında çıkarılan idam kararı ve görevden uzaklaştırılma gibi yoluna çıkan engellere rağmen Cumhuriyet öncesi ve sonrasında idealleri ve düşüncelerinden taviz vermeden vatan topraklarını korumak için mücadele etti.

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi ordusunun 2'nci, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ilk Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, 12 Ocak 1876'da İstanbul Anadolu Kavağı'nda Çakmakoğullarından Topçu Albayı Ali Sırrı Bey'in oğlu olarak dünyaya geldi.

"Mustafa Fevzi" adını alan Fevzi Çakmak, 10 yaşında Selanik'te askeri ortaokula başladı. Daha sonra 1887'de İstanbul'da Soğukçeşme Askeri Ortaokuluna kaydoldu. Buradaki eğitimini tamamladıktan sonra Mart 1890'da başladığı Kuleli Askeri Lisesini Şubat 1893'te ikincilikle bitirdi.

Aynı yıl Kara Harp Okuluna geçen, burayı da piyade subayı olarak tamamlayan Fevzi Çakmak, başarıları dolayısıyla kurmay sınıflara devam hakkı kazanarak Harp Akademisine geçti. 16 Mart 1897'de üsteğmen, 25 Aralık 1898'de de kurmay yüzbaşı olarak akademiden mezun olan Fevzi Çakmak, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'na atandı.

Çakmak, burada karargah subaylığı, Metroviçe Tümeni Karargah Subaylığı, Taşlıca Mutasarrıfı ve Komutanlığı, Mürettep Kosova Kolordusu Kurmay Başkanlığı, Mürettep Garp Ordusu Kurmay Başkanlığı, Nizamiye Yakova Tümen Komutanlığı, Kosova Kuvayi Umumiyesi Kurmay Başkanlığı, Vardar Ordusunda Şube Müdürlüğü görevlerini yürüttü.

22 Aralık 1914’de 5'inci Kolordu Komutanlığı’na getirilen Fevzi Çakmak, 2 Mart 1915'te Mirliva (Tümgeneral) ünvanını aldı.

Birinci Dünya Savaşında kolordusu ile Çanakkale savaşlarına katıldı. Savaş sonunda Atatürk'ün Anafartalar Grup Komutanlığından ayrılması üzerine bu göreve vekaleten baktı, düşman bu cepheden ayrılana kadar bu görevine devam etti.

Ardından 2'nci Kafkas Kolordusu Komutanlığı ve 2'nci Ordu Komutanlığı görevlerinde bulunan Fevzi Çakmak, 28 Temmuz 1918'te Korgeneralliğe (Ferik) yükseldi. Mondoros Mütarekesi'nin imzalanmasının ardından 24 Aralık 1918'te de Genelkurmay Başkanlığına atandı.

Bu makamda bulunduğu sürece anlaşma şartlarını yerine getirir görünerek pek çok silah ve cephanenin düşman eline geçmesini de önledi.

- İzmir'in Yunan ordusu tarafından işgaline karşı çıktı

Mondoros Mütarekesi'nin tek taraflı uygulanması ve İzmir'in Yunan ordusu tarafından işgaline karşı çıkan Fevzi Çakmak, 1919 yılı mayıs ayı başlarında Yunanlıların İzmir’e çıkarma yapma hazırlıkları sürerken, Harbiye Nazırı Şakir Paşa'nın makamında bulunmadığı kısa bir süreden yararlanarak, İzmir'deki Kolordu Komutan Vekili Albay Süleyman Fethi Bey'e "Çıkarılan devriyelerin peyderpey miktarlarının artırılarak Yunanlıların İzmir’i işgal etmeleri ve bir oldu bitti yaratmaları muhtemeldir. Bunun için derhal Averof zırhlısı komutanına, badema (bundan sonra) devriye çıkarılırsa, bunları Türk birliklerinin silah ile karşılayacağını tebliğ ediniz." telgrafını çektirdi.

Bu tebliğe karşılık Süleyman Fethi Bey'in "Dinlemeyip çıktıkları takdirde bu emir yerine getirilecek midir?" sorusuna da "Tereddüt edilmeden ateş edileceği" yanıtını verdi.

Bu tebliğ etkisini gösterdi, işgal gününe kadar bir daha Yunan devriyeleri İzmir’e ayak basmadı. İtilaf devletlerinin baskısı ile Fevzi Paşa Genelkurmay Başkanlığından uzaklaştırılırken Yunanlılar da 15 Mayıs 1919 günü İzmir'e çıktı.

Daha sonra Fevzi Çakmak önce 1'inci Ordu Komutanlığına, ardından 3 Şubat 1920'de Harbiye Nazırlığına (Milli Savunma Bakanlığına) atandı.

Fevzi Çakmak, bu görevi sırasında Kurtuluş Savaşına değerli hizmetlerde bulunurken, İstanbul'dan birçok silah ve cephanenin Anadolu'ya taşınması ve değerli komutanların Anadolu'ya geçmesinde rol oynadı.

İstanbul müttefik kuvvetler tarafından resmen işgal edilince Fevzi Çakmak, Harbiye Nazırlığı görevinden 21 Nisan 1920'de ayrılarak Anadolu'ya geçti.

Fevzi Çakmak Anadolu'ya geçtikten sonra Ankara hükümetince 3 Mayıs 1920'de Kozan Milletvekili sıfatıyla Milli Savunma Bakanlığına ve Bakanlar Kurulu Başkan Vekilliğine seçildi. Burada çalışmalara başlayarak, yeni ordunun kurulmasında büyük rol oynadı.

- İdamına karar verildi

İstanbul hükümeti tarafından Anadolu'ya geçmesi hoş karşılanmayan Fevzi Çakmak için 27 Mayıs 1920'de İstanbul 1'inci İdare-i Örfiye Divan-ı Harbi tarafından gıyaben askerlikten uzaklaştırılmasına, nişan ve madalyalarının geri alınmasına ve idamına karar verildi.

9 Kasım 1920'de Genelkurmay Başkanı Albay İsmet Bey’in Batı Cephesi Kuzey Kesimi Komutanlığı’na atanarak ayrılması nedeniyle Genelkurmay Başkan Vekilliğini de üstlenen Fevzi Çakmak'ın rütbesi İkinci İnönü Zaferi'nin ardından 3 Nisan 1921'de TBMM tarafından Orgeneralliğe (1'inci Ferik) yükseltildi.

Fevzi Çakmak, Eskişehir ve Kütahya'da istenilen sonucun alınamaması üzerine halkta ve ordu içerisindeki moral bozukluğuna karşı gerek TBMM'de gerekse yaptığı konuşmalarla gerekse verdiği beyanatlarla moral yükselten kişiydi.

- "Düşmanın kolları mezarlarına yaklaşıyor"

Fevzi Çakmak, bu moral bozukluğuna karşı verdiği bir beyanatında, "Düşmanın ilerlemesine karşı halkın katiyen tereddüt ve endişe etmesine mahal yoktur. Düşmanın, Anadolu içerisine doğru uzanmak isteyen kolları mezarlarına yaklaşıyor. Bu yeni sefer, düşmanın ölüm yolculuğudur." ifadelerini kullandı.

5 Ağustos 1921'de Milli Savunma Bakanlığı'ndan ayrılan ve asaleten Genelkurmay Başkanı olan Fevzi Çakmak, 12 Temmuz 1922'de de Bakanlar Kurulu Başkanlığından ayrılarak Büyük Taarruz hazırlıklarıyla ilgilenmek üzere cepheye gitti.

Fevzi Çakmak, 31 Ağustos 1922 tarihinde de Büyük Zafer'in kazanılmasındaki yüksek hizmetlerinden dolayı TBMM tarafından mareşalliğe terfi ettirildi. Böylece Kurtuluş Savaşı'nın Atatürk'ten sonra ikinci mareşali Fevzi Çakmak oldu.

5 Ağustos 1921- 3 Mart 1924 tarihlerinde Erkan-ı Harbiye-i Umumiye vekilliği, 3 Mart 1924'ten yaş haddinden emekli olduğu 12 Ocak 1944 tarihine kadar da Genelkurmay Başkanlığı görevini sürdürdü.

Yaşamının büyük kısmını asker olarak geçiren ve yurt savunmasında titizlikle görev yapan Fevzi Çakmak, yarım asrı bulan fiili hizmetinin büyük bölümünde Arnavutluk Harekatı, İtalyan Harbi, Arnavutluk İsyanı'nın bastırılmasını sağlayarak, Balkan Harbi, 1'inci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı cepheleri ve muharebe meydanlarında tümen, kolordu ve orduları komuta etti.

Bu savaşlardaki üstün gayretleri ve zafere katkıları karşılıksız kalmayan Fevzi Çakmak'a "Gümüş İmtiyaz Madalyası, Altın İmtiyaz Madalyası, Altın Muharebe Liyakat Madalyası ve İstiklal Madalyası ile Avusturya-Macaristan Harp Nişanı, Alman Kronodör Nişanı, Alman Demir Haç Nişanı, 1'inci Mecidi Nişanı, 5'inci Mecidi Nişanı, Kılıçlı 2'nci Osmani Nişanı, 4'üncü Osmani Nişanı" verildi.

- Ordunun politikaya karışmasına razı olmadı

Atatürk'ün sevdiği, saydığı ve güvendiği bir komutan olan Fevzi Çakmak, Çanakkale'de başlayan arkadaşlığını, Atatürk'ün ölümüne kadar karşılıklı sevgi, saygı ve bağlılıkla sürdürdü.

TBMM'deki muhalefet grubunun, Mustafa Kemal Paşa'nın yerine kendisini geçirme fikrini açtığı Fevzi Çakmak bunu tereddütsüz reddetti ve şu yanıtı verdi:

"Bana böyle bir mevkiyi layık gördüğünüz için teşekkür ederim fakat bu teklifinizi kabul edemeyeceğim. Bu dediğiniz şey hiçbir zaman olamaz. Sizin de bu yolda çalışmaktan vazgeçmenizi tavsiye ederim. Hepimiz bulunduğumuz mevkilere rıza gösterecek ve el birliği ile memleketin yükselmesi için çalışacağız; yapılacak o kadar çok işimiz var ki hepimize bol bol yeter. Eğer bu yolu bırakarak birtakım siyasi entrikalara kapılacak olursak bu memleketi batırırız. Buna da hakkımız yoktur. Hele ordunun politikaya karışmasına hiçbir şekilde razı olamam. Ben bugün ordunun en sorumlu bir yerinde bulunuyorum. Teklifinizi kabul edecek olursam yarın benim yerime geçecek olan bir paşa da ordunun kendisine bağlı olduğuna güvenerek beni devirir ve yerime geçer. Onu da çok geçmeden bir üçüncü paşa taklit eder. Memleket asıl o zaman askeri diktatörlüğe doğru kayar ve memleketin bizden beklediği hizmetlerin hiçbirisi yapılamaz."

Atatürk’ün vefatından sonra tekrar Fevzi Çakmak’a Cumhurbaşkanlığı teklifi ile gelindi ve "Meclis’te ve orduda çoğunluk sizi Cumhurbaşkanı görmek istiyor" denildi.

Fevzi Çakmak ise Genelkurmay Başkanı olduğunu belirterek "Anayasaya göre Cumhurbaşkanı ancak Meclis’in içinden seçilebilir" yanıtını verdi. "Peki bize aday gösterebilir misiniz?" sorusuna da Çakmak, "Bana kalırsa bugünkü durumda Atatürk’ün yerine geçmeye en layık olan şahıs, İsmet İnönü’dür. Bu benim sadece kendi düşüncemdir. Fakat Büyük Millet Meclisi kimi layık görür de seçerse o benim de Cumhurbaşkanım olur. Yeter ki bu seçilme, kanuna ve anayasaya uygun olsun” yanıtını verdi.

İkinci Dünya Savaşı başladığında ise Fevzi Çakmak, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye her fırsatta savaşın sınırların uzağında olduğuna, orduyu kuvvetlendirecek fakat savaşın dışında kalmak için çalışacaklarına ilişkin sözleriyle, ülkenin İkinci Dünya Savaşı'na katılmamasında önemli bir rol üstlendi.

- Siyasi yaşamı

Mareşal Fevzi Çakmak, askeri hayatı sona erip emekli olduktan sonra 1945'te çok partili hayata geçilmesiyle Demokrat Parti'nin kurulmasına destek verdi. 1946 seçimlerinde İstanbul milletvekili olarak parlamentoya giren Fevzi Çakmak, bir süre sonra parti içinde çıkan anlaşmazlıklar neticesinde Demokrat Partiden ayrılarak, Millet Partisi'ne geçti ve bu partinin onursal başkanlığını yaptı. Mareşal Fevzi Çakmak 10 Nisan 1950 Pazartesi sabahı saat 07.30’ta vefat etti ve Eyüp Mezarlığı’na defnedildi.

Fıtnat hanım ile evli ve iki çocuk babası olan Mareşal Fevzi Çakmak, Fransızca, İngilizce, Almanca, Rusça, Farsça, Arapça, Arnavutça ve Sırpça biliyordu.

"Bir ordunun muharebe vasıta ve usulleri alınabilir, lakin milli seciye ve ruh kıymeti nesilden nesile intikal eder." sözüyle tarihe not düşen Mareşal Fevzi Çakmak'ın "Büyük Harpte Şark Cephesi Hareketleri", "Garbi Rumeli'nin Suret-i Ziyaı ve Balkan Savaşı'nda Garp Cephesi" adlı eserleri bulunuyor.

En Çok Aranan Haberler