Mobil endüstrisinde öncü bir yeri ve oldukça prestijli bir repustasyonu bulunan MWC’nin bu sene mottosu “Intelligent Connectivity” (Akıllı Bağlantı) olarak belirlenmiş (Akıllı bağlantı, 5G ve IoT (Internet of Things - Nesnelerin Interneti) üzerinden etkinleşen kesintisiz, hızlı bağlantı sürecini ifade etmekte). Akıllı cihaz pazarının doygunluğa ulaşması ve bu alandaki rekabetin günbegün daha çetin hale gelmesi ile birlikte, pek çok operatör ve teknoloji firması yeni odaklarını farklı ürün ve sektörlere çevirmekteler (MWC’de de öne çıktığı üzere, gelişen yeni odak alanlarının başında akıllı saatler ya da diğer giyilebilir cihazlar, arabalar ve özellikle elektrik direkleri gelmekte (akıllı şehir konsepti kapsamında)). Buna yönelik bir örnek Chetan Sharma Consulting firmasının gerçekleştirdiği bir araştırmada kendini göstermekte: Önde gelen mobil operatörlerden olan AT&T, Q3’18 itibariyle otomotiv sektörünün tarihçesindeki en fazla bağlantılı araca ulaşmış durumda (27 milyon araba ile). Bununla birlikte Facebook, Amazon ve Google gibi OTT ler (over the top - en önde gelen teknoloji firmaları) “akıllı bağlantıya” sosyal medya ve “voice-activation” (ses bazlı komut sistemleri) özelinde yaklaşmaktalar.
Genel olarak ifade edecek olursak, Kongre, mobil teknolojilerin hayatımızın temel gereksinimlerinden biri olarak günlük hayatımızın her anını nasıl etkilediği üzerinde duruyor. Tam anlamıyla, mobil dünyanın kalbinin attığı ve mobil dönüşümün etkilediği her sektörün ve oyuncunun gelişmeleri takip etmek üzere yer aldığı bu etkinliğe yönelik izlenimlerimi Mynet için seriler halinde paylaşıyor olacağım.
Bu derlemeyi gerçekleştirirken, pek çok haber sitesinde yer aldığı üzere, ilk kez tanıtılan, lansmanı yapılan ürünleri ve servisleri anlatmaktansa; genel olarak öne çıkan kavramları, yeni teknoloji trendlerini ve bu trendlerin son kullanıcılara ya da sektörlere etkilerini, pazardaki konumlarını ve beklentileri kendi gözlemlerim doğrultusunda aktarmayı tercih etmekteyim. Yani bir anlamda, şu anki skoru paylaşmaktansa, maçın gidişatını ve buna yönelik olarak da skorun nasıl şekillenebileceğini yorumlamaya çalışacağım (Efsane buz hokeyi oyuncusu Wayne Gretzky’nin belirttiği üzere önemli olan topun gideceği yere doğru kaymak, topun olduğu yere değil… - I skate to where the puck is going to be, not where it has been…)
MWC’ye, 2010’dan beri düzenli olarak katılmaktayım. Bu sure boyunca da, tartışılan konuları, bu konuların değişimini (ya da bazılarının artan bir odakla aynı kalmasını), çok büyük beklentilerle lanse edilen teknolojilerin ve servislerin yok oluşlarını, bir bölümünün ise yaşamımızı nasıl ciddi biçimde değiştirdiğini ve bunların sebeplerini gözlemlemeye çalışıyorum. MWC; mobil teknolojilerin hayatımızı ve dünyamızı önemli ölçüde değiştirdiğini ve insanların da bu alana yönelik sürekli bir beklenti içerisinde olduklarını bir kez daha kanıtlar nitelikte. Artırılmış ve sanal gerçeklikten, yapay zekaya; giyilebilir cihazlardan, akıllı ev ve arabalara; dijital ödemelerden, nesnelerin interneti ve her ilgi alanına yönelik uygulamalara kadar, mobil teknolojiler dünya çapında inovasyonun temelini oluşturuyor. Nitekim, Google’un eski CEO’su Larry Page’in belirttiği üzere, “artık ‘mobil öncelikli’ bir dünyada değil, ‘sadece mobil’ olan bir dünyada yaşıyoruz. (We are no longer in a mobile first World, we are in a mobile only World). MWC’de bunu doğrular nitelikte.
Bana göre bu kongrenin bir önemi de yeni teknolojilerin standartlaşması ve gerekli regulasyonların düzenlenmesi adına da “input”ları sağlaması. Pek çok yeni teknoloji trendine yönelik GSMA tarafından belirli çalışma grupları oluşturularak, standartların belirlenmesi adına operatörler ve ekosistemde yer alan partilerden temsilcilerin katılımı ile süreçler oluşturulmakta. Yeni teknolojilerde gerekli olan standartlar ve regulasyonların tanıtımı, teknolojileri ilk kullanan oyuncuların geri bildirimleri, başarılı örneklerin paylaşılarak, fikir alışverişinin ve beyin fırtınalarının gerçekleşmesi adına Kongre çok yoğun bir gündem ile geçiyor. Ben de 2010 - 2013 yılları arasında GSMA’in Mobile Payment (Mobil Ödeme) çalışma grubunda yer alarak NFC (near-field communications - yakın saha iletişimi) teknolojisinin standartlarının oluşturulması çalışmaları içerisinde yer almış, bir dönem bu oluşuma liderlik etmiştim. Bugün, Apple (Apple Pay servisi ile), Samsung (Samsung Pay servisi ile), Google (Google Wallet ve Android Pay servisi ile) gibi teknoloji devleri bile ödeme çözümlerinde o zaman belirlenen standartlar doğrultusunda hareket etmekteler. Global dünyamızda, bu standartlar, lokal olarak sağlanan servislerin tüm dünyada aynı deneyim ile kullanılmasını sağlamakta. NFC desteği olan tüm POS larda, dünyanın neresinde olursanız olun, temassız mobil ödeme işlemini gerçekleştirebilmektesiniz.
Bu sene Kongre’de öne çıkan konuların başında, 5G ve gelişen altyapı ile yeni uygulama alanları, AI (artificial intelligence - yapay zeka) ve yansımaları, nesnelerin interneti ile akıl kazanan cihazların iş süreçlerini ve karar süreçlerini değiştirmesi, VR (virtual reality - sanal gerçeklik) uygulamaları, robotların artan kullanım alanları ile Endüstri 4.0 uygulamaları, mobilde güvenliği artıracak dijital ID ve biyometrik uygulamaları geliyor. Yarından itibaren bu odak teknolojilere ve öne çıkan uygulama alanlarına yönelik detayları paylaşmaya başlayacağım, ancak bu detaya girmeden önce yeni jenerasyonların, özellikle Y ve Z olarak adlandırılan jenerasyonların mobilin sürekli artan etkisindeki önemine deyinmekte yarar var.
Mobil jenerasyonlar olarak da nitelendirilen Y ve Z jenerasyonları artık tüm sektörleri ve pazarları domine etmeye başlamış durumda. Hemen hemen tüm servisler ve akla gelebilecek her şey için ilk referans kaynağı olarak telefonlarını gören bu jenerasyonlar, daha kolay, kusursuz ve akıllı deneyimler tasarlanması konusunda mobil endüstriyi de ciddi bir biçimde etkilemeteler. Sosyal medya ile doğan ve büyüyen Z jenerasyonu mobil cihazları üzerinden “on demand” hizmet alma beklentileri ve paylaşım ekosistemine (sharing economy) yönelik uygulamalara olan ilgilieri ile yeni iş modellerinin gelişmesini tetikleyerek, dijital dönüşümü de hızlandırmaktalar. “Mobile-only” odağında taleplerini dile getiren bu jenerasyonlar, sadece ihtiyaçları doğrultusunda değil, aynı zamanda inançları ve hisleri doğrultusunda kararlarını vermekteler. Müşterilerin “mobil kimlik”leri üzerinden tanındığı ve öncelikli kanal olarak da tüm iletişim mobil üzerinden sağlandığı dünyada, bu jenerasyonların beklentilerini anlayıp, anlamlandırarak, uygulamalar geliştirilmesi pek çok teknolojiye de yön vermekte.
Yeni jenerasyonlarının sadece hayatlarının değil, artık vücutlarının da birer parçası olan bu teknolojilere yönelik gelişmeleri aktarmaya devam edeceğim…