Gazete daha önce Türkiyeli okurlara çağrı yaparak ülkede yaşamanın nasıl bir şey olduğu konusundaki deneyimlerini aktarmalarını istemişti.
Okurlardan gelen yanıtları derleyen Guardian, ‘reçete’nin girişinde, “Türkiye’de yaşamanın nasıl bir şey olduğunu bize anlatan yüzlerce kişi, otokrasinin sinsice yükselebileceğini, nasıl hayatta kalınacağına ilişkin bir kullanım kılavuzu da bulunamayabileceğini söyledi” ifadelerini kullandı.
Guardian’ın hazırladığı 10 maddelik liste şöyle:
Tehdide en başından engel olun
Despotlar söz konusu olduğunda, önleyici tedbirler çözümün kendisinden daha iyidir, yani erken harekete geçmek savunma niteliğindedir. Hükümetinizin bir grubun -bunlar kadınlar, göçmenler veya azınlıklar olabilir- itibarını düşürmek için nefret söylemine başvurduğunuzu anladığınız an, ses çıkarmanız, karşı çıkmanız ve hükümetten desteği çekmeniz gereken andır.
Gerçekleri yayın ama güvende kalın
Gerçekler, bugünlerde bazı canlı türlerini tehlikeye atabilir ama popülistlerin olayları çarpıtılmış bir şekilde yaymasının önüne geçmek için elzemdir. Bir okur, taksiciden manikürcüye kadar herkesle ‘düşük profilli’ sohbetler yapmayı önerdi. Diğerleri de yaşananlarla ilgili arkadaşlarıyla veya meslektaşlarıyla düzenli konuşmalar yapmayı önerdi.
Çevrimiçi platformlar üzerinden bilgi yaymak da pek çok kez önerildi, tabii bunu güvenle yapmak kaydıyla. Bir okur sosyal medyayı ‘diktatörlüklere karşı yegane silah’ diye tanımlarken, insanları ‘güvenli VPN’ kanalları kullanmaya çağırdı ve kapıya polisler gelirse çevrimiçi faaliyeti gizlemek gerektiğine dikkat çekti.
Herkesin size yalan söylediğini farz edin, müttefiklerinizin bile
Sahte haber çağında hakikat peşinde koşmak hiç bu kadar ön plana çıkmamıştı. Bir Türkiyeli bize “Herkes size yalan söylüyor, siyasi müttefikleriniz bile” diye düşündüğünden söz etti. Bunun önüne geçmenin yolu da, kontrol etmek, iki kez kontrol etmek ve her şeyin doğruluğundan emin olmak.
Demokrasinin sağlamda olduğunu asla düşünmeyin, sürekli korunması gerekiyor
Bir okur, ‘bu trajik ve görünüşe bakılırsa otoriterlik ve demagojiye yönelik küresel eğilim’in dünyanın her köşesini etkileyebileceğini söylüyor. Bu güçlük ‘demokrasinin ve insan haklarının kırılganlığı’nı ortaya koyuyor.
Bir okur da, “Bir saniyeliğine bile olsa, bunların toplumsal örgütlenmelerin varsayılan biçimleri olduğunu düşünmeyin. Kendi şahsi çıkarları için her şeyi yerle bir edecek olanlara karşı sürekli korunmaları gerekiyor” dedi.
Adalete saygı kutsaldır
Temmuz ayındaki darbe girişiminin ardından yüzlerce yargı mensubunu ihraç eden Erdoğan yönetimindeki mahkemelerdeki dramatik değişime dikkat çeken bir okur, adalet sisteminize yakından bakmayı öneriyor.
Bir okur da, bunun cumhurbaşkanının siyasi arzularına karşı koyma cesaretine sahip kimsenin olmadığı bir sistemle sonuçlanacağını söylüyor.
Tiranların gitmesini beklemeyin çünkü gitmezler
Erdoğan yönetiminin ilk günlerinde naif olduğunu ifade eden başka bir okur da, “Tiranlığa karşı mücadele edin. Kendi kendine gitmelerini beklemeyin. Çünkü gitmezler” diyor.
Seçimlerin ardından liderlerin koltuklarından inmesini bekleyebilirsiniz ama yozlaşmışlarsa koltuğa tutunmak için elinden geleni yapacaklardır.
Hükümet yanlılarının tamamına canavar gibi bakmayın
Amerikan arkadaşlarının Trump’tan korktuğunu söyleyen bir okur da, vereceği en hayati tavsiyenin hükümet yanlılarına uzaylı gözüyle bakmamak olduğunu söylüyor. “Çoğu senin benim gibi insanlar, tanıdığınız, konuştuğunuz insanlar. Onlar canavar değil ama kendilerine güvensizlikleri fazla.”
Başka bir okur da ‘sistemi desteklemek için gerçekten sebepleri olan insanlarla tartışmaya girecek ve onları anlamaya çalışacak kadar’ serbest bakışlı olmayı öneriyor. Şöyle diyor okur, “Ne de olsa, onların karşı çıktığı şeyler sizin aradığınız şeyler olabilir.”
Mizah yapın
Bizle iletişime geçen birçok kişi, 2013’teki hükümet karşıtı protestolardan umut zamanları diye söz etti. Bir okur, Gezi Parkı’nda yaşanananların zafer olarak görülmemesi gerektiğini, bunun sebebini de “Şiddete başvurmadık, karşılık veremeyecekleri bir silah olarak mizahı kullandık” sözleriyle açıklıyor. Ama en kararlı rejimlerin bazıları karşısında mizahın ve pasif direinişin de sınırları olduğunun farkında olun.
İnsanlar çok korktuğu zaman barışçıl protestolara bile katılmaz. Bazı okurlar ise, teoride daha iyi insan hakları standartları talep edebilecek, ambargo tehdidinde bulunabilecek Avrupa Birliği gibi organlara, ya da diplomatik baskısını durumu daha güvenli hale getirmek için kullanabilecek demokratik ülkelerin liderlerine uluslararası destek destek çağrısı yapılmasını önerdi.
Devlet düşüncelerinizden korkuyor, işte gücünüz bu
Bir okur şöyle dedi: “Fiziken sıkışıp kaldığımı ne zaman hissetsem düşüncenin gücünü aklıma getiririm. Güzel ve ebedi bir yerdir zihin ve siz izin vermezseniz kimse ona erişemez. Hatırlayın, devlet sizin düşüncelerinizden korkar ve bu da muazzam ve keyifli bir şeydir.”