Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kadınlara karşı uygulanan şiddet, ayrımcılık ve ihlallerin önüne geçilmesi için önyargıların kırılması ve zihniyet değişiminin gerçekleşmesi gerektiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Gül, Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Cumhurbaşkanı Gül, "Medeniyetimizde çok özel bir konuma sahip olan, toplumsal hayatta önemli roller üstlenen, ürettikleri artı değer ile ülkemizin gelişip güçlenmesine büyük katkı sağlayankadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyorum" dedi.
Kadınların 8 Mart 1857'de başlattıkları hak mücadelesinin, kadın haklarının kazanılması açısından en önemli başlangıcı temsil ettiğini, verilen mücadelelerin yanı sıra, demokrasinin gelişmesi ve insan hakları standartlarının yükselmesiyle, kadın haklarının tanınması ve korunması yönünde uluslararası seviyede adımlar atıldığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, "Öte yandan kadın hakları alanında dünya genelinde elde edilen ilerlemelere rağmen, birçok sorun hâlâ varlığını sürdürmektedir" dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin, kadın hakları alanında öncü bir ülke olarak özgün bir deneyime sahip bulunduğunu belirterek, "Osmanlı'nın son dönemindeki modernleşme hamleleriyle başlayan ve Büyük Atatürk'ün öncülüğünde Cumhuriyet döneminde sağlanan ilerlemelerle kadın hakları konusunda adeta bir sıçrama yaşanmıştır. Yapılan köklü reformlar, toplumsal yapıyı yeniden şekillendirirken, Türk kadınının sosyal statüsünün güçlendirilmesini ve temel haklarına kavuşturulmasını mümkün kılmıştır" dedi. Gül, son yıllarda da, aynı anlayış çerçevesinde gerçekleştirilen düzenlemelerle kadın hakları ve kadınların durumu ile ilgili olarak, eğitim, sağlık, çalışma hayatı, siyaset gibi hayatın temel alanlarında ciddi iyileşmeler ağlandığını, engeller ve ayrımcılıkların önemli oranda kaldırıldığını bildirdi. Cumhurbaşkanı Gül'ün mesajı şöyle devam etti:
"Bununla birlikte halen katedilmesi gereken mesafe bulunduğunu, hayata geçirilen yasal düzenlemeler, CEDAW ve diğer uluslararası sözleşmelerle yükselen standartların toplumsal hayatta tam anlamıyla karşılığını bulmadığını, kadınların siyasal katılım ve işgücü alanları başta olmak üzere desteklenmesi gerektiğini kabul etmek durumundayız.
Modern, demokratik, ileri bir toplum ve güçlü bir ekonomi olmak için, kadınların hak, fırsat ve imkânlardan eşit şekilde yararlanmaları ve sorunlarının çözülmesi ihmal edilmemesi gereken bir sorumluluktur.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin hayatın her alanında yerleşmesi, ayrımcılık, kadına yönelik şiddet ve hak ihlalleri gibi sorunların önüne geçilmesi, her şeyden önce önyargıların kırılarak, ihtiyacımız olan zihniyet değişiminin gerçekleştirilmesine bağlıdır.
Bu zihniyet değişiminin başarılabilmesi, mevzuatla sağlanan hakların uygulamada karşılığını bularak sosyal, ekonomik ve siyasal gerçekliğe dönüşmesi; devletin kararlılığı ve tedbirleri alması yanında, toplumun tüm kesimlerinin, sivil toplum örgütlerinin ve kadın-erkek tüm bireylerin duyarlılık göstermesiyle mümkün olacaktır.
Bugün bilim, siyaset, eğitim, kültür-sanat, spor ve iş dünyasında büyük başarılara imza atmış, ülkemizde ve yurt dışında adından saygıyla söz edilen kadınlarımız gurur kaynağımızdır. Onlar bu başarılarıyla, tüm kadınlarımız için güzel bir rol model oluşturmaktadırlar. Kadınlarımızın, toplumsal, ekonomik ve siyasal yaşamda daha fazla rol üstlendiklerinde, dinamizmleri ve üretici güçleriyle Türkiye'yi her bakımdan daha da güçlendireceklerine inanıyorum.
Başta kadın kuruluşları olmak üzere Türkiye'de kadın hakları konusunda duyarlılık ve farkındalık yaratmak için çalışan ve katkıda bulunanlara takdir ve teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.
Daha adil ve cinsiyet ayrımcılığının sona erdiği bir dünya temennisiyle, kız çocuklarımızdan her yaştaki kadınlarımıza sevgilerimi ve en iyi dileklerimi sunuyorum." (ANKA)