ANKARA (İHA) - Başbakan Vekili ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, BM'nin Kıbrıs Türk tarafı üzerinden kısıtlamaların kaldırılmasına yönelik çağrıya İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) ülkelerini uymaya davet ederek, "Annan Planı'nın Kıbrıs Rum Kesimi tarafından reddedilmiş olmasına rağmen, cezalandıran yine Kıbrıs Türk halkı olmaya devam etmektedir. Bu son derece gayri-adil bir durumdur" dedi.
Gül, İKÖ üyesi ve gözlemci statüsündeki ülkelerin Ankara'daki büyükelçilerine, Ankara Devlet Konukevi'nde bir iftar yemeği verdi. Yemekte konuşan Gül, Pakistan'da meydana gelen deprem felaketinin ardından, İKÖ ülkelerinin depremzedelere acil ve uzun vadeli yardımlarını artırarak sürmelerini istedi. Gül, BM'nin yarın Cenevre'de düzenleyeceği Donörler Konferansı'nın bu konuda dayanışma gösterilmesinin için iyi bir fırsat oluşturacağını belirtti. Gül, İKÖ ülkelerinin, açlık ve kıtlıkla karşı karşıya bulunan Afrika kıtasına da yardım eli uzatmaya devam etmesinin büyük önem taşıdığını kaydetti. Annan Planı'nın Kıbrıs Rum liderliği tarafından reddedilmesine rağmen, cezalandırılan tarafın yine Kıbrıs Türk halkı olduğunu vurgulayan Gül, "Bu, son derece gayri adil bir durumdur" ifadesini kullandı. Gül, Türk hükümetinin, KKTC ve Kıbrıs Türk halkının barışçıl niyetini kanıtladığını dile getirerek, BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından hazırlanan raporun BM Güvenlik Konseyi'nce kabul edilmesi gerektiğini vurguladı. İKÖ ülkelerini, Annan'ın raporunda yer alan kısıtlamaların kaldırılması çağrısına uymaya davet eden Gül, Kıbrıs Türk halkıyla dayanışma içinde, KKTC yönetimiyle temaslarını ilerleten tüm dost ülkelere teşekkür etti.
"TÜRKİYE 3 EKİM'DE AB NEZDİNDE YENİ BİR STATÜ KAZANMIŞTIR"
Filistin sorununu 'temel mesele' olarak niteleyen Gül, Filistin'de yeni bir döneme girildiğini, ancak Filistin halkının sıkıntılarının sürdüğünü söyledi. Gül, İsrail'in Gazze'den çekilmesini "yol haritası"nın tamamının uygulanmasına yönelik bir adım olduğunu işaret ederek, Filistin yönetiminin reform çabalarının desteklenmesi gereğini kaydetti.
Başbakan Vekili Gül, Irak ve Afganistan'daki siyasi süreçlere de güçlü destek verilmesini istedi ve bu ülkelerin insani yardım ve yeniden yapılanma ihtiyaçlarının sürdüğünü belirtti. Türkiye'nin 3 Ekim'de AB nezdinde yeni bir statü kazandığını, bu gelişmenin İslam aleminde de çok olumlu karşılandığını memnuniyetle gördüklerini vurgulayan Başbakan Vekili Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gerçekten de, Türkiye'nin Avrupa'daki yeni konumu, İslam aleminin Avrupa ile ilişkileri bakımından da olumlu bir unsur olacaktır. Dolayısıyla, AB ile bütünleşme yolundaki Türkiye'nin tarihi, coğrafi, insani ve dini bağları olan diğer bölgelerle olan ilişkilerinin de kuvvetlenerek sürecektir. Türkiye'nin dahil olduğu bir Avrupa'nın dünyada ve bölgemizde barış, uyum, istikrar ve refaha katkıda bulunacağına dair uluslararası bir oydaşmanın mevcut olması memnuniyet vericidir."
Günümüzde insanlar arasındaki uyumu bozabilecek ideolojilerle mücadele etmek zorunda kaldıklarını bildiren Gül, bu çerçevede ırkçılık, yabancı düşmanlığı, etnik ve dini ayrımcılık, önyargı ve nefret gibi tehditlere son yıllarda İslam düşmanlığının da eklendiğini belirtti. Gül, bazı çevrelerin şiddetle İslamiyet'i bir göstermeyi yeğlediğine işaret ederek, İslam dünyası kadar Batı ülkelerindeki aklıselim sahibi hükümet ve kamuoylarının da bu olumsuz gelişmeden rahatsız olduğunu söyledi. Gül, Müslümanlar olarak gerek bu eğilimlere, gerekse terörizme ve şiddete karşı çıkmanın herkesin görevi olduğunu ifade etti.