Neşe Karaböcek eski eşiyle evlenen kız kardeşini affetmedi. Ünlü sanatçı duygularını Posta gazetesine verdiği röportajda anlattı:
70 yaşındaki Neşe Karaböcek 65 yıldır sahnede. Modası hiç geçmiyor. Amerika’da Nevada Çölü’nde düzenlenen Burning Man Festivali’nde bu yıl binlerce genç onun şarkısıyla dans etti. Karşınızda her dönemin gözdesi Neşe Karaböcek!
En baştan başlayalım... Sesinizi kim, nasıl keşfetti?
Komşularımız. Sesimi farkeden aile dostlarımız anneme, “Bu kızı mutlaka konservatuara götürmelisiniz” diyormuş. 3,5 yaşında annem beni Ankara’da konservatuara kaydettiriyor. Hikayem de böylece başlamış oluyor. Hepsini kitabımda yazıyorum...
Hayatınızı mı yazıyorsunuz?
Evet. Çıkması önümüzdeki yılı bulur sanırım. Çok doluymuşum meğer, onu farkettim. Kısıtladığım şeyler ister istemez oluyor. Ama temel hikayeyi tüm gerçekliğiyle anlatıyorum. Gerisi sürpriz olsun.
Sahneye çıktığınız ilk günü hatırlıyor musunuz?
Tabii. Ah o Ankara yılları... Japon Bahçesi vardı o zaman. 14 yaşındaydım. Ablam Gülcan ile birlikte çıkmıştık. O zaman klasik müzik okuyordum. Sonra ‘Avare’ modası başladı. Sahneye Hint kostümleriyle çıkardım, halk da bayılırdı. ‘Artık Sevmeyeceğim’i okuduktan sonra da Neşe Karaböcek oldum ve İstanbul dönemi başladı.
Bugün de aynı heyecanı duyuyor musunuz?
Deli misin! Bak ellerim nasıl titriyor. O heyecandır bizi hep ayakta tutan. O bitmişse her şey bitmiş demektir.
16 ‘Altın Plak’ ile dünya rekorunu elinizde tutuyorsunuz...
Sevenlerimin teveccühü. Tam 16 altın plağım, bir platin plağım, bir longplay’im ve bir altın kasetim var.
Bunlar sizi şımartmadı mı?
Valla kendimi hiçbir zaman kocaman yerlere koymadım. Nasıl fırıncı sabah dükkanını açıyorsa ben de müziğimi icra ediyordum.
Yolunuzdan gitmek isteyen gençler ne yapmalı?
Mutlaka konservatuara gitsinler... Ve tabii diksiyon çok önemli. Türkçe’yi doğru okumayı bilmeleri gerekiyor.
Yeni albüm geliyor mu?
Dört güzel yeni beste yaptım. En kısa sürede okuyacağım. Albüm değil de single yapacağım. Yoksa nice güzel şarkı arada ziyan oluyor.
KÜÇÜK KARDEŞLER 'ÇAKMA' OLUYOR
Sizin gibi abla-kardeş olan ünlülerde küçük hep büyüğün gölgesinde kalıyor nedense...
Tabii gölgede kalır, başka şansı yok. Çünkü orijinali var ve suretler ancak aslını yaşatır! Sonradan gelen küçük kardeşler çok afedersiniz ‘çakma’ oluyor.
Kardeşiniz Gülden Karaböcek gölgenizde kalmamak için ne yapmalıydı?
Bizim asıl soyadımız Göktürk. Karaböcek soyadı bana rahmetli İsmet İnönü’nün hediyesi. ‘Karaböcek’ piyesini izlemeye gelmiş. “Şanını duydum geldim kızım. Sen büyük bir sanatkar olacaksın. Adın da bundan sonra Karaböcek olsun” dedi. Bugün sorsan, istemezdim. Ama öyle kaldı. Karaböcek, bana verilmiş özel bir takma isimdi yani. Gülden’in yerinde olsam, Gülden Göktürk olarak kendi şahsiyetimle sahneye çıkardım. Ancak o şekilde bir birey olabilirdi. Hatayı başta benim adımı kullanmakla yaptı. Ben gerçek bir sanatçıysam kendi başıma da var olabilirim. Niye böyle şeylere ihtiyaç duyayım ki? Niye onun gölgesine sığınayım? Ama o bunu tercih etti. Ne diyelim...
GÜLDEN AF DİLEMEDİ
Plakçı Atilla Alpsakarya ve Neşe Karaböcek 1964’te evlendi. Bir oğulları oldu. 1974’te boşandılar. Atilla Alpsakarya, Neşe Karaböcek’in kardeşi Gülden Karaböcek ile aynı yıl evlendi. 1983’te de ayrıldılar.
Geriye dönüp bakınca en büyük pişmanlığınız ne?
Kendi yaptığım bir şeyden dolayı yok ama bana yaşatılanlar var. O tatsız yaşanmışlığımı herkes biliyor.
Kardeşiniz Gülden Karaböcek’ten söz ediyorsunuz...
Evet... 44 yıldır konuşmuyoruz.
Sizden hiç af diledi mi?
Dilemedi. Bana pişmanlıktan bahseden de maalesef olmadı.
Onca yıldır hiç mi bir yerde karşılaşmadınız?
Annemin cenazesinde karşılaştık. Hiçbir şey olmamış gibi bir iki şey konuştuk. Sonra ayrıldık. Zaten cenazede ne konuşulur ki?
Şimdi gelip af dilese, tepkiniz ne olur?
Affetmek Allah’a mahsus! Ama benim içim kaldırmıyor açıkçası. Yüzüne bile bakamıyorum, bakmam.
Gazeteci Tevfik Yener ile 45 yıldır evlisiniz. Ortak bir oğlunuz var...
41 kere maşallah diyelim...
45 yıldan sonra aşk kalıyor mu?
Sevgi kalıyor. Bir yerden sonra kardeşiniz, ağabeyiniz, anneniz, babanız, kocanız, her şeyiniz oluyor.
‘BEN SÖYLERDİM ZEKİ BEY AĞLARDI’
Zeki Müren büyük hayranınızmış...
Karşılıklı gazinolarda çalışırdık. Rakip olduğumuz halde müthiş bir bağımız vardı. Ben Yenikapı Çakıl’da çalışırken, Zeki Bey sahnesini bitirir, beni dinlemeye gelirdi. Bana kırmızı bir gül uzatırdı. Bilirdim ki, ‘Dönülmez Bir Yoldayım’ı okumamı istiyor. Ben şarkıyı okurken, o ağlardı. Bazen dayanamayıp ben de sahnede ağlardım. Ah, ne günlerdi...
Gazeteci Murat Bardakçı, “Zeki Müren Türk Müziği’nin canına okudu, Türkçe’yi kötü konuşuyordu” dedi...
Aslaaa! Olur mu öyle şey. Zeki Bey akademi mezunu. Asıl o getirmiştir Türk Müziği’ne doğru telaffuzu. Bunu söylediğine göre, Murat Bardakçı hiçbir şey bilmiyor! Kusura bakmasın.
FESTİVALDE İKİ YILDIR VARIM
Burning Man’de şarkınızla binlerce gencin dans etmesi nasıl bir his?
Biraz geç mi oldu ne? Hahaha. ‘Yali Yali’nin aranjmanını çok önce yapmıştım. Değeri ancak anlaşıldı. Bu arada şunu da söyleyeyim: Burning Man’de son iki yıldır çalıyor benim şarkılarım... Türk basınının bundan yeni haberi oldu. Bu yıl Türkiye’den ünlü isimler Burning Man’e gidince ‘Yali Yali’ de duyuldu.
65 yıldır sahnedesiniz...
3,5 yaşında konservatuara başladığımı, 6 yaşında ilk müzikalimi oynadığımı düşünürsek birkaç nesil büyüttüm!
Bunun bir sırrı olmalı...
6 yaşındayken kendi orkestram vardı ve ben yönetiyordum. Bulunduğum nokta yeni nesillere sürpriz olabilir. Ama nasıl özenli çalıştığımı ben biliyorum. Tek sırrım heyecanım. Hâlâ sürüyor.