HABER

Güllü Yılmaz: Diyarbakır'da eşi tarafından kızının gözleri önünde benzin dökülerek yakılan annenin hikayesi

30 yaşındaki Güllü Yılmaz, 17 Ekim'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki evinde eşi Can Yılmaz tarafından yakıldı. 12 gün sonra, Diyarbakır'da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Hakkındaki suçlamaları reddeden Can Yılmaz tutuklandı. Hatice Kamer, Diyarbakır'daki taziye evi önünde çiftin kızı Dilek Yılmaz ile Güllü Yılmaz'ın ağabeyi ve yeğeniyle konuştu.

Güllü Yılmaz: Diyarbakır'da eşi tarafından kızının gözleri önünde benzin dökülerek yakılan annenin hikayesi

"Anneme doğru koşarken alevler bana da sıçradı. Üzerimdeki ateşi söndürmek için banyoya koştum, söndürünce odaya koştum. Annem yoktu. Balkondan bakınca annemi yerde alevler içinde gördüm. Koşarak yanına gittim, bağırdım, yardım istedim, ellerimle üzerindeki alevleri söndürmeye çalıştım, söndüremedim. Komşular yardıma geldi. O sırada babam, üzerimize benzin döktüğü odadan bizi izliyordu..."

Bu sözler, 17 Ekim'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki evinde eşi Can Yılmaz tarafından yakılan Güllü Yılmaz'ın 12 yaşındaki kızı Dilek Yılmaz'a ait.

Dilek, anne ve babasının para mevzusu üzerinden tartışmaya başladığını söylüyor:

"Annem 'Para yok' dedi, parası olmadığı için o gün kahvaltıya ekmek almak için komşumuzdan da borç istedi. Annem 'Para yok' deyince, babam bu sefer de, neden işe gidip gelirken şoförün yanına oturuyorsun, diyerek bağırmaya başladı. Sonra annemi odaya götürdü ve banyoya gidip benzin şişesini aldı, benzini üzerimize döktü. Ben de banyoya gidip üzerimdeki benzini yıkadım, geldiğimde annem alevler içindeydi..."

Dilek, dayısı Mahmut Sayın ile röportaj yaptığımızda yanımıza gelerek, "Annemi öldüren o adam umarım bir daha hapisten çıkmaz" diyor ve kollarında oluşan yanık izlerini gösteriyor.

Dilek Yılmaz

Yanık yarası derin değil, yaşadığı olayın izleri ise bir ömür boyu geçmeyecek kadar ağır.

Annesi vücudunda üçüncü dereceden yanıklar ile hastaneye kaldırılıncaya kadar bir an olsun onun başının ucundan ayrılmamış küçük Dilek.

Güllü Yılmaz, olaydan 12 gün sonra, Diyarbakır'da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. 30 yaşında ve 3 çocuk annesiydi. Salı günü Yolbulan köyünde toprağa verildi.

Güllü'nün akrabalarıyla konuşmak üzere Ergani'deki taziyeye gittiğimizde Belediye Yas Evi önünde bekleyen birkaç akraba ile konuşuyoruz.

'Ölen de bizim öldüren de'

Hem Güllü'nün hem eşinin ortak akrabası olan yaşlıca bir adam mahcup ve acılı bir şekilde "Ölen de bizim, öldüren de" diyerek çiftin birbirini sevdiğini, kaçarak evlendiklerini anlatıyor. "2 yıl öncesine kadar Can inşaatlarda çalışan iyi bir sıva ustasıydı. Bu yaşananlar hiçbirimizin aklının ucundan bile geçmezdi ama uyuşturucu ve alkol ile bir aile mahvoldu" diyor.

Güllü'nün abisi Mahmut Sayın'ın taziye evinin 200 metre ilerisindeki evine gidiyoruz.

En küçük kardeşinin vahşice katledilmiş olmasının acısı ile gözleri dolu dolu konuşuyor:

Abisi, "İç organlarına kadar yanmıştı kardeşim" diyerek Güllü'nün büyük acılar içinde can verdiğini anlatıyor:

"Allahü teâlâya isyan edilmez ama o kadar büyük bir acı var ki içimde, isyan ediyorum. Allah'ım o bizim küçüğümüzdü, o benim yasımı tutmalıydı, ben onunkini değil diyorum" diyerek ağlamaya başlıyor.

Mahmut Sayın

Mahmut'un öfkesi de acısı kadar büyük. "Amcam yine benim amcam, çünkü onların bu olayda hiçbir suçu ve günahı yok ama Can denen adam, bizim ciğerimizi söktü. Olay sırasında elime geçirseydim, bize bu acıları yaşatan o adamı sağ koymazdım" diyor.

Abisi ve yeğeni, Güllü'nün 2 yıldan fazla bir zamandır kocasının fiziki ve ekonomik şiddetine maruz kaldığını söylüyor.

Akrabalarına göre Can Yılmaz esrar ve eroin dışında, kristal denen sentetik uyuşturucu maddeleri evinde, çocuklarının olduğu ortamda defalarca kullanmış.

Çocukları, uzak durması, bilmemesi gereken esrar, eroin ve kristal denen tehlikeli maddelere dair tahmin edilenden daha fazla bilgiye sahip. Ve anlatımlarından babalarının bu maddeleri kullandığına defalarca tanık oldukları anlaşılıyor.

Güllü'nün akrabaları, Can Yılmaz'ın bağımlılığı artınca, çalışmamaya ve eşinden zorla para almaya başladığını söylüyor.

Mahmut, "Bir erkek, karısının kazandığı parayı içkiye, esrar, alkole harcayıp karı kız peşinden koşuyorsa o erkeklerin yüz karasıdır. Onun gücü ne yazık ki benim bacıma yetti" diyor.

'Annemden para almak için üçümüzü de gardıroba kitlemişti'

O sırada Dilek araya girerek "Bir keresinde babam annemden para almak için üçümüzü de gardıroba kilitlemişti" diyerek yaşadıkları bir başka olayı anlatıyor.

"Babam, anneme, 'Sen kadın sığınma evine gittiğinde çocuklarımı da götürdün. Ben de onları senden kaçıracağım' dedi. Birkaç gün sonra bizi evdeki dolaba kilitledi ve 'Sesinizi çıkarırsanız sizi öldürürüm' dedi. Anneme de bizi Adana'ya gönderdiğini söyledi. 'Eğer 1000 lira para getirmezsen çocukları bir daha göremezsin' diyerek tehdit etti. Annem parayı verince bizi dolaptan çıkardı, annem bize sarılarak ağladı."

Abisi, Güllü'nün 2 yıldır evin, çocukların bütün ihtiyaçlarını, bakımını üstlenmek için gece gündüz bir salça fabrikasında çalıştığını söylüyor. Bundan önce de mevsimlik işlerde tarlada, bağ, bahçede çapa yaparak geçimini sağlıyormuş Güllü.

"Kardeşim, çocukları aç kalmasın, kimseye muhtaç olmasın diye günde birkaç saat uykuyla hem gece hem gündüz vardiyasında çalışıyordu. Ama kazandığı tüm parayı da kocası şiddet uygulayarak ondan alıyormuş. Kardeşim bize son bir seneye kadar bize bir şey yansıtmadı, bütün bu fedakarlığının mükafatı da yakılarak öldürülme oldu" diyor Mahmut.

Güllü'nün yeğeni Hatice ise teyzesinin ona, kendi evinde eşinin onu bir başka kadınla aldatırken yakaladığını anlattığını iddia ediyor. Hatice'nin anlatımına göre o olaydan sonra Güllü eşinden boşanmak istemiş ama Can buna karşı çıkmış:

"Eniştem daha önce de uyuşturucu madde kullanıyordu ama parası olmadığı için arada sırada içiyordu. Ama galiba son 2 yılda zengin arkadaşlar edindi ve sürekli uyuşturucu kullanıyordu. Teyzemden de hep para istiyordu, arada teyzemi dövüyordu, bağırıyor, eşyaları fırlatıyordu" diyor.

Hatice, teyzesinin ölümünden yaklaşık 1 ay önce şiddete maruz kaldığını ve kadın sığınma evine gittiğini söylüyor:

"Teyzem fabrikada hem gece hem gündüz vardiyasında çalışıyor, neredeyse günde 3 saat uykuyla ayakta kalıyordu. Eniştem zaman zaman eve yabancı insanlar getiriyordu, o sabah eve geldiğinde kadın ve erkeklerin olduğu birkaç kişinin evden çıktığını görmüş teyzem. Çocukları anneannemdeymiş ama teyzem evinde uyuşturucu ve fuhuş gibi şeylerin yapıldığından şüphelenmiş. Kavga etmiş kocasıyla. Teyzemin boğazına bıçak dayayıp öldürmekle tehdit etmiş. Teyzem de elinden kurtulunca çocukları alıp karakola gitmiş."

Bu olaydan sonra Güllü hastaneden darp raporu alıp çocuklarıyla beraber sığınma evine gönderiliyor ve Can Yılmaz hakkında "Eşe karşı kasten yaralamadan" dava açılıyor.

Sığınma evinde geçen birkaç günün sonunda Can Yılmaz, eşiyle iletişime geçiyor.

Can Yılmaz'ın mahkemede verdiği ifadeye göre ise Güllü onunla iletişime geçerek eve dönmek istediğini söylemiş. Aile buna karşı çıkıyor ve Can'ın, Güllü'yle iletişime geçerek onu ikna ettiğini savunuyor.

Güllü'nün yeğeni Hatice, ambulansa konulduğunda teyzesinin şuurunun yerinde olduğunu, teyzesinin ona "Çocuklarımı alın" dediğini anlatıyor.

Anneleri öldüğü için çocukların velayeti babalarına geçti. Güllü'nün abisi Mahmut, velayeti almak için dava açacağını söylüyor.

Güllü Yılmaz

'Çakmağın nasıl çakıldığını hatırlamıyorum'

Güllü'nün hayatını kaybettiği gün, Can Yılmaz Ergani Cumhuriyet Savcılığı'nda ifade verdi. Kızının verdiği ifadeye karşı çıktı. Eşinin çalışmasını istemediğini, işe gidip gelirken servis aracında şoför koltuğunun yanında oturmasını kıskandığını ve olay günü bu sebeple tartışmaya başladıklarını iddia etti:

"Dilek her ne kadar onun da üzerine benzin boşalttığımı söylemiş olsa da dökmedim. Bana ve Güllü'ye temas ederek yanmış olabilir. Odanın içerisine benzin döktükten sonra cebimden çakmağı çıkardım. Çakmak elimde bulunduğu sırada, çakmak taşına basmamıştım ve daha Güllü ile konuşuyordum, birden yerden yüzüme doğru alevler gelmeye başladı. O bir yana savruldu ben bir yana.

"Çakmağın nasıl çakıldığını hatırlamıyorum. Ben suyla kendimi söndürmeye çalıştım sonra aşağıya indim. Güllü aşağıdaydı ve etrafta insanlar onu söndürmeye çalışıyordu. Sonra bizi hastaneye götürdüler."

Can Yılmaz, kendisine yöneltilen suçlamaları reddetti.

Ergani Sulh Ceza Hakimliği ise Can Yılmaz hakkında "eşini tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürme" ve "çocuğunu da tasarlayarak canavarca hisle eziyet çektirerek nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs" suçlamalarıyla tutuklama kararı verdi.

Diyarbakır Barosu ve kentteki kadın dernekleri, Güllü Yılmaz'ın davasına müdahil olacaklarını açıkladılar.

En Çok Aranan Haberler