Balyoz Darbe Planı’nı hazırlattığı iddia edilen Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın ’Maya Dergisi’nde yayınlanan makalelerinden birinde 2002’deki Yüksek Askeri Şura’da dönemin Başbakanı Gül’e sert bir çıkış yaptığını anlatıyor.
Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın Maya Dergisi’nde birbirinden ilginç yazıları bulunuyor. TSK’nın darbe yapma olasılığından yazılarında sıklıkla bahseden Doğan, derginin Nisan-Haziran 2007 tarihli ’Yaşadıkça, Demokrasi ve Terör Üzerine Düşünceler’ başlıklı yazısında ise bugüne kadar bilinmeyen bir tartışmayı anlatıyor.
Çetin Doğan Paşa, Balyoz Planı’nın yazıldığı Kasım 2002 tarihiyle, ’Balyoz’un Plan Seminerleri’nin yapıldığı Şubat 2003 tarihi arasında gerçekleştirilen Aralık 2002 Askeri Şura’sında dönemin Başbakanı Abdullah Gül’ü nasıl uyardığını şu şekilde dile getiriyor:
“Bildiğini okudu”
“2002 seçimlerinde AKP’nin hangi rüzgârın ’üfürüğü’ ile iktidara taşındığını söylemeye gerek yok sanırım. Ayakları henüz yere basamazken dönemin Başbakanı Gül’e, Aralık 2002 Askeri Şura toplantısında söylenen şu sözler ve benzerleri dikkate alınsaydı, Türkiye hiç olmasa bir rejim tartışmasına sahne olmazdı. Çıkmaz sokağa girişin ilk sinyallerinin verilmeğe başlandığı o dönemde, Başbakana hitaben yaptığım konuşmada, özellikle şu hususların altını çizdiğimi anımsıyorum:
”Siz, sizden önceki koalisyon yönetiminin her yönden dökülüşü ve yetersizliği nedeniyle, iktidara geldiniz. Sizin parti tabanınızın beklentilerinin ne olduğu sır değil. Partinizi orta-sağa çekin, bu alandaki boşluğu doldurun; dini öne çıkarmayın. Bundan hem siz kârlı çıkarsınız, hem de ulusumuz kârlı çıkar. İlk icraatlarınız farklı sinyaller veriyor. Bir kasaba imamını Başkent’e Milli Eğitim Müdürü olarak atadınız. Mili Eğitim Komisyon üyelerinin çoğunlukla ilahiyat ve imam hatip kökenli milletvekili olmasına adeta özen gösterdiğiniz. Yoksa siz Milli Eğitim Bakanlığını Dini Eğitim Bakanlığına mı dönüştürmek istiyorsunuz? Daha sonra yapılan benzer uyarıların da hiç dikkate alınmadığına, zaman zaman yapılan uyarılara adeta “Amcası’na” güvenen “kabadayı edası” ile yanıt verildiğine, hep birlikte şahit olduk. İktidar bu güne kadar mehteran yürüyüşü misali, bildiğini okumaya devam etti. Gelinen noktanın ötesinde atacağı adımların neye mal olacağı, cumhurbaşkanı seçim sürecinde yeterince anlaşıldığı inancındayım.
“TSK’yı test etmeyin”
Ocak-Mart 2007 tarihli sayı, ’Manifesto’ başlıklı yazısında AKP’nin meclis çoğunluğunu kullanarak istediğini Cumhurbaşkanı yapması halinde olacakları şu şekilde anlatıyor: “Dış basında böylesi bir durum gerçekleşmesi halinde, askeri müdahalenin yüzde elli ihtimal olarak gösterilmesi dikkat çekicidir... Hiçbiri zaman devleti yönetme gibi bir arzı ve ihtirası bulunmayan, devletimizi ve onun temel niteliklerini korumakla yükümlü TSK’nın böyle bir durumda takınacağı tavrı, hiç kimsenin test etmeye kalkmamasını öğütlerim.”