YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Gümrük Ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı:

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda Cumhurbaşkanı Gül'le Başbakan Erdoğan'ın karşı karşıya...

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda Cumhurbaşkanı Gül'le Başbakan Erdoğan'ın karşı karşıya gelebileceği yorumları üzerine, "Bizim ilişkilerimize baktığınız zaman, özellikle Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımızın ilişkilerine ve bizim kendi aramızda süregelen ilişkilerimize baktığınız zaman, biz hiçbir zaman kişisel kavganın içinde olmadık" dedi.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, A Haber'de katıldığı programda, gündeme ilişkin soruları cevapladı. Yazıcı, son zamanlarda çok tartışılan cumhurbaşkanlığı süresi ve cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda Cumhurbaşkanı Gül'le Başbakan Erdoğan'ın karşı karşıya geleceği yorumlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Kendi ilişkilerinde hiçbir zaman kişisel kavganın içinde olmadıklarını belirten Yazıcı, "Kişisel kavgaya sebep olacak ortamların oluşmasına hiçbir zaman katkıda bulunmadık" dedi.

Bakan Yazıcı, Anayasa Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görev süresini 7 yıl olarak belirlemesi ve ikinci kez seçilme hakkı vermesi üzerine gelen eleştiriler için, "Şimdi diyelim ki Abdullah Bey üzerinden gitmeyelim, daha önce cumhurbaşkanlığı yapmış olan kişiler üzerinden gidelim. Bunlar 7 yıl cumhurbaşkanlığı yapmış, yeni seçilirse 5 daha 12 yıla çıkmış olacak. Yani, sorunlar birbirini takip ediyor düğümleniyor. Ama böylesi sorunların yaşanmasının müsebbibi bizleriz, yani siyasileriz, parlamentodur. Dolayısıyla bundan ötürü mahkemeleri suçlamamak gerekir diye düşünüyorum" diye konuştu.

Anayasa Mahkemesi'nin görev süresini 7 yıl olarak belirlediğini hatırlatan Yazıcı, 2007 yılında cumhurbaşkanlığı seçimine müdahale edildiği zaman Anayasa Mahkemesi'nin 367 olarak nitelendirilen kanunla çok yanlış bir karar verdiğini dile getirdi. Anayasa Mahkemesi'nin hüküm verdiğini belirten ve dolayısıyla mahkemelerin tartışmalara yol açan durumlar olduğunda suçlanmaması gerektiğini ifade eden Yazıcı, "İşte toplam meclis, cumhurbaşkanı seçmek üzere yapacağı toplantı en az 367 için hazır olacağı değişim için bir karar verdi, çünkü böyle aklın mantığın kabul edebileceği bir karar değil. Bunun düzeltilmesi gerekirdi, aksi takdirde o süreçlerde cumhurbaşkanı seçme imkanı sana gelirdi. Hep muhalefet partilerinin bir tanesi, belli koşullarla destek vermeyi, Anayasa değişikliğine vaatte bulundu, işte bir tanesi cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi vesaire. Alelacele bu hazırlık yapıldı, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi için düzenleme yapıldı" dedi.

Parlamentonun geçici maddeyle eski mevzuata göre seçilmiş cumhurbaşkanlarının görev sürelerinin ne olacağına ilişkin bir düzenleme yapması gerektiğini kaydeden Yazıcı, "Parlamento şimdi bu düzenlemeyi yapmamış, sonra da bir kanunla cumhurbaşkanlığı seçimi için süreci düzenlemiş, bir de geçici madde koymuş. O geçici maddenin Anayasa'da bir karşılığı yok, dolayısıyla Anayasa Mahkemesi ne yapacak? Yani siz düzenlemeleri eksik yapmışsanız, Anayasa'da da karşılığı bulunmayan bir maddeyi Anayasa Mahkemesi iptal etmişse bu Anayasa'ya aykırı demeniz mümkün değil" dedi.

Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması halinde Gül'ün yeniden başbakan olması ihtimali üzerinde de konuşan Yazıcı, "Şimdi bakın, şu anda Sayın Abdullah Gül bizim cumhurbaşkanımız, cumhurbaşkanlığı görevi devam ediyor. Cumhurbaşkanlık görevi devam eden bir kişiyle alakalı, yani devletin bir numaralı protokolündeki kişiyle alakalı ben şu pozisyonda gelir, gelmez diye bir değer biçmemin çok doğru olduğu kanısında değilim. Ama neyse şartlar, neyi getirirse, hangi pozisyon uygunsa ülkenin çıkarlarına, partinin izlediği politikalara, 2023 vizyonumuza uygun hangi konuşlanma doğruysa o gerçekleşir. Yani bu konuda istemeyenler elbette ki istememe iradelerinden vazgeçerler, fedakarlıkla bulunurlar veya çok arzu edip de bunu ifade edemeyecekler olanlar gene mevcut hedefi görmek suretiyle davranışlarını ona göre şekillendirirler, hiçbir sorun yaşanmaz. Benim tahminim, öngörüm bu" şeklinde konuştu.

"CHP'YLE TERÖR ÇÖZÜMÜ KONUSUNDA ALGILARIMIZ ÖRTÜŞME NOKTASINA GELDİ"

Terör konusundaki soruları da yanıtlayan Yazıcı,"Bülent Arınç terör örgütü başının ev hapsinin gündeme gelebileceğini, eğer ki örgüt silah bırakırsa kaydıyla gündeme gelebileceğini söyledi. Terör konusunda, terörle mücadele konusunda çözüm yönünde yeni bir sürece girildiğini hissediyor musunuz" sorusuna ise, "Bir defa bu konuyla alakalı başbakanımız gerekeni söyledi, yani Hükümetimizin çalışmaları kapsamında öyle bir hedef yok, öyle bir konuşma yok, öyle bir politika belirlenmişliği yok" yanıtını verdi. Terörle mücadeleye yeni başlamadıklarını ifade eden Yazıcı, "Geçen haftalarda başbakanımız bu konuyla alakalı açıklaması oldu, Kürtçe dilinin de okullarda seçmeli ders olarak konulabileceğine ilişkin bir talep karşılaması oldu" dedi.

Kendisinin birkaç yıl önce insanların okullarda Arapça, Farsça, İngilizce, Fransızca öğrenebildiğine göre Kürtçenin de seçmeli ders olarak konabileceğini söylediğini belirten Yazıcı, "O zaman Sayın Baykal ana muhalefet partisinin genel başkanı, 'bak' dedi, 'gördünüz mü' dedi, 'baklayı ağzından çıkarttılar' dedi. 'İşte başbakanın en yakınındaki kişi', sanırım o zaman Başbakan Yardımcısı sıfatım da vardı, 'bakın Kürtçe eğitimden söz ediyor, baklayı ağzından çıkarttılar. Hayır, ben Kürtçe eğitim demedim' şeklinde konuştu.

Bugün ise Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu konuya sıcak baktığını ifade eden Yazıcı, algıların örtüşme noktasına geldiğini kaydetti.

Türk-Irak sınırındaki gümrük kapısı konusunda da konuşan Yazıcı, sınır kapılarının kurulmasıyla ilgili Türkiye-Irak arasındaki sınırın değişeceğine dair haberlere ise, "Irak'tan aşağı yukarı bir iki yıldan bu yana böyle sınır kapıları açma noktasında müzakerelerimiz devam ediyor. Ama bu kapıların açılmasıyla bağlantılı olarak sınırların değişeceği şeklinde bir olgu söz konusu değil. Aynı zamanda iki kapı, üç tane de gümrük geçiş noktası veyahut da sınır ticaret merkezi oluşturma çalışmalarımız devam ediyor. Bunlardan bir tanesi de, Şırnak'ta olayların meydana geldiği yerde, son olayda vatandaşların öldüğü yerde, Gülyazı denen mevkide, iki tanesi de Hakkari tarafında orada da sınır ticaret merkezi oluşturmak. Ama henüz sonlanmış durumda değil" dedi. Bir sınır değişikliğinin bilgisi dahilinde olmadığını kaydeden Yazıcı, teknik hazırlık konusunda ise, "Merkezi hükümet var, bölgesel hükümet var, işte iletişim eksikliği oluyor, vesair oluyor, yavaştan alınıyor, siyasi iradeler belki paralel yürüyor, ama bürokratik kadrolar maalesef o iradeye yetişemiyor, onun altını dolduramıyor. Yani, bunlardan bir tanesi de, bizim Habur Çayı üzerindeki giriş-çıkış için kullanılan köprünün hemen yanında oradaki aktiviteyi de azaltmak, o yükü de taşımak üzere bir köprü daha yapımı projemiz var. Bu anlamda biz gerçekten bütçeye ödeneğimizi koymuşuz, Ulaştırma Bakanlığımız yapacak. Ama bunun faaliyete geçmesi için karşı tarafın da, köprünün bir ayağı da komşu ülkenin toprağında olacağına göre, onların işlemlerinin bitirmelerini bekliyoruz" şeklinde konuştu.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nda hayali ihracat soruşturması için izin istendiği yönündeki haberler hakkında da yorumda bulunan Yazıcı, bir talep dosyasının bakanlığa ulaşmadığını belirtti. "Ulaşsaydı bunlar öncelikli işlerdi, bunlara bakar biraz önce kararımızı oluştururuz. Kaldı ki hayali ihracatla bağlantılı olarak bunlar örgütlü suç kapsamında ise bunlarla ilgili bir soruşturma izni istenmesini de gerekli kılan bir durum çok nadiren olabilir" diyen Yazıcı, ticaret devam ettiği sürece hayali ihracatla ilgili olarak soruşturmaların devam edeceğini ifade etti.

Bakanlıkta çalışma arkadaşlarıyla olan çalışma tarzını anlatan Yazıcı, "Kapınız, telefonunuz herkese açık olacak. Herkes size ulaşabilecek, erişebilecek. Dolayısıyla, vatandaş, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı veya size erişmek isteyen yabancı da olabilir, gümrükte sorun yaşamıştır, mutlaka size ulaşması gerekir ve siz onu cevaplayacaksınız. Nasıl yapacaksınız? Haksız muameleye tabi kılınmışsa, tutuluyorsa, o engeli kaldıracaksınız" açıklamasını yaptı. Dolayısıyla Müsteşarın, yardımcısının ve diğer arkadaşlarının bu olayla ilgili bir dahli olup olmadığını belirten Yazıcı, "Dosyanın künhüne vakıf değilim. Ama suçlanan vatandaşların telefon konuşmalarında bunlara atıf yapmaları dolayısıyla bu bürokratlar suçlanıyorsa, inşallah burada da bir haksızlık olmaz. Çünkü, bu konularda hassasiyet göstermek gerekir diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.

"Soruşturma izni önünüze geldiğinde tavrınız ne olur" sorusuna ise Yazıcı, "Dosyaya bakacağım. Söylediklerim bu çerçevedeyse, tabii burada izin verilmesini gerektirecek bir durum yok. Ama bunun ötesinde müdahil olmuş, müzahir olmuşlar, gerçekten bir hayali ihracat olgusu var, onlar bir yerde katkı vesaire falan vermişlerse ve bunu doğrulayacak kanıtlar da varsa, elbette ki o soruşturma izni verilir. Giderler burada mahkemede yargılanırlar, suç sabitse ceza görürler, sabit değilse beraat ederler" cevabını verdi.

Türk Ticaret Kanunu'nun 1 Temmuz'a yetişip yetişmeyeceği konusunda ise Yazıcı, "Şimdi kanunların yürürlüğe girmesini belirleyen düzenleme de, o kanunun bünyesinde yer alan son maddelerdir. O son maddeleri belirleyen de, kanunun yapıcısı olan ve bunu bir tekel hak olarak kullanan parlamentoya ait. Parlamentoda 1535 maddeden oluşan yeni Türk Ticaret Kanununun son maddesinde bu kanunun ne zaman yürürlüğe gireceği öngörmüştü. Oraya baktığımız zaman, bu kanun 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girer. Demek yürürlüğe girecek. Bunun aksine bir düzenleme olmadığı sürece ve aksine bir düzenleme de yine bir yasayla yapılması gerekli olduğuna göre, bu kanun şu ana kadar öyle bir düzenleme yapılmadığına göre, 1 Temmuz 2012 tarihinde kanun yürürlüğe girecek" şeklinde konuştu.

Bu kanunun 60 yıllık uygulamayı ortadan kaldıracak yeni bir kanun olduğunu ifade eden Yazıcı, "Bu kanun, ticaret erbabı için ya da ekonomik hayatın aktörleri için bir otobandır ve hatta son model bir araçtır, yani son model donanımlı bir araçtan ibarettir. 56 maddeden oluşan bir taslak hazırlandı, bakanlar tarafından, Sayın Başbakanımız tarafından imzalandı, bazı imzalar faksla alında bakanlardan. O faks imzalar bugün ıslak imza olarak gerçekleştiriliyor, sanırım yetişir bu akşam, yetişmezse yarın sabah Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulacak. Ve yine Meclis'in programında dikkate aldığımızda belki bu hafta sonu Perşembe günü takvim uygunsa ilgili komisyonda kanun görüşülür. Muhalefetin de bu konuyla alakalı çalışmaya bakışı pozitif" dedi.

Yazıcı, "Partinin tüzüğünün değişebileceğine, yani 3 dönemden sonra milletvekili olunması yasak malum iç tüzüğünüze göre engelleniyor; bunun değişebileceğine dair yorumlar var son zamanlarda atan. Siz böyle bir şeyi olası görüyor musunuz" sorusuna ise, "Görmüyorum, böyle bir değişiklik olmasını ihtimal dahilinde görmüyorum. Ha, bunlar mutlak şeyler değil, ama ben izlediğimiz politika itibarıyla öyle bir olasılık görmüyorum. Biz bu düzenlemeyi yaptığımız zamanki, yani o düzenlemeyi kaleme alan kişiyim, o zaman seçim süresi 5, 5, 5, işte 15 yıl diye tasarlanmış, düşünülmüştü, bir 4 yıla düşürüldü, kısalma var, ama o da gerekçe olamaz. Orada eksik olan hususlardan bir tanesi şu aslında: Yani 3 dönem peş peşe, yani 3 dönemden sonra ara vermek gerekecek diyor, 3 dönemden fazla olamaz, 3 dönemde bitiyor. Bu yanlışlık var burada, belki o yumuşatılır. Yani peş peşe 3 dönemden fazla aday olunamaz, böylece bir dönem ara verdikten sonra bir sonraki dönemde de insanların aday olabileceğine ilişkin bir düzeltme tüzükte yapılabilir diye, yapılırsa iyi olur diye düşünüyorum" yanıtını verdi.

Programda, Şanlıurfa'da 13 mahkumun ölmesiyle ilgili hükümete yönelik eleştiriler hakkında görüşlerinin sorulması üzerine Yazıcı, Adalet Bakanlığı'nın konuyla ilgili soruşturma başlattığını ifade etti. Adliyenin fiziki altyapısının değiştirilmesi konusunda büyük ödenekler ayırdıklarını kaydeden Yazıcı, "Türkiye'nin değişik yerlerinde cezaevleri yapıldı, yenileri yapılıyor, Şanlıurfa'da da bir cezaevi yapımı sanırım devam ediyor, modern bir cezaevi. Şimdi tabii ki modernlikle cezaevinin bir araya gelmesi çok farklı bir kavram ama, nihayetinde cezaevi dünyanın her tarafında var, önemli olan dünyanın bu cezaevleriyle ilgili öngördüğü standardın Türkiye'ye de taşınması" diye konuştu.

"Suriye ile Türkiye arasındaki siyasi ilişkiler malum ticareti de olumsuz yönde etkiledi. Suriye'nin tek taraflı olarak kapattığı Akçakale revizyon demişlerdi, yakınlarda açtılar, diğer sınır kapılarıyla ilgili durum nedir" sorusuna ise Yazıcı, "Öncüpınar açık, Akçakale sadece küçük araçlar için açıldı, büyük taşıtlar, yani yük taşıyan araçlar henüz geçiş yok. Onunla ilgili de teknik donanım yenilemesi dolayısıyla revizyon dolayısıyla bunu sağlayamadıklarını ifade ediyorlar. Çünkü Suriye de muhtaç. Biz ticareti yaparken sadece Türkiye'nin çıkarına yaptığımız bir faaliyet değil ki. Yani ülkenin hakları arasında bu ticaret gerçekleşiyor, transit yapamıyoruz o ayrı bir şey" yanıtını verdi.

Olayın rölantide çalıştığını ve birçok kapının kapalı olduğunu ifade eden Yazıcı, her iki ülkenin çıkarları doğrultusunda Akçakale Kapısı'nın yük,eşya, ürün taşınmasına kapalı tutulacağı kanısında olmadığı kaydetti. Yazıcı, "Suriye'yle yaşadığımız, Suriye'de olup biten bu olaylar dolayısıyla ticaret hacminin önemli ölçüde yüzde 50'nin altına varıncaya kadar bir düşüş gösterdiği de bir gerçek. İnşallah Suriye'deki dirlik, düzenlik avdet eder, oradaki demokratik talepler karşılanır, ilişkilerimiz düzelir. Hem iyi bir komşuyla daha yoğun bir ticari faaliyet sürdürme imkanına kavuşuruz" şeklinde konuştu.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler