Dicle Üniversitesi (DÜ) Sosyal Araştırmalar Merkezi Müdürü Doç. Dr. Behçet Oral, Diyarbakır'a göç eden bin kişi üzerinde araştırma yaptıklarını belirterek, yüzde 52'sinin geri dönmek istemediğini söyledi.
DÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü'nce üniversitenin kongre merkezinde düzenlenen "Güneydoğu ve Göç-Sorunlar ve Çözüm Önerileri" konulu 5'inci Sosyal Bilimler Kongresi'nde Konservatuvar Bölümü öğrencileri Türkçe ve Kürtçe ile Zazaca şarkılar seslendirdi.
Kongrede konuşan Oral, yaptıkları araştırmada katılımcıların yüzde 14'ünün zorunluluktan, diğerlerinin ise ekonomik nedenlerle Diyarbakır'a göç ettiklerini tespit ettiklerini anlattı.
Oral, eğitim düzeyi yükseldikçe göç edenlerin iş bulma oranının arttığını, maddi durumu düşük olanların gelirinin yükseldiğini, yükseklerin ise düştüğünü belirlediklerini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Göçle birtakım imkanların kaybedilmiş olması, eğitim düzeyi düşük olanların iş bulmada sıkıntı yaşaması, aile ortamını etkiliyor. Göç öncesinde çok sayıda çocuk sahibi olmak, toplumsal saygınlık gibi görünse de göçle bu düşünce de değişiyor. Göç edenlerin yakınları ile ilişkileri de etkileniyor. 'İmkanınız olsa geri dönmek ister misiniz-' sorusuna göçle gelenlerin yüzde 52'si 'hayır', yüzde 43'ü ise 'evet' diyor.
Diyarbakır'a göç edenlerin yüzde 52'si geri dönmek istemiyor. Büyük bir kesim ise göç ettiğinden memnun değil. Özellikle zorunlu göçle gelenler geri dönmek istiyor. Bunlar kent hayatını uyum sağlayamayanlar ve umduklarını bulamayanlar."
DÜ Genel Sekreteri ve Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sabri Eyigün ise dün olduğu gibi bugün de tüm dünyayı yakından ilgilendiren sosyal sorunların başında uluslararası ve ulusal göçün geldiğini anlattı.
Eyigün, göçün insanlık tarihi kadar eski olduğunu vurgulayarak, "Kimi göçler birçok yönüyle 'dram, trajedi, acı' demekken, kimi göçler ise bireyler ve topluluklar için yeni bir umut, zenginlik ve daha geniş kültürel bir yaşamın kapısını açmıştır çünkü göç birey için her anlamda bir değişim ve başkalaşma demektir. Bu, yalnızca coğrafi bir değişim değil, aynı zamanda bireyin psikolojisinde, aile yapısında, kimlik algısında, inanç ve değerler bütünü ile ekonomisinde derin izler bırakan bir olgudur" şeklinde konuştu.
-Araştırmacı yazar Emine Uçak-
Araştırmacı yazar Emine Uçak Erdoğan ise göçün yaşandığı yılların analizinin iyi yapılması gerektiğini ifade ederek, anneannesinin de zorunlu göç mağduru olduğunu belirtti.
Anneannesinin köyü boşaltıldığı için Siirt'in Şirvan ilçesinden Eruh ilçesine göç etmek zorunda kaldığını anlatan Erdoğan, "Anneannem geldiği toprakları hiç unutmadı. 20 yıl boyunca, 'benim köyümün ezanı, benim köyümün suyu' dedi. Zorunlu göç Kürt meselesini en çok derinleştiren ve büyüten süreç oldu. Zorunlu göçler yaşanmasaydı bu mesele bu kadar derinleşmezdi. İşlenen suçlar ve yaşanan psikolojik sorunların kaynağında zorunlu göç var" diye konuştu.
Erdoğan, barış sürecine girildiğini, bu süreçte Başbakan Erdoğan'ın çok büyük bir kararlılığı olduğunu kaydederek, Başbakan'ın "baldıran zehiri içmek" olarak nitelendirdiği sürecin arkasında olduğunu sık sık söylediğine dikkati çekti.
"Akan kanın durması her şeyden önemli" diyen Erdoğan, zorunlu göçle yerinden edilen insanların sadece ekonomik olarak değil, her türlü mağduriyetinin değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Erdoğan, zorunlu göç etmek zorunda kalanların rehabilite edilmesi gerektiğini savundu.
Kongre iki gün sürecek.
Muhabir: Sema Kaplan
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz