Güneydoğu’ya bilimsel gözlükle bakmak gerekiyor

Şöyle geriye dönüp dünya tarihine baktığımızda, savaşlar, katliamlar ve soy kırımların yaşadığını görürüz. Bugün onca örnekten hiç tecrübe çıkarmamış gibi derin acılar yaşanmaya devam ediyor.

Özellikle şu güney sanırımızdaki komşuların haline baktığımızda nereden nereye demeden edemiyorum. Bir zamanlar diktatörlük altında can çekişen toplumlar bugün daha da beteriyle karşı karşıya kalmış durumda.

Suriye, Irak ve hatta kuzey komşumuz Ukraniya iç savaşlarla yıkıma uğramaya devam ediyor.

Bunca iç savaşın tutsağı durumuna düşmüş komşu ülke varken, bizim ülkemizin bir barış ve huzur adası olması gerekirdi, fakat bizim de güneydoğumuzda akan kan ve göz yaşı var.

Diyecekler ki, terörle mücadele olmasın mı? Tabii ki olsun, ama sadece bu öldürmeye dönük olmamalıdır. Özellikle siyasi çözümlerin göz ardı edildiği süreçlerde terör örgütlerinin daha da fazla taraftar kazandığını görmüştük. Bu konunun tarihsel boyutlarıyla birlikte bilimsel bir gözlükle bakılarak araştırılması gerekiyor.

Burada konunun uzmanlarına da çok büyük görevler düşmektedir. Bunun için akademisyenleri ürkütmek ve hain damgası vurmanın da bir anlamı olmayacaktır.

Güney doğuda yaşanan çatışma ortamı ister istemez Mersin’i de derinden etkilemektedir. Kentimizde yaşayan güney doğu kökenli çok sayıdaki vatandaşlarımız kaygılı ve bir o kadar da gelecek adına endişeli görünüyorlar. Aslında artık kimsenin geleceğe dönük kafasında gizli ajandalar taşıdığı da yok. Sadece bu akan kanın hiç kimseye fayda getirmeyeceğini bilerek bir an önce huzur ortamının sağlanmasını istiyorlar.

İşte yeni anayasa bu yıllanmış soruna çare olabilecek bir anlayışla kaleme alınmasının zamanıdır. Bunun için kin güden ve duygusal yaklaşımlardan uzak, bilimsel gözlükle bakmak yeterli olacaktır.