Brüksel'de düzenlediği basın toplantısına, AB Konseyi'nin talimatı üzerine sundukları öneri paketinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek başlayan Verheugen, AB'nin Kıbrıs'ta çözüm ve birleşmeden yana bir politika izlediğini ve bu tavrını sürdüreceğini söyledi.
PAKETİN SİYASİ ÖNEMİ
AB Komisyonu'nun, "geniş bir çoğunlukla", Türk tarafıyla ticari ilişkileri ve ekonomik uyumu hedefleyen önlem paketini onayladığını belirten Verheugen, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın bir barış planı sunduğunu, adadaki Türk toplumunun bu plandan yana tavır koyduğunu, Rumların ise planı desteklemediklerini hatırlattı. Türk tarafının izolasyondan kurtarılmasına ve ekonomik gelişime destekle adanın birleşmesine katkı iradelerini tekrarlayan Verheugen, bugün onaylanan öneri paketinin ekonomik öneminin kısıtlı olabileceğini, ancak "temel bir siyasi önem taşıdığını" anlattı.
Kıbrıs sorununun çözümünün kuzey ile güney arasındaki farklılıkların giderilmesinden geçtiğini, bugünkü uygulamaların devamı halinde kuzeyin fakir kalacağını, genç Türk Kıbrıslıların adayı terk edebileceklerini, adada sadece Türkiye'den gelen Türklerinkalabileceğini anlatan Verheugen, adadaki Avrupa yandaşı demokratik güçlerin bir desteğe ihtiyaçları olduğunu ve bunu hak ettiklerini söyledi.
KKTC'Yİ TANIMAK SÖZ KONUSU DEĞİL
Kıbrıslı Türklerin referandumda verdikleri "evet" mesajının AB tarafından algılandığının ve anlaşıldığının gösterilmesi gereği üzerinde duran Verheugen, hiç kimsenin KKTC'yi doğrudan veya dolaylı bir yoldan tanımak niyetine olmadığını, Doğu Akdeniz'de küçük bir Türk devleti kurulmasının menfaat icabı olmadığını, bunun ancak işleri zorlaştıracağını savunarak, böyle bir risk bulunmadığını anlattı.
Türk tarafının ekonomik gelişmesinin Rumlar açısından da yararlı olacağını belirten Verheugen, Türk tarafına ekonomik destek verilmesinin, çözümün maliyetini azaltacağını ve milliyetçi güçlere mesafe koyulmasını sağlayacağını söyledi. Komisyon desteği sağlanacak altyapı projeleri hakkında çeşitli bilgiler veren Verheugen, önlem paketinin uygulamasının nasıl somutlaşacağının zamanla görüleceğini, çeşitli seçenekler bulunduğunu belirtti.
Kıbrıs Rum yönetiminin paket ve uygulama ile mutabık olmadığını ifade eden Verheugen, bazı istisnalar dışında tüm Kuzey Kıbrıs ürünlerinin AB ile serbest ticarete gireceğini, menşey sertifikalarının Türk Ticaret Odası tarafından sağlanacağını ve Komisyon tarafından kontrol edileceğini, bu alışverişin adadaki toplumların işbirliğini de geliştireceğini anlattı.
Günter Verheugen, adadaki kapalı Türk limanlarının açılmasına ilişkin bir soruyu, "Serbest ticaret söz konusu" diyerek yanıtladı. Türk yönetimiyle işbirliği olamaması halinde hiçbir somut sonuca ulaşılamayacağını, Kuzey ile bazı projelerin zaten yürütüldüğünü ve bunun KKTC'yi tanımak anlamına gelmediğini söyleyen Verheugen, Türklerle temasın kaçınılmaz olduğu üzerinde durdu. Öneri paketinin uygulanma sürecine ilişkin soruyu yanıtlayamayacağını belirten ve uygulanacak mekanizma hakkında henüz bir karar almadıklarını söyleyen Verheugen, bunun Komisyon sorumluluğunda olduğunu, çeşitli seçenekler bulunduğunu, tarih ve yapı hakkında bilgi veremeyeceğini, paketin Konsey'de onaylanmasından ve Resmi Gazete'de yayımlanmasından sonra kararlar alacaklarını bildirdi. Adanın kuzeyinden uçuşlara yönelik yasak konusunda bir soruyu yanıtlarken bu meselenin Komisyon'u ilgilendirmediğini söyleyen Verheugen, taşımacılığı ve ulaşımı değil, ticari alışverişi düzene soktuklarını anlatarak, bu ticaretin hava ve deniz taşımacılığına, güvenlik unsurlarına yönelik unsurlarının ticareti yapacak ülkelerin sorumluluğunda olduğunu belirtti.
AB DIŞI TİCARET FORMÜLÜ
Yunanlıların tavrına ilişkin bir soruyu yanıtlarken, AB Dış Ticaret Anlaşması'nın 133. maddesinin uygulandığını ve bu nedenle oybirliğine gerek olmadığını belirten Verheugen, sadece mali yardım konusunda oybirliği gerektiğini, bu alanda sorun çıkacağının düşünülmediğini söyledi. Adanın kuzey ve güneyi arasında serbest ticaret sorununlarının aşılmasını istediklerini de belirten Verheugen, bir soru üzerine, ilginç bir durum olduğunu, AB müktesebatının Kuzey Kıbrıs'ta uygulanmadığını, dolayısı ile bu bölgenin "üçüncü ülke" olarak algılanarak dış ticaret kurallarının uygulanacağını, bu nedenle 133. maddenin işlerliğinin öngörüldüğünü, Türk Ticaret Odası tarafından ürünlere verilecek belgelerin Komisyon tarafından kontrol edileceğini anlattı.
Kuzey Kıbrıs'ta yerleşmek isteyen şirketlerinin durumunun ne olacağının sorulması üzerine bu bölgede zaten bazı yatırımlar yapıldığını belirten Verheugen, Kuzey Kıbrıs'ın yatırımcılar için daha cazip hale gelmesini beklediğini ve umduğunu, amacın bu bölgenin ekonomik kalkınmasının desteklenmesi olduğunu ifade etti. Bir soru üzerine, Kıbrıs'ta kuzey ile güney arasındaki ticaretin koşullarını belirleyen kurallarla Kuzey Kıbrıs ve AB arasında doğrudan ticareti belirleyen kuralların farklı olduğuna dikkati çeken Verheugen, Kıbrıs Rum kesiminin, tüm AB üyeleri gibi komite çalışmalarına katılacağını ancak kararlarda oybirliği gerekmeyeceğini, hiç kimsenin veto hakkı olduğunu düşünmediğini anlattı.