Kapadokya'nın en çok vurulduğum yerlerinden bir tanesi Ihlara Vadisi oldu. Her seferinde durup durup 'adamlar buralarda yaşamışlar. Nasıl ölmüşler hayret bir şey' dedim. Dağların arasında, inanılmaz bir havaya ve doğaya sahip olan Ihlara, vadi içine oyulmuş kiliseleri, Melendiz Çayı'nın büyüleyici görüntüsü ile inanılmaz güzellikte bir atmosfere sahip. Vadiye inmek için sayabildiğimiz kadarıyla 397 merdiven inmeniz gerekiyor. Size tavsiyemiz merdivenlerden inin ama asla çıkmayın! Vadi boyunca ilerlediğiniz sürece diğer çıkışta sizi merdivensiz bir düzlük bekliyor. Zaten tur arabaları sizi buraya bırakıp, diğer çıkışa giderek bekliyorlar. Merdivenleri bitirir bitirmez sizi Ağaçaltı Kilisesi (Daniel Pantonassa) karşılıyor. Kesin olmamakla beraber 9. ile 11.yy arasında yapıldığı tahmin ediliyor. Ağaçaltı kilisesinde hala o dönemlere ait freskler yıkık dökük de olsa duruyor. Duvardaki freskler güvercin yumurtalarının kabuklarından elde edilen boyalar ile yapılmış ve içeride kesinlikle flashlı fotoğraf çekmek yasak. Kilisenin içerisi zaten güvenlik kamerası ile kontrol ediliyor.
Kiliseye girdiğinizde duvarlardaki freskler müjde ve doğum, üç müneccimin gelişi, Mısır'a kaçış, vaftiz, Meryem'in ölümü, bitkisel ve geometrik süslemeler, simurv tasviri, Daniel Aslanlar Arasında ve kubbede İsa'nın Göğe Yükselişi görülüyor. Yine kilisenin kasnağında ise Havariler ve Peygamberler resmedilmiş. Fotoğrafta gördüğünüz üzere bizim vatandaşlarımız yüzyıllar boyunca kalmayı başarabilmiş ve insanın gerekirse gözünden bile sakınması gereken bu muazzam ve çok özel fresklere kendi isimlerini ve aşklarını yazarak hayal kırıklığı yaratmışlar. Özellikle belirtmek istiyorum ki Kapadokya'ya Türklerden çok Kore ve Japon vatandaşları rağbet ediyor. Adım başı karşınıza çıkan çekik gözlü turistler sayesinde bazen 'Türkiye'de miyim ben?' diye kendinizi sorgulayabiliyorsunuz. İlerleyen bölümlerde de göreceğiniz gibi tarihi kalıntılarda sadece Türk halkının isimleri kazınmış. Üzüldük!
Ihlara Vadisi'nde bulunan 100'e yakın kilise arasında Sümbüllü Kilise, Ağaçaltı Kilisesi, Pürenliseki Kilisesi ve Kokar Kilise en çok bilinen ve ziyaret edilen kiliseler. Biz, katıldığımız turda yalnızca Ağaçaltı Kilisesi'ni gezme şansı yakaladık. "Yeşil Tur" isimli turda Göreme Panaroma, Ihlara Vadisi, Selime Katedrali, Derinkuyu yer altı şehri gezildi. Kişi başı 130 tl ödedik. Bizim tercihimiz Woop Woop tur şirket oldu. Özellikle rehberimiz Erbil Bey bizi inanılmaz eğlendirdi. Yeraltı şehrinde karanlığa saklanıp korkutması bir yana ibadetleri anlatırken örnek göstermek adına Romanyalı arkadaşı İsa'yı örnek olarak seçmesi ve diğer turlarla hınzırca alay eder şekilde 'Romanyalı arkadaşımız bugünlük İsa'yı temsil etecek, örnek olarak kullanacağım. Fotoğrafını çekmek isteyenler 100 dolar vererek bu anı ölümsüzleştirebilirler' gibi esprilerle tura katılan herkesi güldürdü. Bir daha gidecek olsam yine rehberimin kendisi olmasını isterdim. Tarihi anlatırken yaşatması öğrendiklerimizin hafızalarımızda kazınmasını da sağladı.
Dönelim konumuza... Ihlara Vadisi'nin büyüleyici doğası bir yana bu görkemli kanyonun ortasından antik adı Potamus Kapadukus olan Melendiz Çayı akıyor. Vadi içinde adeta gizlenmiş şekilde yer alan 100 kadar kilise bulunuyor. Yalnızca 14 tanesi ziyaret edilen kiliseler arasında.
Yeşil Tur gezisi için sabah 09:30'da sizi otellerinizden alıyorlar ve 17:30'da turunuz bitince yeniden otellerinize bırakıyorlar. Ihlara Vadisi'ne bir daha yolum düşerse bu kesinlikle bir tur şirketi ile değil kendi başıma olacak. Bu enfes doğada ve engebeli yürüme parkurunda en az 4-5 saatimi geçirmek ve görebildiğim tüm kiliseleri görmek isterdim.
Melendiz Çayı üzerinde ahşaptan yapılmış tenteli bir kahve kurulmuş. Gözleme, taze sıkma meyve suyu ve çay satan bu yerde sadece 3 saat kalmak bile büyük şehirlerde yaşayanların yorgunluğunu atmasını ve arınmış olarak geri dönmesini sağlayacak kadar huzurlu. Bol ve temiz oksijen, yüzyıllar önce adım attığınız yerden başka insanların geçmiş olmasının hissi, sizin ağzınız bir karış açık baktığınız kiliseler ve mağaralarda yaşamış olmaları düşüncesi ile Ihlara Vadisi'ne hoşçakal diyorsunuz.
Ihlara Vadisi 14 km uzunluğunda ve Selime'de son buluyor. Vadi boyunca kayalara oyulmuş sayısız barınaklar, mezarlar ve kiliseler bulunuyor. Ihlara Vadisi'nde kiliselerdeki süslemeler 6. yüzyılda başlayarak 13. yüzyılın sonuna kadar devam etmiş.
Balonlar ve peri bacalarından sonra Kapadokya'nın sembolü haline gelen Nazar Boncuğu Ağacı, Göreme Panaroma'nın baştacı. Göreme'nin hemen girişinde bulunan ve Güvercinlik Vadisi'nin bitiş noktası olan Göreme Panaroma, müthiş manzarasıyla bizi büyüledi. Şimdi fotoğrafa dikkatli bakmanızı ve bacaların arasındaki minik, pencereye benzer oyukları görmenizi istiyorum. O oyuklar güvercin evleri. 9.yüzyıla kadar güvercinler halk için önemli bir yer tutmuş, Halk vadilere oyulan yuvalara güvercinlik adını vermiş, yumurtaların kabuklarıyla ise fresk adı verilen kilise resimlerini yapmışlar. Daha eski dönemlerde ise güvercinlerin etlerinin de yenildiği tahmin ediliyor.
Bir sonraki Güzel Atlar Şehri: Kapadokya Bölüm 3'te size Selimiye Katedrali ve Derinkuyu Yeraltı Şehri hakkında bilgiler vereceğim. Baskınlardan kaçan Hristiyanların inanılmaz zekalarına hayran kalacaksınız!