ANKARA (İHA) - Anayasa Mahkemesi'nin, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı da yakından ilgilendiren YDP eski lideri Hasan Celal Güzel ile ilgili gerekçeli kararı bugünkü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın TCK'nın 312. maddesinden hapis cezasına mahkum olan Yeniden Doğuş Partisi (YDP) eski Genel Başkanı Hasan Celal Güzel'i üyelikten çıkarmadığı için YDP'ye ihtar verilmesi istemini reddetmişti. Mahkemenin gerekçeli kararı Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Gerekçeli kararda, YDP üyesi Hasan Celal Güzel'in, TCK'nın 312. maddesinin ikinci fıkrası gereğince 1 yıl hapis cezası aldığı ve bu cezanın infaz edildiği hatırlatılarak, ihtara konu olan Güzel'in cezasının Anayasa Mahkemesi'nce 4454 Sayılı Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun'un 1. maddesinin iptal edilmesi üzerine çıkarılan 4616 Sayılı Şartla Salıverilme Yasası'nın 2. maddesi uyarınca 'erteleme' kapsamına girdiği vurgulandı.
'GÜZEL'İN CEZASI ERTELEME YASASI KAPSAMINA GİRDİ' Kararda şu ifadelere yer verildi: "4616 Sayılı Yasa'nın 2. maddesiyle öngörülen ertelemede, asli cezaya bağlı olarak gerçekleşen fer'i ceza ya da hak yoksunluklarının ertelenemeyeceğine ilişkin herhangi bir ayrıksı kural yoktur. Bu nedenle, asli cezaya bağlı olarak gerçekleşen fer'i cezalarla hak yoksunluklarına ilişkin yaptırımlarının da erteleme olanaklarından yararlanılması gerekir. Hasan Celal Güzel'in asli cezası infaz edilmiş ya da bihakkın tahliyesi sağlanmış olsa bile, buna bağlı olan hak yoksunluklarının infazına 4616 yasa yürürlülüğe girdiği tarihte devam edilmektedir. Bu yasa kapsamına giren bir suçtan dolayı mahkum edildiğine göre, infazı devam eden fer'i cezaları ve hak yoksunlukları yönünden ertelemeden yararlanması gerekeceği gibi, belli koşulların gerçekleşmesi halinde 4454 Sayılı Yasa'nın 2. maddesinde öngörülen, mahkumiyetin hiç vaki olmamış sayılacağı, olanağından da yararlanması gerekir".
Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, Başvanvekili Haşim Kılıç, üyeler Yalçın Acargün ve Sacit Adalı'nın imzalarını taşıyan ek gerekçede ise Anayasa'nın 68. ve 69. maddelerinde önemli değişiklikler yapılarak siyasi partilerin kurulma, faaliyet ve kapatılmalarına ilişkin demokratik toplum düzenlerinde uygulanan kurallara koşut düzenlemeler getirildiği ifade edildi. Ek gerekçede, SPK'nın 104. maddesinde, aynı kanunun 101. maddesi dışında kalan emredici hükümlerle diğer kanunların emredici hükümlerine aykırılık halinde bu aykırılığın giderilmesi için ihtar kararı verileceği, aykırılığın altı ay içinde giderilmemesi halinde ilgili partinin kapatılması için dava açılacağının öngörüldüğüne işaret edilerek şu ifadelere yer verildi:
"Anayasa'da SPK'nın 104. maddesine belirtilen durumlara aykırılık halinde herhangi bir kapatma yaptırımı belirlenmemiştir. Anayasa'da açıkça kapatma yaptırımına bağlı tutulmayan nedenlerle siyasi partilerin kapatılması kabul edilemez. Yasa koyucunun, siyasi partilerin 104. maddesinde öngörülen emredici hükümlere uygun davranmalarını sağlamak amacıyla kapatma dışında başka bir yaptırım getirebileceği kuşkusuzdur. Anayasa'da bulunmayan bir yaptırımı öngören SPY'nin 104. maddesinin Anayasa aykırılığı açık olduğundan ya iptal edilmesi ya da ihmal edilmesi gerekir. Anayasa Mahkemesi'nin itiraz ve iptal davaları dışında uygulayacağı bir kuralı iptal edebilmesi için, elinde Yüce Divan sıfatıyla baktığı bir dava ya da bir siyasi parti kapatma davası bulunması gerekir. Bunun dışında kalan yasama dokunulmazlığının kaldırılması, milletvekilliğinin düşürülmesi ya da ihtar verilmesi için yapılan başvurular dava niteliğinden olmadığından bu tür başvurularda uygulanacak bir yasa kuralının Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülemez. Bu nedenle Anayasaya aykırılığı açık olan bir kuralın bu evrede iptali mümkün olmayacağından böyle bir durumda, yasa kuralının ihmal edilerek üstün hukuk normu olan Anayasa'nın uygulanması gerekir. Bu aynı zamanda Anayasa'nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesini düzenleyen 11. maddenin gereğidir. SPK'nın 104. maddesi de Anayasa'da bulunmayan bir yaptırımı öngördüğünden ihmal edilerek uygulanması gerekir. Bu maddeye göre açılacak parti kapatma davalarında ihtar önkoşuldur. Söz konusu karar olmadan dava açılamayacağına göre, kapatma davasını doğrudan etkileyen bu aşamanın önemi yadsınamaz. Böyle bir durumda ihtar kararı verilerek, siyasal partilerin Anayasa'da bulunmayan bir kapatma tehdidi altında tutulması demokrasinin vazgeçilmez kurumlarının hukuk güvenliğinden yoksun bırakılması sonucunu doğurur".