Aygün, Hacettepe Üniversitesi İşletme Klübü (HİK) tarafından organize edilen, 'Ekonominin Geldiği Son Nokta ve Seçim Sonrası Beklentiler' konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Konferansta Türkiye'nin AB'nin Gümrük Birliği'ne girmesinin bir hata olduğunu, ivedilikle bu birlikten çıkılması gerektiğini vurgulayan Aygün, AB üyeliğinin de Türkiye için beklendiği kadar kolay olmadığı savundu. Türkiye için AB'nin tek çare olduğu yönündeki ifadelerin gerçeği yansıtmadığını kaydeden Aygün, "AB'ye girmezsek fakirleşirmişiz, bu trene binmezsek batacakmışız. Aslında bu trene binersek batacağız. Bunları söyleyebilen çok az insan var. Başarılı olabilir miyiz bilmiyorum ama şunu biliyorum ki bu ülke sahipsiz değil" dedi.
Türk ekonomisinin IMF'nin talimatıyla devam ettiğini vurgulayan ATO Başkanı, Türk iç politikası AB'ye uyum yasaları ve ulusal programla sürüyor, Türk dış politikası ise AB'ye teslim olmuş durumda. Yani AB ne derse onu yapıyoruz, IMF ne derse onu yapıyoruz. Böyle onursuz, böyle teslimci, böyle egemenliği tehlike altında bir Türkiye sergileniyor" diye görüş bildirdi.
Aygün, Türkiye'nin Gümrük Birliği'ne girişteki gelişmeleri hatırlatarak, "Bu, AB üyesi 15 ülke ile mal alıp mal satacağımız anlamını taşıyor. Biz onlardan vergi almayacaktık, onlar da bizden vergi almayacaktı. İlk başta şartlar eşit gibi görünüyor ama teknolojik açıdan bakıldığında, eşitsizlik olduğu ortaya çıkıyor. 1992-1995 döneminde Türkiye'nin ihracat-ithalat açığı 16,4 milyar dolarken bu açığın 1996-2000 döneminde 53.9 milyar dolara çıktığını görüyoruz. Buna Gümrük Vergilerini Katma Değeri ve istihdam eklediğinizde bu açık 73 milyar doları buluyor. Bu bizim Gümrük Birliği'ne girmekle olan zararımız. Gümrük Birliği'ne girmekle ekonomik bağımsızlığımızı da kaybettik. AB üyesi ülkelerden hiçbiri AB'ye girmeden Gümrük Birliği'ne girmedi. Hatta İspanya AB'ye üye olduktan sonra Gümrük Birliği'ne girmek için 5 yıl müsaade istedi. Şimdi AB üyesi olacak olan 10 ülkeye neden kimse Gümrük Birliği'ne girin demiyor? Çünkü onlar Hıristiyan, onlar AB'ye girebilecek ama Türkiye AB'ye giremeyecek, almayacaklar. Gümrük Birliği'nden ivedilikle çıkılması gerekiyor. Ben 3 yıldır bağırıyorum; Gümrük Birliği şartları gözden geçirilsin diye. 14 Aralık 2002 tarihinde Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, Gümrük Birliği'ni gözden geçirelim demeye başladı" dedi.
Avrupa'nın Türkiye'yi AB'ye almayacaklarını ileri süren Aygün, "Almamakta da haklılar. Bizi kapılarından da uzaklaştırmayacaklar. Bizi 3-5 yıl oyalayarak 2015'i bulduracaklar, o zaman da AB diye bir şey kalmayacak. Türkiye'yi ekonomik kriterleri yerine getirmeden AB'ye almazlar, ben de almam. Ben bir Fransız olacağım 20 bin dolarım olacak seninle ne uğraşacağım, şimdi Türkiye Kenya ile, Uganda'yla, Papua Yenigine ile ve Afganistan ile birlik yapar mı? sınırlarımızı açacağız, Ugandalı kardeşlerimiz gelsinler, kafalarında kemiklerle dolaşsınlar diye birlik yapacağız. Biz Kenya'ya nasıl bakıyorsak, AB'de bize öyle bakıyor. Biz de Avrupa'nın Kenya'lısıyız" diye konuştu.
Başkan Aygün, ABD'nin Irak politikası hakkında de ilginç yorumlarda bulunarak, "Irak'a neden müdahale ediliyor? Irak'ta son bir yıldır bir kişinin bile burnu kanamıyor. ABD'nin Irak konusundaki tek derdi petroldür. ABD ile Suudi Arabistan'ın arası neden çok iyi? Çünkü bütün Suudi petrollerini ABD şirketleri çıkarıyor. Suudi Arabistan'da problem yok. Eğer ABD bu kadar demokratik bir ülke ise, dünyada krallık kalmamışken, Suudi Arabistan krallıkla yönetiliyor. Neden orayı yıkmıyor? Çünkü orada ABD'ye destek var. ABD bu yüzden Suudi Arabistan'ı seviyor. ABD, neden Irak'a müdahale edecek? Çünkü, Suudi Arabistan'ın elinde 40 yıllık petrolü kaldı. Çıkan petrol verimli değil, oysa Irak'ın elindeki petrol 80 ya da 100 yıllık. Bunun Saddam'ın elinde olmaması gerekiyor. Bu yüzden ABD Irak'a müdahale edecek. Saddam'ı indirecek, kendine göre demokrasi getirecek. Kukla bir başbakan bulacak, kukla bir hükümet kuracak, o hükümetle anlaşmaya varacak. Irak halkının yaşaması için petrollerin özelleştirilmesi gerektiği söylenecek. Yerin altında duran petrolün size ne faydası var denecek, gelin bunları biz çıkartalım denecek. Bunları da ABD şirketleri çıkaracak" dedi.
Konuşmasında ABD yönetimine de göndermeler yapan Aygün, "Çağı yakalayan en büyük teknolojiye sahip ABD iki tane uçağın gelip de kuleleri vuracağını tahmin edemedi. Usame Bin Ladin denilen arkadaşımızı da yakalayamayacak herhalde tahmin ediyorum" şeklinde görüş bildirdi. Aygün ABD'nin uzun zamandır peşinde olduğu ama bir türlü yakalayamadığı Usame Bin Ladin'in nerede gizlendiğini ilişkin olarak, "Usame Bin Ladin inşallah sakalı kesmiştir, takım elbise giyinmiş, ABD sokaklarında geziyordur" tahminin de bulundu.
Aygün, 58. Hükümet'te görev alan partinin politikalarına ilişkin de, "AK Parti politikalarının milli ölçüyü tam yansıtmadığını söyleyebilirim. Ama AK Parti politikaları içerisinde reel sektörünü canlandırıcı, üretimi artırıcı, esnaf ve sanatkarın önündeki engelleri kaldırıcı frenler var. Eğer AB'ye teslimiyetçi politikalarla devam edeceksek, AB demek milli demek değildir. CHP'nin politikaları ise, yapıcı muhalefet politikasıdır. Sayın Baykal önce uyarmayı, sonra görüşmeyi yeğliyor" dedi.
Türkiye'ye 3 milyar dolar yabancı sermayenin geldiğini, bunların da 'batan geminin malları' zihniyeti ile Türkiye'yi tercih ettiğini belirten Aygün, kendisinin bile Türkiye'den kaçmayı düşündüğünü söyledi. Aygün, IMF'yi ekonominin terör örgütü olarak nitelendirdiği konuşmasında, "Ha IMF ha Usame Bin Ladin, hiç fark etmez. O bir türlü can alıyor, diğeri başka bir türlü. IMF 224 bin esnafın kepenk kapatmasına sebep oldu. Türkiye'de bu krizlerden dolayı on binlerce vatandaş ölmüştür diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA