Tören alanı, kortej eşliğinde Trump ve ekibinin geçiş yapacağı Pensilvanya Caddesi ve Beyaz Saray'daki son hazırlıklar tamamlandı.
ABD Başkanlığı görevini devralacak Donald Trump, bugün 200 milyon dolara mal olacak yemin töreni öncesi Washington'a geldi.
ABD'nin 45. başkanı Donald Trump, bugün yemin ederek görevine resmi olarak başlıyor. Türkiye saati ile 20.00'da başlayacak yemin töreninin yapılacağı Washington DC'de hazırlıklar son sürat devam ediyor.
Yemin töreninin ardından Beyaz Saray'ın bulunduğu Pennsylvania Bulvarı'nda bir geçit töreni düzenleniyor ve ayrıca akşam da gala yapılıyor.
Mezarlıktaki törenin ardından başkentin sembollerinden Lincoln Anıtı'nda Trump'ın seçim sloganı olan "Amerika'yı Yeniden Büyük Yapalım" temalı konser verilecek.
ABD Anayasası'na göre, başkan seçilen kişinin göreve başlaması için yemin etmesi ve bu yemin töreninin de 20 Ocak günü öğlen saatinde (TSİ 20.00) olması gerekiyor.
Trump ve Başkan Yardımcısı Mike Pence, devir teslim töreni kapsamında ilk olarak Arlington Ulusal Mezarlığındaki Meçhul Asker Anıtı'na çelenk bıraktı.
Yemin törenini ise yaklaşık 1 milyon kişinin izlemesi bekleniyor.
Öte yandan sıkı güvenlik önlemlerinin alındığı kentte 28 bin polis görevlendirildi. Başkentteki bazı cadde ve sokaklar ve metro istasyonları trafiğe kapatıldı.
Çavuşoğlu, başkent Wasgington'ın önemli mekanlarından Union Station'da gerçekleştirilen akşam yemeğinde, ABD'nin müstakbel Dışişleri Bakanı Tillerson ve Savunma Bakanı Mattis ile bir görüşme gerçekleştirdi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bugün yemin ederek göreve başlayacak yeni Başkanı Donald Trump'ın Dışişleri Bakanı adayı Rex Tillerson ve Savunma Bakanı adayı James Mattis ile görüştü.
Trump'ın kendisine destek verenlere teşekkür mahiyetinde düzenlediği akşam yemeğine yeni kabinede yer alacak isimler, Cumhuriyetçi Parti temsilcileri, ABD Kongresinden vekiller ve çok sayıda bağışçı katıldı.
Burada Tillerson ve Mattis ile görüşen Bakan Çavuşoğlu, Cumhuriyetçilerin önemli isimlerinden Temsilciler Meclisi Başkanı Paul Ryan ile de bir araya geldi.
Devir teslim töreni kapsamında Washington'da bulunan Çavuşoğlu'nun temaslarına bugün de devam etmesi bekleniyor.
ABD başkanlık seçimlerindeki zaferiyle tüm dünyada büyük yankı uyandıran Trump, yarınki yemin töreni öncesinde başkanların resmi makamı Oval Ofis'te 'görüntülendi.'
ABD'nin yeni başkanı Donald Trump, yarınki yemin töreninden önce Beyaz Saray'daki Oval Ofis'te 'boy gösterdi.'
Ünlü balmumu heykel müzesi Madame Tussauds, İngiltere'nin başkenti Londra ve ABD'nin başkenti Washington'daki şubelerinde Trump'ın heykelini görücüye çıkardı.
Trump'ın balmumu heykelinin yapımı saatler sürdü.
ABD'nin seçilmiş başkanı Trump'ın göreve başlamasının ardından ABD-Türkiye arasındaki diplomatik temaslar artacak Cumhurbaşkanılığı'ndan bir heyetin şubat ayında ABD'ye gitmesi planlanıyor.
Trump'un Beyaz Saray'da göreve başlamasının ardından Türkiye, vakit kaybetmeden diplomatik adımları hayata geçirecek. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dış politika danışmanlarından oluşan bir heyetin şubat ayında ABD'ye bir ziyarette bulunması planlanıyor. Washington'a gidecek olan Türk heyetinin çantasında Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin geleceği, bölgesel meseleler, uluslararası konularda işbirliği, FETÖ, PYD-YPG, PKK gibi terör örgütleriyle mücadele, Suriye ve Irak'taki gelişmeler ve Fırat Kalkanı operasyonuyla ilgili dosyalar yer alacak.
ABD makamlarına FETÖ lideri Fetullah Gülen'in Türkiye'ye iadesi talebini yineleyecek olan heyet, süreçle ilgili gelinen aşamayı da muhataplarıyla görüşecek. Ziyarette önümüzdeki süreçte ikili ilişkilerin daha da güçlendirilmesine yönelik çalışmalar ele alınacak. PYD-YPG terör örgütlerine karşı ABD'ye "Müttefik olarak Türkiye'nin yanında yer almalısınız” mesajı verilecek. Heyet, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bahar aylarında yapılması planlanan ABD ziyaretiyle ilgili de nabız yoklayacak. Bu temasların ardından Erdoğan'ın ABD'ye giderek Trump'la Beyaz Saray'da ilk görüşmesini yapması planlanıyor.
Peki ABD'nin 45. Başkanı Donald Trump dünyada neleri değiştirebilir?
ABD'nin 45. Başkanı seçilen Donald Trump, Cuma günü yemin ederek resmen göreve başlayacak. Trump'ın başkanlığı ABD'nin dünyadaki yeri ve diğer ülkelerle ilişkileri üzerinde önemli etkiler yaratabilir.
Mevcut politikalarda değişim görülebilecek yedi önemli konu başlığı şunlar:
NATO'da yeniden yapılanma NATO Savunma Bakanları toplantısıTelif hakkıEPA Image caption Son NATO Savunma Bakanları toplantısından bir kare Donald Trump, 60 yılı aşkın bir süredir ABD dış politikasının temel taşı olan NATO'ya karşı eleştirel bir yaklaşıma sahip.
Trump bu örgütü, "kadük", ittifakın üyelerini ise ABD'nin cömertliğinden faydalanan "nankör" müttefikler olarak tanımlıyor. Yemin töreni öncesi bir kez daha, NATO'nun 28 üyesinin "birçoğunun" kendi üzerlerine düşeni yapmadıklarını ve bunun da ABD için "hiç adil olmadığını" söyledi.
Bu son eleştiri, Barack Obama'nın Rusya'nın olası saldırganlıklarına karşı caydırıcı nitelik taşıması için Polonya'ya 3 bin ABD askeri konuşlandırdığı bir dönemde yapıldı.
Trump'ın söylemi, bir bakıma ABD'de birçok NATO üyesinin savunma harcaması taahhütlerini yerine getirmemesinden dolayı uzun süredir hakim olan kaygıları yansıtıyor. NATO düzenlemeleri gereğince üye devletlerin GSYİH'lerinin en az yüzde 2'sini savunma harcamalarına ayırmaları gerekiyor.
Ancak bu taahhüt birçok üye devlet tarafından yerine getirilmiyor. ABD, şu anda dünyanın en fazla savunma harcaması yapan ülkesi konumunda bulunuyor.
Trump eleştirilerinin yanı sıra NATO'nun kendisi için "çok önemli" olduğunu da vurguladı. Ancak, bu sözler mevcut kaygıları gidermeye yetmedi ve NATO konusundaki tutumu Avrupa'da tedirginliğe yol açtı.
ABD, Rusya ile yakınlaşacak mı?
Seçim kampanyası sırasında Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i "iyi ilişkiler kurmak isteyeceği güçlü bir lider" olarak tanımladı. Tüm bu güzel sözler, ABD istihbarat servislerinin, Rusya'nın seçim kampanyası döneminde Demokrat Parti'ye yönelik siber saldırılardan sorumlu olduğu yönündeki tespiti yapmasından önce sarf edilmişti. Trump da daha sonra bu tespite katıldığını açıkladı.
Daha sonra Rusya'nın Trump'a şantaj yapmasına olanak tanıyabilecek bir dosya olduğu yönündeki doğrulanmamış iddialar da yeni başkanın Rusya ile ilişkileri konusunda zor, yeni soruların gündeme gelmesine neden oldu. Trump bu soruları, iddiaları "yalan haber" diye nitelendirerek ve dosyanın istihbarat servisleri tarafından kasten sızdırılmış olabileceğini söyleyerek savuşturmayı başardı. Şimdi ise Trump, işe Putin ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'e "güvenerek" başlayacağını söyledi ancak bunun "çok uzun sürmeyebileceği" uyarısını da yaptı.
Ayrıca, ABD'nin Rusya'ya uyguladığı yaptırımları, "en azından bir süre daha" yürürlükte tutacağını da ifade etti. Ancak kısa bir süre önce bir mülakatta, nükleer silahlarını azaltması da dahil Rusya ile "iyi anlaşmalar" yapılabilirse yaptırımların kaldırılabileceğini belirtti.
Obama yönetimi sırasında, Ukrayna, Suriye ve siber saldırılardan dolayı ABD-Rusya ilişkilerinde ciddi gerilimler yaşandı. İkili ilişkilerdeki dinamikler, Trump'ın başkanlığında önemli değişimler gösterebilir.
Serbest ticaretin sonu mu geliyor?
Donald Trump'ın ticaret alanındaki politikaları, on yıllardır ABD'nin dünyanın geri kalanıyla kurduğu ekonomik ilişkilerde bir defada meydana gelen en büyük değişime neden olabilir. Trump, iş kaybına neden olduğunu öne sürdüğü ABD, Kanada ve Meksika arasında yapılmış olan Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması da dahil olmak üzere yürürlükteki bir dizi serbest ticaret anlaşmasından çıkma tehdidinde bulundu. Hatta, ABD'nin Dünya Ticaret Örgütü'nden çekilebileceğini dahi söyledi.
Seçimleri kazanmasından bu yana, üretimini Meksika'da gerçekleştirenlere yüzde 35 gümrük vergisi getireceğini belirterek, otomotiv sektörü başta olmak üzere şirketlere yönelik bir dizi tehdit de bulundu. Ticaret politikasının arkasında yatan gerekçeleri ABD'de yeni istihdam yaratmak, ticaret açığını kapatmak ve Amerikalılar için "iyi anlaşmalar" yapmak olarak sıralıyor.
Bu açıdan, özellikle Çin sadece ticaret konusunda değil, genel anlamda yeni yönetimin ilgi odağı olmaya aday.
ABD'nin 45. Başkanı seçilen Trump kısa bir süre önce, "Her şey müzakere edilebilir, Tek Çin de dahil..." dedi. Çin de Trump'a bu ilkenin "müzakere edilemez" olduğu yanıtını verdi.
'Tek Çin' politikasına ne olacak? Trump, Tayvan Devlet Başkanı Tsai Ing-wen'i aramıştı Aralık ayı başında Trump ile Tayvan Devlet Başkanı Tsai Ing-wen arasındaki telefon görüşmesi, yaklaşık 40 yıllık bir dönemin de sonu oldu.
Pekin yönetimi, Tayvan'ı kendisine bağlı bir eyalet olarak görüyor ve bağımsız bir devlet olarak kabul edilme çabalarını engellemeyi de önemli bir dış politika önceliği olarak tanımlıyor. ABD de bu yaklaşımı uzun yıllardır uyguladığı "Tek Çin" siyaseti ile benimsiyor.
İran nükleer anlaşması gözden geçirilebilir
Görevi Trump'a devretmeye hazırlanan ABD Başkanı Barack Obama için İran'ın nükleer silah üretmeyeceğine yönelik garantiler vermesi karşılığında yaptırımların da kaldırılmasını öngören anlaşma, "tarihi bir mutabakat" anlamına geliyor. Ancak, bu mutabakat, Cumhuriyetçilerin kaygılarını paylaşan Trump'a göre, "sanırım bugüne kadar müzakere edildiğini gördüğüm en kötü anlaşma."
Trump, bu anlaşmanın feshedilmesini "bir numaralı önceliği" yapacağını söylemesine karşın ne gibi adımlar atacağını ise henüz açıklamış değil. İngiliz The Times gazetesine verdiği mülakatta, "Elinizi oynamadan, tuttuğunuz kartları herkese gösterdiğiniz bir oyun oynayabilir misiniz?" diye sordu. ABD'nin anlaşmadan çekilmesi halinde bunun Orta Doğu'da çok büyük etkileri olacak. Örneğin İran, Suriye iç savaşında önemli bir aktör ve aynı zamanda Suudi Arabistan ile İsrail'in de bölgesel rakibi.
Zaten İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif de Trump'a nükleer anlaşmaya yönelik taahhüdünü koruması çağrısı yaptı. Zarif ayrıca dünyanın diğer başka güçlerinin de anlaşmanın bir parçası olmasından dolayı ABD'nin buna saygı duyması gerektiğini öne sürdü. İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney ise daha açık sözlü bir tavır benimsedi. Amerikan Associated Press ajansının haberine göre Hamaney, "Onlar anlaşmayı yırtarsa, biz de yakarız" dedi.
Asya'da nükleer silah sayısı artacak mı?
Donald Trump'ın başkanlığı Asya'nın güvenliği konusunda da önemli soru işaretleri de yaratıyor. Trump'ın, yalnızca Tayvan ile ilgili sözleriyle değil, aynı zamanda Çin'in Güney Çin Denizi'nde inşa ettiği yapay adalara erişiminin engellenmesi gerektiğini söyleyen Rex Tillerson'ı Dışişleri Bakanlığı'na aday göstermesi Çin'de soğuk duş etkisi yarattı. Bu sözler üzerine Çin devlet gazetesinden "askeri çatışma" uyarısı yapıldı. Japonya ve Güney Kore de ABD yardımına çok fazla bel bağladıkları gerekçesiyle eleştirilere hedef oldu. Trump, bu ülkelerin kendi nükleer silahına sahip olması gerektiğini söyledi.
Bir de kendi nükleer silahını üretmekte olan bölgenin sorunlu ülkesi Kuzey Kore var. Trump, seleflerinin kaçındığı tüm bu sorunlarla karşı karşıya kaldı. Bu farklı amaçları birbiriyle uyumlu hale getirmek için nasıl bir adım atacağı henüz bilinmiyor. Ancak Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile doğrudan müzakere etmeyi önerdi.
Trump, Kim'in kısa bir süre önce yaptığı Kuzey Kore'nin nükleer savaş başlığı taşıyabilen uzun menzilli füzeleri test etmeye yaklaştığı yönündeki açıklamasına yanıt olarak, "Bu olmayacak" diye tweet attı. Kafasında bir strateji olup olmadığı henüz bilinmiyor. Ancak ABD siyasetinin en öngörülemeyen başkan adayının, dünyanın en öngörülemeyen devletine yönelik yaklaşımı Kuzey Kore'yi önümüzdeki yılların sıcak gündem maddelerinden birine dönüştürebilir.
İklim değişikliği sil baştan
Donald Trump, başkanlığı sonrası 100 gün içinde Paris İklim Sözleşmesi'ni "feshedeceğini" ve Obama tarafından yürürlüğe sokulan iklim değişikliği düzenlemelerini geri almak için elinden gelen her şeyi yapacağını ilan etti. Trump, iklim değişikliğinin insanlardan kaynaklandığı yönündeki bilimsel bulguları defalarca "kurgu" olarak nitelendirdi.
Ancak birçok diğer konuda olduğu gibi, bu konuda da çelişkili görüşler dile getirdi. Amerikan New York Times gazetesine Kasım ayında yaptığı açıklamada, insanların rolü ile iklim değişikliği arasında "bir çeşit bağlantı" olduğunu kabul ederek, ABD'nin imzasını hemen çekmesi yerine Paris anlaşmasına "bir bakacağını" söyledi.
İmzayı geri çekmek istese bile ABD, hukuki olarak dört yıl daha bu anlaşmaya tabi kalacak. New York Times'a göre ayrıca, Trump'ın ABD'nin iklim politikasını tamamen değiştirmesini engelleyen bazı "yasal ve prosedürel engeller" bulunuyor.
Trump'ı eleştirenler, bu tutumun diğer isteksiz hükümetlerin de sera gazı emisyonlarını azaltma çabalarını sekteye uğratabileceğini söylüyor.
Onun Paris Anlaşması'ndan çekilme planları ise Obama'nın Temiz Enerji Planı'na yönelik hoşnutsuzluğu ve kömür kullanımını teşvik etme kararlılığı, halihazırda küresel düzeyde çevre örgütlerinin tepkisini çekmiş bulunuyor.
Ancak fosil yakıt kullanımını destekleyenler, Trump'ın planlarının hem ABD halkına daha uygun maliyetle enerji sağlayacağını hem de ekonomiyi canlandırarak gelecek nesiller için daha fazla fırsat yaratacağını savunuyor.
20 Ocak 2017 tarihinde Başkanlık koltuğuna oturacak Donald Trump için Washington'da yapılacak tören hazırlıkları devam ediyor. Törenin yapılacağı bölge ve Beyaz Saray çevresinde alınan güvenlik önlemleri dikkat çekti.
20 Ocak 2017 tarihinde Başkanlık koltuğuna oturacak Donald Trump için Washington'da yapılacak tören hazırlıkları devam ediyor. Törenin yapılacağı bölgedeki birçok bina Amerikan bayrakları ile süslendi.
ABD Başkanlığı görevini devralmaya hazırlanan Donald Trump, Twitter kullanımına ilişkin, medyanın kendisine karşı dürüst olmadığını ve bu nedenle 20 Ocak'ta Beyaz Saray'daki başkanlık koltuğunu devraldıktan sonra da tweet atmaya devam edeceğini söyledi.
Trump, Fox News televizyonuna verdiği mülakatta, cuma günü yapılacak yemin törenine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Devir teslim törenine tüm ailesinin katılacağını belirten Trump, ilk iş günündeyse işe koyulup anlaşmalar yapmak istediğini ifade etti.
Yemin töreni konuşmasında başkanlık görevini devredecek Barack Obama ve First Lady Michelle Obama da dahil herkese teşekkür edeceğini söyleyen Trump, ünlülerin törene katılmak istemediği yönündeki açıklamalara ilişkin ise "Törene katılmayacaklarını açıklayan ünlülerin birçoğu zaten davet edilmedi ki. Ünlüleri istemiyorum, halkı istiyorum." dedi.
Trump, "Tweet atmaya devam edecek misiniz?" sorusuna ise şöyle cevap verdi:
"Tweet atmayı sevmiyorum. Yapacağım başka işler var ama medya bana karşı hiç dürüst değil. Karşı koyabileceğim tek yol bu. Facebook ve Instagram da dahil 50 milyon kişiye yakın olacağım ve böylece yanlış anlatıldığımda en azından bunun doğru olmadığını söyleme imkanım olacak. Medya eğer dürüst olsaydı -ki değil- kesinlikle Twitter kullanmazdım, kullanmak zorunda da kalmazdım."
ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü John Brennan, Trump'ı sosyal medya konusunda uyarmış, "Trump başkan olduktan sonra konuşmak ve tweet atmak yerine sonunda ulusal güvenliğimiz için bir şeyler yapabilecek" ifadelerini kullanmıştı.
Trump'ın Twitter kullanımının dış politikada sorun oluşturmasından da endişe duyuluyor.