ANKARA - Başkent Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, 13. Ağır Caza Mahkemesinin Ergenekon Davası’na ilişkin hazırladığı 3. iddianamenin gerçeği yansıtmadığını belirterek, “İddianame de şahsıma yöneltilen suçlamalar asılsız olup, bu gerçek dışı iddialar nedeniyle 4 aydır bütün özgürlüklerim hukuka, insan haklarına aykırı olarak kısıtlandığı gibi, sağlığımı da ciddi bir şekilde zedelenmiştir” dedi.
Ergenekon davasından tutuklu bulunan Başkent Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Haberal, yazılı bir açıklama yaptı. Prof. Dr. Haberal, 25 senedir herhangi bir irtibatının olmadığı kişilerle örgüt kurup yönetmenin mümkün olmadığını ve bunun bir iftira olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Haberal açıklamasında şöyle dedi:
“İddianamede adı geçen sözde terör örgütü ile ilgili tek bilgim vatandaşların da olduğu gibi benimde sadece medya üzerinden olmuştur. İddianamede terör örgütü yöneticisi olarak benimle birlikte ismi geçen Yalçın Küçük ve İlhan Selçuk ile sadece aydınlar dilekçesi nedeniyle 25 sene önce karşılaştım. O günden bu güne her ikisi ile bir irtibatım olmamıştır. "Aydınlar Dilekçesi" 12 Eylül 1980 ihtilalından sonra ortaya çıkan antidemokratik uygulamalara karşı demokrasi için yapılan bir girişim olup, ben de bu dilekçe altına imza atanlardanım. Bu konuda Mamak Sıkıyönetim Mahkemesi Savcısı Kemal Kadıoğlu’na da ifade vermiştim. Nitekim, daha sonra Aydınlar Dilekçesi ile ilgili yapılan yargılamalar da beraat ile sonuçlanmıştır. Dolayısıyla 25 senedir görmediğim ve herhangi bir irtibatım olmayan kişilerle örgüt kurup yönetmem isnadı bir iftiradır.
-MEDYA FİNANS YAPILANMASI YALAN-
İddianamede belirtilen Mustafa Özbek ve Erol Manisalı ile medya finans yapılanması içinde yer aldığım ve yardım ettiğim iddiası kesin bir yalandır.
Fatih Hilmioğlu ile birlikte aynı örgütte olduğuma dair bilgiler kesin gerçekdışıdır. Benim herhangi bir üniversitenin kadrolaşmasına müdahale etmem hiçbir zaman söz konusu olmamıştır. Fatih Hilmioğlu rektörlük süresi bittikten sonra çalışmak üzere Başkent Üniversitesine müracaat etmiş olup, halen üniversitemiz personelidir. İddianame de şahsıma yöneltilen diğer suçlamalar da asılsız olup, bu gerçek dışı iddialar nedeniyle 4 aydır bütün özgürlüklerim hukuka, insan haklarına aykırı olarak kısıtlandığı gibi, sağlığımı da ciddi bir şekilde zedelemiştir. Bana isnat edilen konularla ilgili hesabımı suçsuzluğun "suçluluk" olarak kabul edildiği, başka bir deyişle devlete hizmetin cezasız kalmayacağını adeta ispat etmeye çalışan zihniyetlerin işgal ettiği makamlarda gereği şekilde verdim. Çünkü, her zaman hedefim ve görevim demokrasi ve hukuk kuralları içerisinde ülkemi yükseltmek ve yüceltmek olmuştur. Temenni ederim ki, her kişi ve kurumda hesabını verebilsin.”