Bayrampaşa Cezaevi'nde F tipi cezaevlerini protesto etmek için başlatılan ölüm oruclarına son vermek için 19 Aralik 2000 tarihinde düzenlenen ve 12 tutuklu ve hükümlünün hayatini kaybettiği 'Hayata Dönüş' operasyonu ile ilgili davanın ilk duruşması başladı. Operasyon sırasında vücudunun yüzde 40'ı yanan Hacer Arıkan o anları anlattı:
"SİLAH SESİYLE UYANDIK"
Operasyon sırasında vücudunun yüzde 40'ı 3. ve 4. derece yanan Hacer Arıkan davaya mağdur olarak katıldı.
Arıkan o gün yaşadıklarını anlattı. Arıkan, "İçerden çıkış saati 03.30 civarıydı. Ben koridorda ağabeyimle birlikteydim. Koğuşuma döndüm. Uzandım ve sonrasında operasyon sesi ile uyandım. O saate kadar içeride ne bir eylemlilik ne bir karşı gelme ne de rehin alma herhangi bir şey yoktu. Aksine o günkü koşullarda hayatımıza devam ediyorduk. İçerde görüşmeler devam ediyordu. Silah sesiyle uyandık. Sonradan öğrendim ki ilk silah sesleri sırasında ağabeyim Erol Arıkan vurulmuş. Yani ilk yaralanan kişi oydu. Koğuştan dahi çıkamadık, çünkü askerler koğuşun kapısının önündeydi. Arkasından atılan bir bombalama oldu" dedi.
"ARKADAŞLARIM ÖLDÜ VE KOĞUŞTAN EN SON ÇIKARTILAN BENDİM"
"Yaşamak için onların attığı, biber gazı, gaz bombaları gibi şeyleri camdan dışarıya havalandırmaya attık" diyen Arıkan, "İkinci katta yatakhanedeydik. Artık iyice nefes alamaz hale geldik. Bilincimiz kapandı. Gidebileceğimiz iki yer vardı. Yemekhane ve havalandırma. Çıktığımız anda içeriye bir madde bırakıldı. Önce çıkış noktamızda yatak yakıldı ve tavandan bir hortumla içeriye bir madde bırakıldı. Ben halen o madde neydi hangi maddeyle yandım bilmiyorum. Biz C1 koğuşunda 27 bayandık. Arkadaşlarım öldü ve koğuştan en son çıkartılan bendim. Ben çıkamıyordum. Ortada bir isyan yok. Evet F tipi cezaevlerine karşı yapılan ölüm orucu eylemleri vardı. O gün ölüm orucunda değildim. 10 yıl sonra açılan davada erler yargılanıyor ama o dönemdeki görevlilerin açıklamalarına baktığınız zaman operasyonun gereği hayat kurtarmak değil" diye konuştu.
"3 AY BOYUNCA AİLEMDEN KİMSEYİ GÖREMEDİM"
Arıkan, "Operasyonun adının Hayata Dönüş olduğunu 3 ay sonra Cerrahpaşa Hastanesi’nden cezaevi hastanesine geçtiğim gün öğrendim. Bana çok komik geldi. Hayata dönmek için önce ölümü yaşamak gerekiyor ki 3 ay boyunca ailemden kimseyi göremedim. Onlarla görüşmem yasaktı. Asıl sorumlular buraya gelen erler değil. Yargılanması gerekenler bu emri verenlerdir. Yani askerde emir komuta geçerlidir. Sorumlular kimse bu emir komuta zincirinde onların yargılanması gerekir" ifadesini kullandı.
Saat 10:30 da Bakirköy 13. Ağır Ceza Mahkemes'inde 10 yıl sonra başlayan ilk duruşmaya tutuksuz 39 asker sanıktan 27'si, müştekiler, müdahil ve sanık avukatları katıldı. Sanık jandarma görevlileri, 'Görev sınırını aşarak gayrimuayyen şekilde birden çok adamı öldürmek' suçundan 12'şer kez müebbet, 29 tutukluyu öldürmeye teşebbüsten 29 kez 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanacak. Davada 42 mağdur ve 55 müşteki yer alıyor. Ergenekon davasının tutuksuz sanığı Prof. Dr. Yalçın Küçük ile yönetmen Sırrı Süreyya Önder, BDP Hakkari Milletvekili Hamit Geylani ve Avukat Eşber Yağmurdereli de duruşmayı izleyedi.
YALÇIN KÜÇÜK: BURADAKİ DAVA BU SİSTEM TEPKİDİR
Ergenekon sanığı Prof. Dr. Yalçın Küçük de davayı izledi. Duruşma arasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Küçük, "İlk defa Türkiye’de cezaevlerinde çok ciddi bir mukavemet 1983’te Sultanahmet Cezaevi’nde yaşandı. Biz orada açlık grevine başladık. Bazı arkadaşlarımız açlık grevini ölüm orucuna çevirdi. Bazı arkadaşlarımız Sağmalcılar’a geldiler ve Türkiye tarihinde ilk defa inançları için 4 arkadaşımız 65 gün açlık grevi yaparak öldü. Bu iş başladığı zaman Gebze Cezaevi’ndeydim bizde silahlı bir hareket olmadı. Biz de biber gazını eğitildik orada. Bunun altında insanlık dışı bir hapishane sistemini kabul ettirmek var. Biz tek hücreye karşı mukavemet ettik. Devlet de bu işi yerleştirmek için çok ciddi şiddet tedbirlerini uyguladı. Bu benim mücadelem hayatım. Bu cezaevlerini hem Metris’te hem de yakında Silivri’de gördüm. Böyle bir dava olursa ben bunun içindeyim. Buradaki dava bu sistem tepkidir,insanlık onurunu korumak işidir" dedi.
TUTUKSUZ SANIK: MAHKUMLARI KOĞUŞTAN ALARAK DIŞARI ÇIKARTTIK
Adını vermek istemeyen tutuksuz sanık ise yaptığı açıklamada, Hayata Dönüş Operasyonu’nda tahliye görevine katıldığını söyledi. Ümraniye Cezaevi’nde görevli olduğunu söyleyen asker, “Burada Bayrampaşa yargılanıyor. Mahkumları koğuştan alarak dışarı çıkarttık. Operasyonlar sırasında oradaydım ama Ümraniye’de görevliydim" diye konuştu.
Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada daha sonra Roma, Atina ve Duseldorf'tan gelen 3 avukat davayı müdahil olarak takip etmek için talepte bulundu. Avukat Neşe Tükenmez, baro tarafından atandığını dosyayı daha önce inceleyemediği ve bugün incelediktan sonra sanık avukatlığından çekilme kararı aldığını söyledi. Neşe Tükenmez davaya müdahil taraf olarak katılmak istediğini söyledi.
İzmir Barosu, Çağdaş Hukukçular Derneği, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Vakfı ve Mersin Barosu davaya müdahil olarak katılma talebinde bulundu. Mahkeme heyeti katılma taleplerini değerlendirmek için davaya ara verdi.
Mahkeme Heyeti talepleri değerlendirdi ve iddanamede adı geçen ölen ve yaralanan 42 magdurun kendilerinin ve ailelerinin katılma taleplerinin kabulüne, Barış ve Demokrasi Partisi, İzmir Barosu, Çağdaş Hukukçular Derneği, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Vakfı ve Mersin Barosu'nun davaya katılma taleplerinin reddine karar verdi.
DHA