Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer, "Geçmişte hiçbir şeyden çekinmeden Türküm diyen, şu anda da hiç çekinmeden Türküm diyebilen ve gelecekte de hiçbir şeyden çekinmeden Türküm diyecek ve bundan da gurur duyan bir insanım. Aynı saygıyı 'ben Türk değilim başka bir kaynaktan geliyorum' diyene de duyuyorum. Anayasada bence ayrımcılığa değil toparlayıcılığa önem gösterilmelidir" dedi.
Hacettepe Üniversitesi'nde oluşturulan Anayasa Komisyonu hazırladığı taslağı Üniversite Senato'sunda tartışmaya açtı. Hacettepe İnternet TV'den de canlı yayınlanan görüşme tartışmalı geçti. Toplantı sonunda ortaya çıkan görüşleri değerlendiren Prof. Dr. Tuncer, "Yarın anayasa oylanacak olsa yine görüş birliği sağlanamayacak. Bu Senato'da bile onlarca değişik fikir var. Bu çok doğaldır. Her kesimden arkadaşlar katıldı, değişik yerlere sandıklar konuldu ve öğrenci olsun olmasın Hacettepeli herkes fikrini bildirdi, önerilerini sundu. Değiştirilecek ve eleştirilecek birçok şey var" ifadelerini kullandı.
"Bir öğretim üyesi olarak örneğin dil konusunda tüm eleştiriler haklıdır. Tümü oluşturulduktan sonra bu konuda profesyonel bir ekibin çalışması gerekir" diyen Tuncer şöyle devam etti:
"Çünkü hukuktan anlasın ya da anlamasın her vatandaş anayasasını anlayabilmelidir. Son derece doğal ve sağlıklı olan budur. Çünkü anayasa sadece hukukçular için değil hepimiz içindir. Bir vatandaş okuduğunda farklı anlıyor, hukukçu farklı yorumluyorsa bu önemlidir. Herkesin anlayabileceği ve herkese hitap eden bir anayasa çalışmasıdır hedefimiz. Muğlak, belirsiz bazı kelimeler var ki bunları değiştirmemiz gerekir. Kuvvetli şüphe gibi. Arkadaşlar çok iyi çalıştılar, her maddeyi ele aldılar. Ama bana göre 174. ve 187. sayfalar arasındaki tüm maddeler gereksizdir. TÜBİTAK, YÖK, DİYANET vs. bunlara gerek yok ki. Bunlar kanun ve yönetmeliklerle belirlenir demek yeterlidir. Örneğin TÜBİTAK, TÜBA diğer konular 50 yıl sonra farklı bir durumda olabilir. Her gereksinim değiştiğinde anayasayı değiştirmek gibi bir durum olmamalıdır. Temel kavramları içermelidir anayasa. Bunun dışındakiler kanun ve yönetmeliklerle yönetilir denilmelidir. Örneğin üniversite yönetimini, rektörünü, dekanını, senatosunun seçiminin nasıl olması gerektiğini anayasada belirlemeye gerek yok. Çünkü yarın öbür gün farklı bir üniversite yönetimi olacaktır. Dünya değişecek üniversite sistemi de değişecektir. Çok farklı bir yapılanma olacaktır. Bu yüzden bunları ayrı ayrı tanımlamak bence anlamsızdır anayasada. Bunun yerine devletin yükümlülüklerini koymalıyız anayasaya. 'Devlet eğitimden sorumludur, eğitimin aksamamasından sorumludur' demeliyiz. 'Aksamaması için eğitim kurumları kurar ve eğitimin aksamaması için de kanun ve yönetmelikler hazırlayıp önlemler alması gerekir' demek yeterlidir."
Prof. Dr. Tuncer, tartışma konusu olan "Türk" kavramıyla ilgili de şu yorumu yaptı:
"Geçmişte hiçbir şeyden çekinmeden Türküm diyen, şu anda da hiç çekinmeden Türküm diyebilen ve gelecekte de hiçbir şeyden çekinmeden Türküm diyecek ve bundan da gurur duyan bir insanım. Ama aynı saygıyı 'ben Türk değilim başka bir kaynaktan geliyorum' diyene de duyuyorum. Bu saygıyı duymalıyım bu kişisel bir saygıdır. Anayasada bence ayrımcılığa değil toparlayıcılığa önem gösterilmelidir. Ben, arkadaşların bu konudaki hassasiyetine, inançların ayrılığına, kaynakların ayrılığına gösterdikleri özen için teşekkür ederim. Bunun karşısındaki görüşlere de saygı duyuyorum. Ama arkadaşlar bir gerçek var. Şu anda ülkemizin içinde bulunduğu daha doğrusu tüm dünyanın içinde bulunduğu bir yeniden yapılanma bir sosyolojik durum var ve bunu görmezlikten gelemeyiz. Bunu buraya koyup koymamak bizim kendi varlığımızı veya kaynağımızı yok saymak anlamına gelmez. Ben inanıyorum ki, Senatomuzda da çok farklı etnik kaynağı, çok farklı inançları olan tamamen farklı olan arkadaşlar var ve biz bu farklılıklara saygı duymalıyız. 'Türk diyememek' diye bir şeyi kabul etmiyorum."
Değerlendirmesinde vergi konusuna da değinen Tuncer, kazancın hak olduğunu ve önündeki engelleri kaldırmanın devletin görevi olduğunu, vergi işlerini de TBMM'nin kanun ve yönetmeliklerle yapacağını söylemek yeterli olacağını bildirdi. Tuncer şöyle devam etti:
"Bir hekim olarak ben de rahatsız oldum. Burada 'vatandaşların sağlığını korumak devletin bir görevidir' demek yeterli bence. Sağlık kurumlarını tek tek saymak gereksizdir. Tabipler odası nasıl seçilir, yüksek öğretim konseyine hangi fakülteler ne verir, sosyal güvenlik hizmetleri vs gibi konuları ayrıntılarıyla belirtmek gereksizdir. 50 yıl sonrayı düşünelim arkadaşlar, ya da 50 yıl öncesini O gün bugünkü sağlık sistemini kim hayal edebilirdi ki? Yani vatandaşların her türlü sağlık, mesela diş sağlığı konusunda devletin kendini yetkin bir sorumlu sayıp ödemesini kim düşünebilirdi? Bu değişebilir bir şey. Bu yüzden kısıtlamamak lazım. Aynen atmosferin iki tabakası gibi Birinde yağmur, kar, su her şey olurken, diğeri hiç değişmiyor. Ama o değişime imkan sağlayan bir yapıyı hazırlıyor. Anayasa da böyle olmalıdır; değişime imkan sağlayan temel kuralları koyan ve değişimi serbest bırakan Benim görüşüm bu. Sağlık sistemi son yıllarda en çok değişen şeydir. Anayasada bunlar yazılsaydı 50 yıl önce bu sistem yazılsaydı şu anda çok ciddi sıkıntılar çıkmıştı. O yüzden çok sadeleştirmek ve sadece sorumlulukları belirtmekten yanayım."
"Herkesin görüş birliği, oy birliği ile çıkmış bir anayasa çok zor çünkü herkesin farklı fikirleri var" diyen Tuncer, "Bu anayasa metnini her köşeden herkes dinledi. Biz üniversite olarak sorumluluğumuzu yerine getirip bu metni hazırladık. Bu metinde herkesin üzerinde anlaştığı maddeler gibi birçoğumuzun onaylamayacağı ya da oy vermeyeceği unsurlar olabilir. Bu anayasa metni şu ana kadar hiç kimsenin ortaya getirmediği bazı öneriler getiriyor. Mesela vatandaş girişimi öneriyor. Bunun gibi pek çok yenilik var. Bu yenilikler üzerinde herkesin tüm üniversitemizin üzerinde tam fikir olduğu konuları, 'şu konularda hemfikiriz bu konularda fikir birliği yoktur sadece çalışma komisyonları bu konuda çalışmalar yapmıştır o da budur' diyebiliriz. Sonunda zaten vatandaş olarak oylayacağımız için burada oylama yapmamıza gerek görmüyorum. Görevimiz Üniversite olarak üzerimize düşen önemli konularda kamuoyu oluşturmaktı ki bunu yerine getiriyoruz. Sorumluluğumuzu yerine getirdik. Bu metni birkaç kişi hazırlamamıştır. Üniversitemizde bu işe gönül veren birçok kişinin metnidir. Ali Çağlar, bir orkestra şefi gibi yönetiminde bulunmuş, organizasyonunu yapmıştır. Bu metin, anayasa çalışması yapan değerli arkadaşlarımızın değerli fikirlerinin damıtık hale getirilmiş halidir. Kendilerinden istirhamımız biraz daha çalışıp, eleştiriler ve öneriler doğrultusunda bir daha elden geçirelim ve bu metnin en iyi şekilde hazırlanabilmesi için uğraşalım. Öğrencilerimiz dahil hiç kimse katkısını esirgemesin. Daha kısa, net ve farklı anlaşılmayacak bir anayasa taslağı hazırlanmasını öneriyorum. Bundan sonra daha kolay olacağına inanıyorum" dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz