HABER

Hala açıklaması yapılamamış 21 fotoğraf

Dünya tarihi gizemli olaylar, canlılar ve garipliklerle dolu. Bunların arasında kimi zaman merak uyandıran kimi zaman da korkutan fotoğraflar ve çizimler de yer alıyor.

Hala açıklaması yapılamamış 21 fotoğraf

Dünya tarihi gizemli olaylar, canlılar ve garipliklerle dolu. Bunların arasında kimi zaman merak uyandıran kimi zaman da korkutan fotoğraflar ve çizimler de yer alıyor.

Bugüne kadar pek çok görselin sırrı aydınlatıldı ve gerçekler ortaya çıktı ancak bazıları var ki kimisi yüzyıllardır, kimisi son yıllarda hala kafaları karıştırmaya devam ediyor. Belki bu görsellerin de önümüzdeki yıllar içerisinde sırları çözülebilir. Ancak o zamana kadar onlara bakanlar uzun uzun düşünmeye devam edecekler. İşte hala açıklaması yapılamamış 21 fotoğraf ve çizim...

(radikal)


Zaman yolcusu hipster

1941 yılında çekilmiş bu fotoğraf, dünyada zaman yolculuğunun temsili fotoğrafı konumunda. Bir köprü açılışı sırasında çekilen fotoğrafta, dönemin kılık kıyafetiyle alakası olmayan giyinimde bir adam ve elindeki kayıt cihazı dikkat çekiyor. Zaman yolculuğu ne kadar gerçektir bilinmez ancak söz konusu kişinin gözlüklerinden tutun tepeden tırnağa zamanının çok ötesinde olduğu kesin.


Kimin eli kimin cebinde? Bu fotoğrafra ise dört çocuk kameraya poz veriyor ancak fotoğrafta fazladan bir el var. Hayır bir göz yanılması söz konusu değil vebeşinci bir çocuk arkadan elini uzatmıyor. Beşinci çocuk olmadığını düşünecek olursanız, bu fazladan elin fotoğrafta nasıl belirdiğini söylemek son derece güç.


Semada bir UFO! 15. yüzyılda Domenico Ghirlandaio tarafından çizilen bu son derece ünlü tabloda Hz. Meryem ve Aziz Giovannino resmedilmiş. Ancak arka planda tam anlamıyla bir UFO gözlemi söz konusu. Palazzo Vecchio koleksiyonunda yer alan bu tablodaki UFO'nun sırrı yüzyıllardır çözülemiyor.


Phoenix Işıkları 1000'den fazla kişi tarafından Arizona ve Nevada semalarında görülen bu ışıklara ait pek çok görüntü ABD hükümeti tarafından toplatılsa da, 13 Mart 1997'de olaya tanık olan pek çok kişi, o anı bu ve benzeri fotoğraflarla ölümsüzleştirdiler. Işıkların genel bir kanıyla dünya dışı canlıların dünyayı ziyareti olarak yorumlanması söz konusu. Ancak gerçekte tam olarak ne oldukları belirsiz.


Solway Firth Astronotu Jim Templeton bir doğa gezisi sırasında kızının fotoğrafını çektikten sonra ortaya çıkan garip görüntü, en bilinen garipliklerdendir. Fotoğrafın üstünde oynama yapılıp yapılmadığını inceleyen Kodak firması, çekilen fotoğrafın gerçek olduğunu onaylamıştır. Görüntüde kızın arkasında beliren astronot benzeri varlığın oraya nasıl geldiği tam bir muammadır.


Los Angeles savaşı 2. dünya svaşı sırasında 1942'de meydana gelen olayda Los Angeles semalarında devasa büyüklükte ve ışıklar saçan bir cisim belirir. Bu aracın öncelikle Nazilerin gizli bir silahı olduğu düşünülse de, söz konusu hava taşıtını yakından görenlerin tarifleri, aracın dünya dışı bir teknoloji olduğuna dair izlenimler yaratmıştır. Savaşın gergin atmosferi sebebiyle panik olan Los Angeles'taki askeri birlikler top atışlarıyla cismi düşürmeye çalışırlar. Bu fotoğraf cisme ait en net görüntü olup, cisme açılan atışların çoğu isabet etmesine rağmen araç düşürülememiştir. Geldiği gibi birden ortadan kaybolan cisime açılan ateş olayın Los Angeles Savaşı olarak anılmasına sebep olmuştur.


Kara Şovalye Dünya etrafında 13.000 yıldır radyo sinyalleri yayan bu cisim keşfedildiğinde fotoğrafları çekildi ve varlığı kanıtlandı. Ancak sonrasında kayıplara karıştı, ya da en azından söylenenler bu yönde çünkü söz konusu aracın NASA tarafından yakalanıp incelemeye alındığı da rivayet ediliyor. Aracın tam olarak ne olduğu ve şu an nerede olduğu bir muamma. Kara Şovalye adı verilen cisme ait geriye kalan fotoğraflar ise, söz konusu olayın tek kanıtı konumunda.


Babuşka Hanım Gerçek adı bilinmediği için Babuşka Hanım olarak anılan kadın, Kennedy suikastinde, suikastçinin bulunduğu noktayı fotoğraflayan tek kişi olarak biliniyor. Hatta suikastçinin fotoğraflarını da çektiği ciddi bir rivayet olarak dolaşıyor. Ancak Babuşka Hanım'ın gerçekte kim olduğu ve nerede olduğu bilinmiyor. Ona dair tek bilgi bu fotoğraf ve bu fotoğrafın ardından çekilen fotoğraflar. 1963'teki suikast anından sonra Babuşka Hanım'ın izi bulunamıyor. Hatta FBI'ın arananlar listesinde olduğu biliniyor.


Ay piramidi

Apollo 17 görevi sırasında çekilen bir fotoğraf halka sızdıktan sonra açıklanamayan gizemli görseller arasındaki yerini aldı. Bu fotoğraf başta NASA tarafından karartılarak karanlık olduğu gerekçesiyle imha edilmeye çalışılsa da, fotoğrafın dijital ortamda kontrastıyla oynandığında çok belirgin bir şekilde Ay'da bir piramidin yer aldığı görülüyor.


Beyin Tanrı Mikalanjelo'nun meşhur "Adem'in yaradılışı" çalışması, Sistine Şapeli'nin tavanını yüz yıllardır süslemekte. Bu çalışmada en dikkat çekici özeliklerden biri, Tanrı figürünün gökyüzünde garip bir geometrik cismin içinden çıkmasıdır. Söz konmusu cismin dikkatli incelendiğinde aslında bir insan beyninin yarısının iç kısmını sembolize ettiği anlaşılabiliyor. Bilinene göre Mikalanjelo ve onunla aynı çağda yaşamış pek çok sanatçı insan anatomisini daha iyi tanıyabilmek için cesetler üstünde çalışmalar yapıyorlardı. Yani Mikalanjelo çok büyük bir olasılıkla insan beyninin iç yapısını biliyordu. Peki neden Tanrı'yı insan beyninin içinden çıkacak şekilde resmetmişti? Nasıl bir mesaj vermek istiyordu?


Hook adası canavarı 1924'te çekilen ve sonradan renklendirilen bu fotoğrafta Hook adası açıklarında deniz altındaki devasa bir canlı görüntülenmiş. Bu canlının türü ve ne olduğuna dair herhangi bir bilgi günümüzde de olmamakla birlikte, fotoğrafı çeken Robert Le Serrec ve karısı, canlının son derece saldırgan bir yapıda olduğunu tarihe not düşmüşler.


Hessdalen Işıkları

Norveç'in Hessdalen vadisinde 2007'de çekilen bu fotoğraftaki ışıkların ne olduğu henüz daha çözülemedi.


Düşen beden Texas'taki evlerine yeni taşınan Cooper ailesinin çektiği bu fotoğrafta yukarıdan aşağı, tepe taklak sarkan bir beden arka planda gözüküyor. Fotoğraf üzerinde yapılan incelemeler fotoğrafın gerçek olduğunu ortaya çıkartsa da, aslında var olmayan korkutucu görüntünün nasıl oluştuğu hala bir sır.


Kar Mucizesi Masolino Da Panicale (1383-1440) tarafından "Kar Mucizesi” adı verilerek resmedilen eser bugün hala Santa Maria Maggiore kilisesinde, Floransa İtalya'da sergilenmekte. İsa ve Meryem tasvirinin altında gökyüzünün UFO'lar ile kaplandığı bir günü tarif etmekte. Söz konusu gün ile ilgili kayıtlar Vatikan güncelerinde saklı tutulmaktadır. Olayla ilgili pek çok söylenti dönemin Vatikan yönetimi tarafından baskılarla kaynaklardan silinmiş. Eserin sahibi Panicale, uzun bir süre yardımcılığını yaptığı Kardinal Branda Castiglione'den hikayeyi dinlemiş ve olayı bu şekilde tasvir etmiş. Söz konusu olayı kar ve bulut olarak şifreleyen Panicale bu şekilde Vatikan'ın sansüründen kurtulmayı başarmış. Ancak bu çalışmanın ardında anlatılmak istenen gökyüzü olayının tam olarak ne olduğu gizemini korumaktadır.


Micromegas

Voltaire'in (1684-1778), 1752'de yazdığı "Micromégas” adlı felsefi bir romanda günümüzdeki UFO tasvirleriyle birebir uyan çizimler yapmış ve romanın gerçek deneyimlerden esinlenilerek kurgulandığını anlatmış. Micromegas'ta yer alan çizimlerdeki gök cisimlerinin ne olduğu hala daha bilinmiyor.


Siriburg Kuşatması

Bu görsel bir 12. yüzyıl el yazması olan ‘Annales Laurissenses'te (tarihi ve din olaylar hakkında bir kitap) kaleme alınan Sigiburg kuşatması sırasında iki Fransız şövalyesinin 776 yılında gördükleri uçan cisimleri tasvir etmekte. Kitaptaki bilgiye göre Saksonlar Fransızları Siriburg'da kıskıvrak kuşatırlar. Aniden gökte iki büyük dönen kalkanlar(!) görülür. Bu olayı anlatan çizimler, her ne kadar düzmece olarak tanımlansa da, Siriburg kuşatmasında daha iki tarafın da birbirine bir ok bile atmadan, nedense(!) korkarak kaçtığı ve savaşın başlamadan bittiği bilinmektedir.


Nuremberg Olayı

Bu çizim 14 Nisan 1561 tarihinde Nuremberg'te meydana gelen gerçek bir olayın dönemin yazılı kayıtlarına geçmiş bir belgesidir. Hans Glasser tarafından çizilmiştir. Gökyüzünde bir anda beliren küreler, haçlar ve tüpler bir saat boyunca ışıklar ve alevler saçarak mücadele ederler. Birçoğu toprağa düşerler ve bölge tarihinin en büyük yangını çıkar. Bölge halkı yangından atmosfere salınan gazlar sebebiyle söndürme girişiminde bulunamazlar. Birçok kişi zehirlenerek can verir. Yangın gökyüzünde siyah bir mızrak ucuna benzeyen devasa bir cisim belirene kadar sürer. İnsanlar korkularından evlerine kapanır. Nuremberg'in dünyayla ilişiği bir süreliğine kesilir. Olaylar sakinleyince halk evlerinden dışarı çıkar. Yangın sönmüş hava temizlenmiş ve ortada herhangi bir gökcismi vs. kalmamıştır. Söz konusu olaya dair tek görsel olan bu eser bugün Wickiana Koleksiyonu içerisinde Zürih Merkez Kütüphanesi'nde sergilenmektedir.


Basel olayı

Samuel Coccius tarafından çizilen eserde 1566 yılında gerçekleşen olayda, İsviçre'nin Basel şehri üzerinde sergilenen bir ufo resmi geçidi resmedilmektedir. Basel'de gerçekleşen bu olayda sayılamayacak kadar fazla siyah küre gökyüzünde belirir halk paniğe kapılır hatta kıyametin geldiği düşünülerek Vatikan'a haberciler gönderilir. Bu eser de yine Wickiana Koleksiyonu'na dahil olarak Zürih Merkez Kütüphanesi'nde sergilenmektedir.


Para

1680'lerde Fransa'da kullanılan bir madeni paranın üstündeki çizimler de bir hayli ilginçtir.. Aynı döneme ait pek çok parada ulusal simgeler, dini simgeler kullanılırken bu bastırılan parada nedense bir UFO resmedilmiş.


Maya tableti

Güney Amerika'daki pek çok kalıntıda UFO ve benzeri garipliklere dair çizimler bulmak mümkün. Bu taş tablet de onlardan biri. Kaba taslak bir uzay yolculuğunun anlatılmaya çalışıldığı çizimler antik çağların Uzay Yolu dizisi tadında...


Ay Yıldız

Türk piramitleri olarak bilinen bugün Çin topraklarında yer alan, eski Türklere ait büyük tümülüsler (anıt mezarlar) içerisinde şaşırtıcı çizimler dikkat çekiyor.

Duvarların yapımı sırasında iç duvarlara kazınan, "ay-yıldız” ve Oğuzların Kayı Boyu'nun, yani günümüzde Türkiye Türkleri olarak geçen Türk kavmimin, damgası olan "I Y I” sembolünün bulunması tartışmalara yol açmıştır. Türklerin İslamiyet ile birlikte kültürlerine kattıkları düşünülen ay-yıldız sembolünün kökeninin çok daha eskilere dayandığı yönünde önemli bir kanıt olan bu çizimlerin sırrı henüz aydınlatılamamıştır. Ancak temel olarak Türk mitolojisinde yıldızın Venüs olduğu bilinmektedir. Ve hilal şeklindeki Ay'ın Venüs'ü kucaklamasını temsil etmektedir. Venüs, Yunan mitolojisinde Afrodit'tir ve Türk mitolojisinde de kadını temsil eder. Halk arasında da Çoban Yıldızı olarak bilinir. Ay ise Türk mitolojisinde erkeği ve atayı temsil eder "Ay Dede” buralardan gelen bir tanımdır. Yani bu sembol, bir anlamda erkeğin kadını kucaklaması, erkekle kadının buluşması manasını taşır diyebiliriz. İslamiyete geçişten sonra bu sembole yüklenen anlam da değişime uğramış olabilir. Belirttiğimiz gibi tam olarak durumun bir açıklaması yoktur.


Dünyada insan aklının çözemediği, bilimin açıklayamadığı, insanları dehşete düşüren birçok doğaüstü olay oluyor...

İşte akıllarda soru işaretleri oluşturan o ilginç olaylar...


Ünlü "Kiev Kozmonotu"
Bu heykelcik Avrupa'da bulunan " uzay adamı " özelliklerini gösteren tek buluntudur. Yaşı çok eskidir.


Tarih öncesine ait küçük Japon heykelcikleri
Yakalarında civata taşıyan bu heykelcikler bir tür uzay başlığı ve elbisesi taşımaktadır. Hatta bunlardan biri çok büyük gözlük takmaktadır. Sanki güneş ışığından korunmak ister gibi.


Filippo Lippi tarafından yapılan "La Madonna e san Giovannino" tablosu. (15. yüzyıl) Yukarıdaki koyu renkli ve ışık saçan cisim sanki haraket ediyor gibi. Çünkü seyredenler var. Tablodaki adam ve köpek. Ressamın tablosuna aksettirdiği bu cisim hiçbir inanç ve dinsel anlatımla alakalı görünmüyor. Roma döneminde olduğu gibi günümüzde de "UFO" fenomenleri aynı şekilde gözlemlenmektedir.


Bu resimde Antikythera makanizmasını görmektesiniz. Sağ tarafta ise teknik şeması yer almaktadır. 1900 yılında Girit adasında bulunmuştur. M.Ö. 1.yüzyıla tarihlenmektedir. Bu antik bronz mekanizma bize eski uygarlıkların düşündüğümüzün aksine daha ileri bir teknik bilgiye sahip olduğunu kanıtlıyor. Astronomik takvim olduğu düşünülen bu mekanizmada (ya da bir makinanın parçası) içinde başka dişlilerde


Amerika'nın New Mexico eyaletinde inanılmaz bir olay yaşandı. Bir uzaylı amatör kameraya bir kadını kaçırırken yakalandı. Kız arkadaşı Jenna Hawser ile yaşayan Jeff Norris gece görüşlü kamerası ile uzaylıyı böyle görüntüledi.


Norris uyurken uzaylı ile karşılaştığını hemen panik halinde kamerasına davrandığını söylerken uzaylının başta dostça davrandığını ancak deklanşöre basmasıyla birlikte kaçtığını söyledi. Norris kız arkadaşından üç gündür haber alamadığını söyledi.


1895 yılında İrlanda'da Dyer tarafından mineral araştırmaları sırasında bulunan bir dev fosili. Boyunun karşılaştırılması amacıyla bir tren vagonunun önüne koyulmuştur. Yüksekliği 3 metre 70 santimetre ve ağırlığı 2050 kg.dır.(taşlaşmış olduğu için daha ağır geliyor herhalde) Sağ ayağı 6 parmaklıdır. Ancak daha sonra bu dev fosiline ve sahibine ne olduğunu kimse bilmiyor.


Kafaları karıştıran bir şehir daha. Lübnan'daki Balbek şehri. 20 metreden daha büyük taşların da kullanıldığı bu antik şehir Roma imparatorluğundan da eski. Hatta Sümerlilerin bilgilerine göre bile burası antik bir şehirdi o zamanlar. Taşların büyüklüğünü göstermek amacıyla 2 kişi yapıların arasında dikiliyor. Bugün kimse burasını kimlerin, nasıl, ne amaçla ve ne zaman yaptığını bilemiyor. Modern bilim ise Baalbek'i görmezlikten gelmeye devam ediyor.


Bu cisim Kanada'nın Kuzey kutup bölgesindeki Axel Heiberg adası eski fosiller koleksiyonunda bulunmuştur. İncelemeler bunun bir insan parmağı fosili olduğunu gösteriyor. Bu fosil 100 ile 110 milyon yıl öncesine aittir (Creataceous jeolojik dönemi). Bu fosil " DM93-083 " numarasıyla arşivlenmiştir. Röntgen ışınlarıyla yapılan inceleme sonucunda yukarıdaki resimdeki siyah kısımların parmak kemiklerine ait olduğu ortaya çıkmıştır. Bu kadar eski zamanlarda insan yaşamış olabilir mi?


Yapımı bitirilmemiş bir Obelisk (dikilitaş). Şu anda dikili bulunan en büyük obeliskten 2 kat daha büyüktür. Yapımında bir çok Mısır tapınağının inşasında olduğu gibi kırmızı granit kullanılmıştır. Yaklaşık 40 metre yüksekliğinde ve 1150 ton ağırlığındadır. (Eğer bitirilmiş olsaydı)


Kolombiya, Bogota yakınlarında bulunmuş bir insan eli fosili. Fosilleştiği kayanın yaşı 100 - 130 milyon yıldır. Yani, fosilde o kadar sene önce meydana gelmiştir.


Bu 120 milyon yıllık taş parçasının yüzeyi ,Ural Bölgesini gösteren (tabiri caizse) bir haritayla kaplıdır. Görünüşe göre bu kadar eski bir haritanın olması imkansızdır. Bashkir State Üniversitesindeki bilim adamları , çok eski zamanlarda , gelişmiş uygarlıkların olduğuna dair kanıtlardan biri olarak yorumluyorlar eseri. Bu greçektende insan eliyle yapılmış bir rölyeftir.

Günümüz askeri haritaları ile neredeyse aynı karakterik özellikleri sergilemektedir. Harita sivil çalışmaları göstermekte yani uzunluğu 12.000 Km ' yi bulan kanallar , nehirlere çekilen çitler , güçlü barajlar... Kanallardan çokta uzakta olmayan yerde elmas biçimindeki yerler gösterilmiştir.( Ne anlattığı bilinmemektedir). Ayrıca harita bazı yazılarıda içermektedir. Hatta sayılar bile vardır. Bilim adamları önce bunun eski çince olduğunu düşündüler. Daha sonra bu düşünce bilinmeyen bir kaynağa ait hiyeroglif - syllabic türü yazıya dönmüştür. Bilim adamları bu yazıları şimdiye kadar çözemediler.


1945 yılında Waldemar Julsrud adlı deneyimli bir arkeolog El Toro dağı (Meksika) eteklerinde gömülmüş vaziyette kilden yapılmış küçük heykelcikler buldu. Daha sonra El Tro şehri yakınlarında ve şehrin diğer tarafında Chivo Dağ yakınlarında poselenden yapılmış 33.000 'den fazla heykelcik bulundu. Buluntular Chupicuaro , klasik kültür öncesine aitti. (M.Ö. 800 'den M.Ö. 200 'e kadar olan dönem)

Bulunan heykelcikler , 65 milyon yıl önce yok oldukları düşünülen çeşitli türlerdeki dinozorları kusursuzca tasvir ediyordu. Modern bilim döneminde, neye benzedikleri ancak çözümlenen tarih öncesi bu yaratıkları, nasıl olduda böyle eski bir uygarlık kusursuzca sanat eserlerine yansıtabilmişti ? İnsan görmeden gerceği tasvir edemez.


Yeni Zellanda 'da bulunan çok eski bir uygarlığa ait kusursuzca yerleştirilmiş taşlardan oluşan duvarlar bulundu. Bu duvarları yapan uygarlık hakkında en ufak bir bilgi yoktur.


1877 yılında Montezuma tünel şirketinin bir tünel çalışması sırasında 50 milyon yıl eski olan bir lav akıntısının içinde bir tokmak ile bir kap bulundu.(Table dağı - California) Tokmak yaklaşık 30 cm uzunluğunda ve kap ise 10 cm çapında. Bu buluntudan şu sonuç çıkıyor: 50 milyon yıl önce yanardağdan fışkıran lavlar sel olup akarken bu tokmak ile kap oradaydı ve ikisi de lavın içinde gömülü kaldılar. 50 milyon yıl önce!


Geleceği gören harita
Coğrafya ve harita uzmanı ünlü Türk denizci Piri Reis'in 1513'te çizdiği Afrika, Amerika ve Güney Kutbu'nu gösteren harita, ortaya çıkarıldığı 1929 yılında ortalığı karıştırdı. Çünkü Güney Kutbu'nun keşfi, haritanın çizilmesinden çok sonra, yani 1818'de gerçekleşmişti. Dahası, Piri Reis'in haritası, kıtanın buz altında kalmış sahil kesimlerini de gösteriyordu. Ancak kıta üzerindeki buzlar, haritanın çizilmesinden tam 6 bin yıl önce erimişti.


10 BİN YILLIK PİRAMİT
Japonya 'nın Yonaguni adasının yakınında, denizin 23 metre altında insan yapısı olduğu apaçık belli olan piramitler bulunmaktadır. 183 metre genişliğinde ve 27 metre yüksekliğindeki bu piramitler yaklaşık , 8000 - 10.000 yıllıktırlar.


Harçsız taş set
Peru'nun Cusco bölgesindeki bir İnka kalesinin etrafını 360 metre boyunca zikzak yaparak saran 9 metrelik setlerin yapımında, tanesi 300 tona varan kireçtaşı blokları kullanılmış. Ancak hiç harç kullanılmamasına rağmen bu kayalar, arasına bıçak bile sokulamayacak kadar mükemmel yerleştirilmiş.


Generalin kemer tokası
M.S. 300'lü yıllarda ölen Çinli general Çou Çou'nun mezarında 1956 yılında bulunan kemerin tokası, yüzde 85 oranında alüminyumdan yapılmış. Ama doğada sadece bileşik olarak bulunan alimünyumun diğer maddelerden ayrıştırılarak tek bir madde olarak kullanılabilmesi ilk kez 19. yüzyılda mümkün olmuştu.


Çığlık tablosunun mumya versiyonu
Güney Amerika’da Amazon bölgesinde mezar ve tapınak olarak kullanılan gizli bir yeraltı mağarasında bulunan 600 yıl öncesine ait bir düzine mumya, bilim dünyasında büyük heyecan yarattı.


Bir kadın mumyasının Norveçli ressam Edvard Munch’un ünlü "Çığlık" tablosunu çağrıştıran biçimde, korku ve dehşetten ellerini yüzüne kapatmış olarak bulunması, büyük ilgi çekti.


8 Asırdır Çürümeyen Ceset

  1. yüzyıl başlarında Kastamonu Kalesi'nin fethi sırasında şehid olan Aşıklı Sultan için yapılan türbedeki çürümemiş beden görenleri şaşkına çeviriyor.

Halk dilinde 'Ayağı Yanık Sultan' olarak bilinen türbede çürümemiş bedeninin ayak kısmı camekan içinde teşhir ediliyor.


NASA'NIN ÇÖZEMEDİĞİ RESİM
Yandaki fotoğraf Amerikan Uzay Araştırma Merkezinden (NASA) alınmıştır.Fotoğraf Amerikan Uzay Araştırma Merkezinin en son teknolojiyle yaptığı teleskoplarla samanyolu gezegeninden sonra evrende elde ettiği en son görüntüdür.Bu fotografa NASA yetkilileri bir açıklama getirememiştir.


Bozulmamış papaz mumyası
Orijinalliğini koruyan sakallı mumyanın başındaki altın taç, belinde altın kemer, göğsündeki balık ve kasık bölgesindeki kartal şekli üzerindeki yazıların yanı sıra, mumyanın sağ tarafında da altın bir ok yer alıyor. Tabutun baş kısmında ise çeşitli yazılar bulunuyor.


Yeraltından gelen korkunç sesler
Rusya'da birkaç bilim adamı yeraltı tabakalarındaki kırılmaların sesini kaydetmek için 14.4 kilometre kuyu kazıyorlar ve bu dinleme cihazlarını yerleştiriyorlar

.İlkinde cok zayıf frekansta insan sesini duyuyorlar ama böyle bir şeyin mümkün olmayacağını düşündüklerinden ilk etapta bu yerleştirdikleri cihazdan gelen sesler olabileceği kanaatine varıyorlar.Daha sonra daha yüksek frekanstaki sesleri algılayabilecek cihazı yerleştirdiklerinde hayrete düşüyorlar çünkü yerin dibinden milyonlarca insanın çığlık seslerini duyuyorlar. Çogu bilim adamı işini bırakıyor.


Mısır Hiyerogliflerindeki Gizemli Şekiller
Abydosdaki Osiris tapınağında bulunan hiyeroglifler de hayli ilgi çekici... Tabakaların üzerine kazınmış helikopter, uçak ve denizaltına benzer şekillerin ne anlama geldiği halen gizemini korumakta...


MISIR'DAKİ AMPÜLLER
Mısır , Dendera 'daki Hathor tapınağında göze çarpan ampuller. Bu ampuller kıvrımlı kablolar ile bir jeneratöre veya açma kapama düğmesine bağlıdırlar. Ampul şeklindeki cismin içine bir yılan tasviri konulmuş. Bu da ampulün içindeki ince teli gösteriyor olabilir.


BÜYÜK PİRAMİTTEKİ GİZEMLİ KAPI
Rudolf Gantenbrink tarafından Büyük Piramitte keşfedilen bakır kulplu kapı. Resim UPUAUT 2 adlı bir araştırma robotu tarafından çekilmiştir.. Hangi amaca hizmet ettiği bilinmeyen gizemli kapı ,kraliçe odasından başlayan güney kanallarında yer almaktadır.

Bu kapının arkasında başka bir kapı daha bulunmuştur. Yapılan bazı araştrmalar sonucunda içinde ne olduğunu bilmediğimiz bir oda veya odalar bu ikinci kapının arkasında bulunmaktadır.. Aynı kapıdan kral odasından başlayan kuzey kanallarında da bulunmuştur. Burada sorulan en önemli soru şu : Görünüşte hiçbir amaca hizmet etmeyen bu kapılar Neden buralara kondu ?


METAL KÜRELERİN SIRRI
Bu metal kürecikler Güney Afrika, Klerksdorp'tan. Birinin üzerinde kürenin çevresini dolaşacak şekilde birbirine paralel 3 çizgi oyulmuştur. Bu küreler Cambrian devri öncesine ait pek çok mineral arasında bulunmuştur (2,8 milyar yıl öncesi). Bu kürelerden bazıları 6 milimetre kalınlığında, ince bir kabuğa sahiptirler. Bu ince kabuk kırıldığı zaman kürenin içinden süngerimsi garip bir şey çıkıyor.

Bu süngerimsi şey havayla temas edince parçalanıp toz haline geliyor. Bu kürelerin ne oldukları ,ne amaçla yapıldıkları bilinmiyor. Üstelik 2,8 milyar yaşındalar. İnsanın inanası gelmiyor ancak bilimsel veriler bunlar.


KRİSTALLE KAPLI KAYA
Bu kaya parçasının üzeri doğal kristallerle kaplanmıştır.içinde bir boşluk bulunmuştur. Bu boşlukta, malzemesini metal ve porselenin oluşturduğu garip bir cisim bulunmuştur. Resim A : Kaya parçasının iki parçaya bölünmüş hali. Resim B : Taşın her iki yarısının iç kısmını görüyoruz. Resim C : Radiography tekniğiyle içindeki cismin resmi çekiliyor.

Cisim o kadar eski olmasına rağmen metal bir yapıdadır. Bu cismin üzerinde meydana gelen ve onu kaplayan kristal oluşumlu kabuğun oluşabilmesi için 500.000 yıl (beş yüz bin yıl) geçmesi gerekiyor ! Resim D : Yan taraftan çekilen radiography resminde metal cismi daha ayrıntılı bir şekilde görüyoruz. Sonuç olarak bu garip cisim 500.000 yıl yaşındadır. Günümüzde bir şeye ait bir parça olsaydı ,çoktan ne olduğu tespit edilirdi.


Peru'daki bu duvarlar ile kesin bir benzerlik göstermektedir. Bu arkeolojik duvarlar bir gizem taşımaktadırlar çünkü ,antik çağlarda yapılmalarına rağmen ,bu kadar kusursuz bir şekilde işlenip yerlerine koyulana kadarki aşamalar için yüksek bir teknoloji ve bilgi gerektirmektedirler. İnsanın açıklayamadığı, garip iç ve dış açılara sahip bu duvar taşları hakkında cevabını bilmediği sorular ise şunlar: Nasıl taşındılar?Nasıl ölçülüp nasıl kesildiler ? Nasıl bu kadar doğrulukla yerleştirildiler? Hemde ilkel insanlar tarafından.


HİYEROGLİFLERİN SIRRI
Mısır 'daki Abydos tapınağındaki hiyerogliflerde helikopteri, tankı, kargo uçağını ve planörü çağrıştıran şekiller vardır. Bu hiyeroglifler başka hiyerogliflerin altına gizlenmişlerdi. İlk tabaka hiyerogliflerin yerinden kopup düşmesiyle bu esrarengiz şekiller gün yüzüne çıkmıştır.


Bu daire şeklindeki taş oluşumları 30 metre çapındadır ve Loch Ness gölünün dibinde görüntülenmiştir.


Mısırlılar Avustralya'ya mı gitmişti?
1900 'lü yılların başlarında 250 civarında hiyeroglif Sydney 'in 100 km. kuzeyindeki Hunter Valley ulusal parkında keşfedilmiştir (Avustralya). Bunlar antik Mısır hiyeroglifleridir. Kuşkuya yer bırakmayacak olan Eski Mısır Tanrısı "Anubis" çizimi ile birlikte hiyeroglifler şu soruyu akla getiriyor: Acaba Eski Mısırlılar Avustralya 'ya mı gitmişlerdi?


Lochness canavarını gösteren bu fotoğraf 70'li yıllarda çekildi. Gerçek olup olmadığı yıllarsır hala tartışılıyor.


Peru'da bulunan kafatası
Kafatası Peru'da (Ica) bulunmuştur. İlk bakışta günümüz insanının kafatasına benzemektedir, ancak soru işaretlerine yol açan bir kaç etken öne çıkmaktadır. Göz boşlukları günümüz insanının göz boşluklarından %15 daha büyüktür. Beynin yer aldığı boşluk ise 2600 ccm ile 3200 ccm arasında değişmektedir. Şu andaki insanın kafatasındaki beyin beyin boşluğu kapasitesi 1450 ccm 'dir ...


Yukarıda Alban Dağına kazınmış pervaneli bir uçağı hatırlatan eski devirlere ait bir resim görüyorsunuz. Olmek topluluğunun inanılmaz ve çözümlenemeyen örneklerinden birisidir.


Bu altın maket, Amerika'da Kolomb öncesi döneme ait bir mezarda bulundu. Yaklaşık 1800 yıllık. Görünüşe göre bir uçağın doğru ölçekli maketi gibi duruyor. (Delta kanatlı, motor yerine sahip, pilot kabini var, kuyruk kanatları bile doğru şekilde tasvir edilmiş.) Güney Amerika'da buna benzer bir çok eser bulunmuştur.

En Çok Aranan Haberler