Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım projenin İstanbul'un turizm potansiyeline katkı sağlayacağını söylerken Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu ise Haliç'in kültürel dokusunun ortadan kalkacağını savundu.
Hürriyet'in haberine göre, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın Beyoğlu kıyısında bulunan tarihi Aynalıkavak Kasrı, Taşkızak Tersanesi ve Divanhane binasının bulunduğu 25 dönümlük bir alanda hayata geçireceği projede, her biri 70 yat kapasiteli 2 adet yat limanı yer alacak.
OTEL DE VAR EĞLENCE MERKEZİ DE
Bakanlık geçmişi Fatih Sultan Mehmet dönemine dayanan tersanelerin bulunduğu yat limanını inşa ederken limanın yapılacağı bölgede yer alan ve tarihi nitelik taşıyan alanları ve binaları da restore edecek. Proje kapsamında her biri 400 oda kapasiteli 5 yıldızlı 2 otel, apart oteller, dükkanlar, restoranlar, kongre ve kültür merkezleri, sinema ve eğlence tesisleri, 1000 kişilik cami, otopark da yapılacak.
49 YILLIĞINA YAP-İŞLET-DEVRET
Haliç’e farklı bir çehre kazandırması beklenen proje kapsamında yat limanı 49 yıllığına Yap İşlet Devret modeli ile yapılacak. 4 yıl inşaat, 45 yıl da işletme süresi olacak. İhaleye katılacak firmalardan 50 bin TL şartname bedeli, 50 milyon TL geçici teminat istenecek. 2 Temmuz ihaleye giren şirketler için tekliflerin son günü olarak ilan edildi. İhale, 10 Temmuz’da kapalı teklif alma usulü ile yapılacak. Teklif veren firmalar puanlamaya tabi tutulacak. Puanlamadan 75 puan üzeri alan ikinci aşamada açık pazarlık usulüne geçilecek.
YILDIRIM ANLATTI
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, projenin kentsel dönüşüm kapsamında da düşünülebileceğini belirtti. Yıldırım, şunları söyledi:
“Taşkışla ve Camialtı tersaneleri Osmanlı’dan beri Türk denizciliğine hizmet etti. Tersanelerin şehir dışına taşınması projesiyle birlikte bu alan atıl kaldı. Bu alanın halka açılması ve bir yaşam alanı haline dönüştürülmesi için bu çalışmayı başlattık. Bu projeyle birlikte Haliç; içinde marina, apart otel, restoran, dükkanlar, kültür ve eğlence mekanlarının bulunacağı bir yaşam alanı haline dönüşecek.
YILDIRIM: “METRUK GÖRÜNTÜ YERİNE YELKENLİLER”
Bu projeyle Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’ndan başlayan bu alanda Haliç Kongre Merkezi ve Sabancı Müzesi ile birlikte bir bütünlük oluşturacak ve İstanbul’un turizm potansiyeline katkı sağlayacak bir kompleks ortaya çıkacak. Ayrıca tarihi bina özelliği taşıyan yapılar da restore edilerek İstanbul’un tarihi dokusuna kazandırılacak. Proje, aynı zamanda kentsel dönüşüm çerçevesinde de düşünülebilir. Haliç’e yapılacak bu kompleks sayesinde Haliç’teki o metruk görüntü yerine yelkenliler, irili ufaklı teknelerin ortaya çıkaracağı yeni bir Haliç, İstanbul siluetinin bir parçası haline gelecek. Her yıl 10 milyona yakın turist çeken İstanbul’un bu potansiyelini de yukarıya çekecek bir proje olacak.”
FATİH SULTAN MEHMET’İN PROJESİ
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “muhteşem proje” diyerek duyurduğu Haliç Yat Limanı ve Kompleksi projesinin yapılacağı haliç Tersanesi’nin temelleri Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar uzanıyor. İstanbul’un fethinin ardından Fatih Sultan Mehmet’in talimatıyla 1455’te kurulan Haliç Tersanesi, en uzun süre faaliyet gösteren tersanelerden birisi oldu. O zamanki adıyla, ‘Tersane-i Amire’, Yavuz Sultan Selim döneminde 100 birimli, Kanuni Sultan Süleyman döneminde inşa birimli dev bir tersane haline geldi. Denizcilikteki gelişmeyle birlikte bu bölge inşa tezgahları, havuzlar, depolar, kışlalar ve yelken dikim atölyelerini de içine alan bir kompleks haline getirildi. Kürek mahkumlarına, Mimar Sinan’ın inşa ettiği zift ambarına ve Avrupa’dan alınan havuzlara ev sahipliği yapan tarihi liman, yakın zamana kadar hizmet verdi. Liman bir süreden beri atıl durumda.
KENTSEL KİMLİK ZARAR GÖRECEK
Eyüp Muhcu / Mimarlar Odası Genel Başkanı
Haliç, İstanbul’un ilk kent yerleşim bölgesidir ve doğal bir liman olarak önemli bir rol üstlenmiştir. Dünyanın en eski tersanesi olmasıyla birlikte dünyaca önemli bir endüstri mirasıdır. Bu nedenlerle tersane ile ilgili gelişmeleri yakından izliyoruz. Buraya yapılacak her şey çok önemli.
Bir süre önce tersaneye ait kültür varlığı niteliğindeki binalara yıkım ve tadilat uygulamaları gündeme gelmişti. Buna karşı durduk. Kamuoyunda oluşan tepkilerle bu süreç durduruldu. Daha sonra gördük ki Cumhurbaşkanlığı himayesinde Haliç Tersane bölgelerine yönelik çalışmalar kamuoyundan adeta kaçırılırcasına yapılmış ve nihayetinde Haliç’in kültürel dokusunu ve tarihini ortadan kaldıracak bir karar ve ihale gündeme gelmiştir.
Söz konusu proje içeriğiyle uygulanması halinde hem endüstri mirasımız hem de İstanbul’un kentsel kimliği zarar görecektir. Bu mirasın geleceğe taşınılması gerekirken, kararın Cumhurbaşkanlığı himayesinde alınması endişe vericidir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı’nın eksik ya da yanlış bilgilendirildiğini düşünüyoruz. Çünkü bu ihale hukuksuz ve şehircilik ilkelerine aykırıdır. Cumhurbaşkanının bu süreci durduracak tedbirler alması bekleniyor. Diğer yandan Gezi Parkı olayları sürecinde İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın “Otobüs duraklarının yerini değiştirirken bile halka soracağız” söylemiyle yarattığı olumlu hava, İstanbul’un tüm değerlerini yok edebilecek bir karar alınırken toplumdan gizlenmesi ile çelişmektedir. Bu durumun toplum tarafından sorgulanması gerekir.
ÇAKMA DUBAİ OLMASIN
Süleyman Faruk Göncüoğlu / Sanat Tarihçisi
Haliç Tersanesi bölgesine tarih ile ilgili bir kültür merkezi yapılabilir. Dünyada bu tarz örnekler var. Ancak sadece alışveriş ve eğlenceye yönelik bir yapı Kasımpaşa kültürünü yok eder. İngiltere’de sadece pazarıyla ünlenen ve bunun korunması için çalışılan bölgeler var. Kasımpaşa da İstanbul’da denizcilikle alakalı önemli bir merkezdir. Yat limanı Haliç’e hareketlilik getirebilir. Ancak bu yapılırken İstanbul’un değerleri korunmalıdır. Bu şehir çakma bir Dubai ya da New York olmamalıdır. İstanbul, İslam Şehir kültürünün doruğa ulaştırdığı bir modeldir. Eğer şehir global dünya değerlerine teslim edilirse bir model olmaktan da çıkar.
Bizde proje yaparken bütün kültürel, coğrafi değerleri ve mizacımızı reddeden projeler yapılıyor. Bunları yapınca toplumun ileri gideceğini zannediyoruz. Oysa geriye gidiyoruz. Evet, Haliç Tersanesi şu anda çok mezbele bir halde. Çünkü bölgenin tersane vasfı gidince yıkıntıya dönüştüğü bir gerçek. Bölgenin yeniden canlandırılması gerekir. Ancak devasa büyüklükte projeler yapılınca 8 bin 500 yıllık tarihinden kopmuş bir proje olur. İstanbul son medeniyet Osmanlı’nın mirasıdır. Bunu silecek projeler yapılıyorsa üzülürüm. Hem kültürel mirası korunmalı hem de çöplük olmamalı. Zeytinburnu örneğinde gördüğümüz gibi betonarme yapılar yükselmemeli. Zira betonarmenin geri dönüşü yoktur. İstanbul betonlaştıkça gelecek ipotek altına alınıyor.