ANKARA (İHA) - İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Beşışık, Türkiye'de her 20 kişiden birinin Hepatit B mikrobu taşıdığı uyarısında bulunarak, hamile kadınlara mutlaka hepatit B ve A testi yapılması gerektiğini belirtti.
Prof. Dr. Beşışık, Antalya'da düzenlenen İç Hastalıkları Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Hepatit B ve A mikrobu ile ilgili önemli bilgiler verdi. Türkiye'de her 20 kişiden birinin Hepatit B mikrobu taşıdığını belirten Prof. Dr. Beşışık, "Gebelikte mutlaka hepatit B ve A aranmalıdır. Çünkü Türkiye'de her 20 kişiden birisi Hepatit B mikrobunu taşıyor ve bu kesitli kaynak hamile bir hanım olabilir. Eğer bu konuda gerekli tedbirler alınmaz ise çocuğa bulaşabilir. Doğumda çocuğa bulaşacak olursa da çocuğun
yaşam boyunca Hepatit B ile bir arada olma olasılığı yüzde 90'lara erişiyor" diye konuştu.
Yeni dünyaya gelen bebeğe doğar doğmaz ilk 12 saatte ve en geç 48 saat içerisinde koruyucu immunglobin ve aşı, ardından 1. ve 6. ayda tekrar aşılama yapılmasıyla yüzde 90-95'lere varan bir koruyuculuğun sağlanabileceğini anlatan Prof. Dr. Beşışık, şunları söyledi:
"Böylece yeni dünyaya gelmiş bir kitlenin geleceğini büyük ölçüde sağlam temellere oturtmuş olabilmeniz mümkün olacaktır. Günümüzde bile gebelik öncesi sağılık kurumlarına ulaşama sıkıntısı yaşanıyor. Ülkemizin önemli bir kısmında sağlık kurumlarına erişememe sıkıntısı var. Bu ekonomik olarak sıkıntılı bölgelerde çok daha belirgin. Hepatit B mikrobu görülen bu bölgelerimizde ciddi bir sorun, dolayısıyla bu açıdan gerekli tedbirlerin alınması önemli bir yol kat edici durum olacaktır. Hepatit B ciddi bir sağlık sorunudur. Ülkemiz koşullarında kalıcı bir tedavi yok. Hepatit B tedavisi dediğimiz zaman bugünkü anladığımız olayın karaciğerdeki geriye dönüşümsüz aşaması dediğimiz siroza engelleyici bir tedavidir. Bunun için hepatit B'yi baskılamanız lazım. İlaç tedavisi bir kez başladığınız zaman uzunca bir süre bunun devam ettirilmesi gerekiyor. Bu tedaviyi uzun süre kullanmanızın da sıkıntıları var, dolayısıyla gerçek tedavi ihtiyacı olan hastaların belirlenmesi ciddi bir problem olarak karşımızda duruyor. İhtiyacı olmayan bir hastaya tedavi başlayacak olursanız bunun hasta açısından, ülke ekonomisi açısından ve genel sağlık açısından birçok sonuçları bulunuyor. Bunların da göz önünde tutulması gereklidir. Diğer bir sorun endoskopi. Endoskopi, ülkemizde son derece yaygın olarak uygulama alanında, aynı zamanda cerrahi uzmanları, hatta kimi kez iç hastalıkları uzmanlarının da sindirim sisteminin içinin görüntülemesini, iç ölçüsünün görüntülemesi yöntemini kullanılıyor. Burada sıkıntı sadece gören açısındandeğil görüleni yorumlayan açısından da var. Bu şekilde rapor yazılıyor, bu raporun nasıl değerlendirilmesi gerekliliği önemli bir sorun."
Karaciğer hastalığının tek tedavisin karaciğer transplantasyonu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Beşışık, karaciğer transplantasyonu konusunda Türkiye'de pek çok konuda olduğu gibi kurumsallaşamamadan kaynaklanan sıkıntıların yaşandığını kaydetti.