Hamilelik testi yaptınız ve sonuç negatif mi çıktı? Hamile olma ihtimaliniz tamamen ortadan kalktı anlamına gelmiyor bu sonuç. Belki test zamanınız yanlıştı. Bu durumda bedeninizdeki diğer değişimleri gözlemleyerek hamile olup olmadığınız konusunda kendinize bir şans daha tanıyabilirsiniz.
İşte hamileliğin ilk 9 belirtisi...
Adet gecikmesi
Bazı kadınları vücutları saat gibi işler. 28 günde bir adet kanamaları hiç şaşmaz. İşte siz de bu şanslı kişilerdenseniz hamileliğin ilk belirtisiyle net bir şekilde karşılaşma olasılığınız son derece yüksek. Bazen hamileyken de hafif lekelenme ya da hafif vajinal kanama görülebilir ve bu, adet kanaması zannedilebilir. Hamilelik yok zannettiğinizde aslında hamile kalmış olabilirsiniz. Dolayısıyla hafif lekelenmeleri kanama gibi algılamayın. Bu tarz kanamalar, döllenmiş yumurta döllenmeden yaklaşık 1-2 hafta sonra rahim duvarına yuvalandığında oluşur. Ancak her adet kanaması gecikmesi ya da olmaması bir hamilelik belirtisi değildir. Adet periyodu, stres, yolculuk, sağlık sorunları gibi çeşitli durumlardan etkilenebilir.
Sabah bulantısı ve kusma
Sperm ve yumurtanın buluşmasından bir ya da iki hafta sonra hamilelik hemen başlar ve ikinci trimestera (üç aylık periyot) kadar sürer. Bol bol uyumak, zencefil ya da nane çayı bulantının geçmesi için yardımcı olabilir.
**Ruh halinde dalgalanmalar
**
Hamileyken bazen kendinizi kahkahalara boğulmuşken bazen de göz yaşı dökerken bulabilirsiniz. Bu dönemde hormon seviyelerindeki ani değişimlerden dolayı ruh halinde değişiklikler yaşamak olası. Progesteron seviyelerinde ani artış olması, hamileliğin ilk belirtileri arasında sayılabilir.
Göğüslerin şişmesi
Özellikle küçük göğüslü kadınlar göğüslerinin büyümesinden dolayı mutlu olurlar. Çünkü hamile kaldıktan birkaç hafta sonrasından itibaren hayatlarının hiçbir döneminde sahip olmadıkları iri göğüslere kavuşurlar. Ancak dikkat! Göğüslerdeki şişlik hissi, adet öncesi sendromla karıştırılabilir.
Bitkinlik
Ara ara şekerlemeler günlük bir alışkanlığa dönüşebilir. Özellikle ilk üç aylık dönemde hormonlardaki artışa bağlı olarak yorgunluk hissinin oluşması yaygındır. Genelde bu bitkinlik hissi, ikinci üç aylık dönemde sona erer. Ama unutmamak gerekir ki her hamilelik birbirinden farklıdır. Bazı hamileliklerde, hamileliğin sonuna kadar yorgunluk hissedilebilir.
Sık idrar yapma
Hormonal değişimler ve büyüyen rahmin mesaneye baskı yapması sonucu sık idrara çıkma gerçekleşir. Genellikle ilk ve üçüncü üç aylık dönemlerde daha çok görülür. Sık tuvalete gitmemek için su içme alışkanlığından vazgeçmeyin. Bol bol su içmeye devam edin.
Yemek yiyememe
Hamilelikte, bu döneme kadar çok sevdiğiniz yiyecekleri ağzınızdan bile geçiremez hale gelebilirsiniz. Bu durumun sebebi, hCG (human chorionic gonadotropin) adlı hormon seviyesinin yükselmesi olabilir. Siz bu dönemde damak tadınıza kulak vermeyi sürdürün ama bir yandan da lif oranı yüksek gıdalar, folik asit, kalsiyum, demir, C ve A vitamini almaya dikkat edin.
Kokulara duyarlılık
Hamile kalana kadar sizi rahatsız etmeyen tüm kokular burnunuza kötü gelebilir. Bu kokular midenizi bulandırabilir. Bu durumda bitkiler işinize yarayabilir. Lavanta, biberiye, nane ya da zencefil gibi bitkiler bu kötü kokuları etkisini azaltabileceği gibi tam tersi midenizin bulantısını daha da artırabilir. En iyisi camı açıp temiz havayı içinize çekmek ve yakınınızdaki kişilerden anlayışlı olmalarını rica etmek.
Nefesin kesilmesi
Kısa egzersizler bile hamileyken normal zamanlara göre daha derin nefes almayı gerektirir. Bu durum artan progesteron hormon seviyesi ve kan miktarının artmasına bağlı olarak özellikle ilk üç aylık dönemde yaygındır. Uzmanlar hamileliğin 32 ayından 34'üncü ayına kadar bir kadının kan miktarının yüzde 40 ila 50 arttığını söylüyor. Bu fiziksel değişim, daha fazla oksijen gerektirir. Hamilelik, daha yavaş hareket etmeyi gerektirir. Akciğerlerinize yardım etmek için dinlenmeyi seçebilirsiniz. Bu şekilde nefesiniz normale girecektir.