Gebeliğin ilk aylarından son aylarına kadar anne adaylarında birtakım fiziksel ve ruhsal değişimler gözlenir. Gebelik sürecinde beyaz, sarı, kahverengi veya pembemsi renkte vajinal akıntılar olabilir. Yoğunluğu, rengi ve görülme sıklığı her kadında farklılık gösteren ve sürecin doğal akışında görülen bu akıntıların hafif kokulu olması da endişe edilecek bir durumun göstergesi değildir. Aksine kadının vajinal bölgesindeki çeşitli bakterilerin ve mikropların oluşmasının engellendiğini ve daha sağlıklı bir gebelik geçirildiğini ifade eder. Bu akıntılar aynı zamanda doğum kanalını da enfeksiyonlardan korur. Öte yandan her anne adayında akıntı olması şart değildir ve hamilelikte akıntı olmaması normal mi sorusu evet olarak cevaplanabilir.
Gebelik döneminde kadının östrojen ve progesteron hormonlarının seviyelerinde önemli değişimler gözlenir. Değişen hormonal denge, gebelikte sarı akıntı oluşumun en önemli nedenlerinden biridir. Hafif kokulu, koyu kıvamlı ve açık renkli bir akıntının gelmesinde hiçbir sakınca yoktur. Bu tamamen fizyolojik bir akıntıdır.
Hamilelikte anne adayının artan kiloları ve hormonal değişimleri çoğu zaman bakteri oluşumuna neden olabilir. Vajinal bölgede oluşan bakteri ve mantar enfeksiyonları ise akıntı şikayetlerinin artışına etki edebilir. Özellikle mantar, gebe kadınlarda en fazla görülen enfeksiyon türlerinden birisidir. Vajinal asit dengesinin bozulmasına bağlı olarak glikojen oranında yükseliş meydana gelir. Bu durum da doğrudan vajinal bölgede enfeksiyon oluşumunu tetikler. Özellikle gebeliğin son 3 ayına doğru candina görülme riski daha fazladır.
Sarı renkli, bol köpüklü ve kötü kokulu olan "trichomonas vajiniti" şikayeti, genital bölgenin dış kısmında kızarıklık meydana getiren bir çeşit enfeksiyondur. En yaygın belirtisi vajinal haznenin girişinde kaşıntı ve yanma şikayeti oluşturmasıdır. Vajinal parazit, sadece cinsel yolla değil çevresel koşullarla da hastaya bulaşabilir. Enfeksiyon; ıslak iç çamaşırında 24 saat, tuvalet klozetlerinde ise 48 saate kadar canlı kalabilir. Cinsel yolla bulaşması durumunda anne adayının eşinin de mutlaka tedavi olması gerekir.
Yumurta ve sperm hücresinin birleşmesi sonucu oluşan embriyonun rahim dışında bir yere yerleşmesi durumunda dış gebelik gerçekleşir. Dış gebelik, kahverengi akıntı şikayetlerini tetikleyen en önemli nedenlerden bir tanesidir. Çünkü döllenen hücre, doğal olarak yerleşmesi gereken rahim içinde değildir. Fallop tüplerine veya rahmin farklı bir bölgesine yerleşen embriyo, kahverengi, siyah veya kırmızı akıntılara neden olabilir.
Normal şartlarda, hamilelikte cinsel ilişkiye girmenin hem anne adayı hem de bebek açısından hiçbir zararı yoktur. Ancak gebeliğin seyri anne adayının ilişkiye girme durumunu değiştirebilir. Örneğin; düşük tehlikesi söz konusu ise doktor cinsel ilişkiye girmeyi belirli bir süre yasaklayabilir veya sınırlandırabilir. Aksi takdirde anne adayında kahverengi ve kırmızı akıntı görülme riski de artabilir.
Gebelikte belirli bir düzende kilo artışı söz konusu değilse akıntı şikayetlerinin oluşması normaldir. Ayrıca kilo değişiklikleri metabolizma dengesini de bozduğu için bebeğin gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle sağlıklı bir şekilde kilo alımına dikkat etmek gerekir.
Hamilelik, anne adayında ruhsal açıdan da değişimlerin gözlendiği bir dönemdir. Özellikle ilk gebeliklerde, kadındaki östrojen ve progesteron hormonlarındaki artış daha fazla stres ve sıkıntı yaşamasına yol açabilir. Stresin artışı ise kahverengi akıntının gelmesine doğrudan etki eder. Ayrıca gebeliğin daha düzenli geçmesi ve bebeğin sağlıklı gelişimi açısından verilen bazı ilaçlar da akıntı şikayetlerinde artışa neden olabilir. Vitaminler ve parasetamol içeren ağrı kesiciler bunlara örnektir.
Gebelikte görülebilen akıntının nedeni genellikle fizyolojiktir. Dolayısıyla gebelikte su gibi akıntı görülüyorsa, akıntının şiddeti anne adayını rahatsız edecek kadar çok değilse ve kokusuz ise endişe etmeye gerek yoktur. Ayrıca gebeliğin ilerleyen dönemlerinde görülen akıntılar, çoğu kez amniyon sıvısı ile karıştırılır. Özelliklegebeliğin 20. haftasından sonra gelen akıntı şikayetlerinin amniyon sıvısı olup olmadığını öğrenmek adına mutlaka araştırılması yapılmalıdır.
Akıntı şikayetlerinin herhangi bir zamanlaması yoktur. Yani gebeliğin başlangıcında, ortasında veya sonlarında da bu akıntılara rastlanabilir. Ayrıca gebeliğin başlangıcından sonuna kadar devam etmesi de oldukça normaldir.
Vajinadan 1 adet günlük pedi geçmeyecek kadar akıntı gelmesi, her anne adayı için normal karşılanır. Hamilelikte akıntının artması da aynı şekilde gebelik sürecine, anne adayının herhangi bir hastalığının var olup olmamasına ve yaşına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Gebelikte akıntının kesilmesi de yine normal bir gelişmedir. Bir süre boyunca yoğun olarak devam eden akıntının normale dönerek azalmasında herhangi bir sakınca yoktur. Aynı şekilde gebelikte akıntının durması da risk teşkil eden bir durum değildir ancak yine de jinekolog yönetiminde muayene gerçekleştirilmesi sağlıklı olur.