Gazetelerde tıbbi yanlışlarla ilgili haberler hiç eksik olmaz. Ama, sanılmasın ki bu sadece bizim ülkemize ait bir sorundur. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile doktor, hemşire, eczacı, hastaneler, ilaç endüstrisi... ve hastaların kendilerinden kaynaklanan yanlışlardan milyonlarca insan zarar görmekte, binlercesi de ölmektedirler.
1999' da Institute of Medicine (Tıp Enstitüsü) tarafından yayınlanan bir raporda Amerika'da tıbbi yanlışlar yüzünden her yıl 98.000 insanın hayatlarını kaybettiği bildirilmişti.Aynı enstitünün geçen hafta yayınlanan yeni raporu da önceki kadar sansasyon yarattı. Raporda Amerika'da sadece 'ilaç tedavisindeki yanlışlardan yılda 1.5 milyon insanın etkilendiği ve bunların 7.000' inin (yanlış okumadınız, yazı ile de yazayım: yedibin!) bu nedenle öldüğü bildiriliyor. Bunun ekonomiye maliyeti ise 3.5 milyar dolar olarak hesaplanıyor.
İnsanın, yılda 7.000 kişinin yuttukları haplar yüzünden 'hapı yuttuklarına' inanası gelmiyor ilk anda. Ama, bu Amerika' lıların nasıl ilaç düşkünü oldukları, daha doğrusu nasıl ilaç düşkünü 'yapıldıkları' dikkate alınırsa, bu rakamlar hiç de şaşırtıcı değil.
Amerika' da 10.000' den fazla ilaç ve 300.000 kadar da tezgâh üstü ilaç var.
Bu ülkede, yılda ortalama 4 milyardan fazla reçete yazılıyor. Her 5 erişkinden 4' ü haftada en az bir kez ilaç alıyor. Üçte biri de en azından beş farklı ilaç kullanıyor. Daha bu rakamların içinde 'tezgâh üstü ilaçlar' denen reçetesiz ilaçlar da yok üstelik.
Şimdi, gelin de bizim Maliye Bakanlığı' nın 'ne kadar yararlı oldukları belirsiz, ama yan etkileri ve zararları kesin olan bir takım ilaçları' ödeme kapsamından çıkarmasına hak vermeyin. Çünkü, ne kadar çok ilaç kullanılıyorsa, kaçınılmaz olarak da o kadar çok yan etkiler, komplikasyonlar ve de ölümler ortaya çıkıyor.
İlaç, tezgâh altı da olsa, üstü de olsa sonuçta bir kimyasal madde. Yerinde, doğru dozda ve doğru sürede kullanıldığında bile yan etkileri olan bir ürün. 'Yan etkisi olmayan madde ilaç değildir' diyen atalarımız ne kadar da haklılar.
YANLIŞLARIN NEDENİ
Raporda ilaç tedavisinden kaynaklanan olumsuzlukların nedenleri de belirtiliyor. Özellikle de doktor yazılarının 'okunaksız' olmasından, alerjik reaksiyon ve diğer ilaç yan etkilerinden, dozaj ve ilaç etkileşimlerinden kaynaklanan yanlışların üzerinde duruluyor.
Yanlışlar elbette bunlarla sınırlı değil. Her biri ayrı yazı konusu olacak daha neler var neler...
Doktor, yanlış ilaç yazabilir. Hele de yorgunsa, uykusuzsa, kafası karışıksa, çok yoğun çalışıyorsa. Bizim devlet hastanesi polikliniklerinde günde 100'e yakın hasta ile cebelleşen doktorlarımızı göz önüne getirmeniz yeterli.
Doktor ilacı doğru yazmıştır, ama yazısı okunaksızdır; eczacı yanlış ilaç verebilir. Bizde eczaneler bunun dışında da pek çok yanlışa açıktır. Eczacı yerine kalfa ve çırakların ilaç vermesi, eczanelerimizde ilaçtan başka pek çok ilaç dışı ürününün satılması, muvazaalı eczaneler, yani eczacı diplomalarının para karşılığı kiraya verilmesi... gibi.
Hastanelerde yatan hastalarda hemşirelerin yanlış ilaç vermeleri de, hastaların doktor önerisi olmadan, eş dost veya arkadaş tavsiyesi ile kendi başlarına ilaç kullanmaları da tedavi yanlışlarının önemli nedenlerindendir.
E-REÇETE
Raporda, ilaçla tedavi yanlışlarının ne kadar tehlikeli bilinmesine rağmen, nedenlerinin ortaya konması ve bunlara çözümler bulunması için yeteri gayret sarf edilmediği de, bu işe yılda 100 milyon dolar ayrılması gerektiği de belirtiliyor.
Bu yanlışların ortadan kaldırılması için sunulan önerilerin başında da reçetelerin el yazısı ile değil, elektronik ortamda yazılması (e-reçete) ve hastanelerde barkod sistemine geçilmesi geliyor.
İlaç etkileşimlerinin önlenebilmesi için de hastaların kullandıkları ilaçların isimlerini mutlaka bilmeleri veya bunların listesini doktor giderken yanlarında bulundurmalarının altı da önemle çiziliyor.
Raporda, doktorların hastalarının ilaçlarını ve kullanma şekillerini kontrol etmeleri, ilaç prospektüslerinin herkes tarafından kolay anlaşılır olmasının sağlanması, ilaçlarla ilgili 24 saat baş vurulabilecek ücretsiz telefon hatlarının kurulması... gibi öneriler de var.
Amerika gibi eğitim düzeyi yüksek bir ülkede bu yanlışlar oluyorsa, bizde ve geri kalmış ülkelerde daha ne gibi yanlışlar olabileceğini düşünmek insanı ürkütüyor.