Haram İmparatorluğu

Bu ülkede, batında İblis-i mel’ûn zahirde insan görünen kimilerinin;

Nefs-i terbiye için teslimiyeti seçen nice mâsumların nefislerinin üstüne nefisten mücessem heyula nisbetinde ve sahte mâsumiyet karineleri altında Haccac’a rahmet okutacak cismanı bir haram imparatorluğu kurmaları...

İslâm meşâlesinin dibinde yüzlerine karanlık likaplar çekip haça teslim olmaları...

Kendi kumandaları şeytanın elindeyken, uzaktan kumandayla milleti teslim alma emelleri...

Elbette ki Huzur-u Hakk’ta kabul görmeyecektir!

***

Tarihin çöplüğü, piyon iken vezir rolü oynamaya kalkan nice nice sütü bozuklarla doludur...

Tarih, ders alınsa da, alınmasa da, hoşumuza gitse de, gitmese de tekerrür ediyor işte...

Amma ve lâkin...

Tarihten ders alsaydılar, bilirlerdi ki...

Zahir, -geçici veya kısmen- bunların olsa da, batın, -Hakk’ın emriyle ve kesin olarak- Hakk’a teslim olanlarındır...

Eğer bilseler, eğer idrak edebilseler, anlarlardı elbet:

Nefs-i terbiye, nefse teslimiyet olsaydı, bayrağı bin dört yüz sene önce yere düşürürlerdi...

Düşürmediler...

Çünkü...

Ne ölümün soğuk yüzü, ne kılıç yarası, ne karanlık zindanlarda zincire vurulma ve ne de küflü kuytularda nemden çürüme korkusu Hüseyin’in bayrağını yere düşürtmeye yeter...

Hüseyin düşürdü mü ki, Hüseynî mektepten mezun olan yüz binlerle Hüseyinler de düşürsünler?!

***

Gelelim işin bir başka yüzüne...

İster dün, ister bugün...

1-Bizim cenahtan:

Emevî oyunları, adı üstünde Emevî oyunudur. Emevîliği götürüp Ehl-i Sünnet’in üstüne yıkmak, evvel emirde insafsızlıktır!..

2 -Karşı cenahtan:

Yüz milyonlarca Müslümanı, şu veya bu ad altında götürüp bir avuç ahlâksız oyuncunun piyonu durumuna düşürmek ise; tek kelimeyle ahmâklıktır...

***

Herkes çok iyi bilmelidir ki...

Ne bu satırları karalayan bende-i hakir, ne de mensubiyetini taşıdığı Müslüman kesimi; hiçbir şart altında; şu veya bu ada yönelik olarak bir despotun, bir tiranın arkasında durmaz, duramaz!

Kanı akıtılanların, kan akıtanların arkasından gittiğini düşünmek de hiç kimsenin hakkı değildir...

Hâl ve gerçeğin böyle olmasına rağmen...

Sadece ve sadece hakkı ve adaleti arayanları tân ve töhmet altında bırakmak adına; bu ülkedeki Ehl-i Beyt dostlarından söz sahibi kimi kalemleri, özellikle de bu tür durumlarda kullanmaya mâtuf, hususi olarak beyinlerini yıkayarak ortaya saldıkları ve sadece hakaret ve de küfür ezberlettirdikleri yüz binlerce papağana hedef gösteriyorlar...

Bu da, tamı tamına planlı bir Emevî oyununun önceden hesaplanmış bir parçasıdır işte, al gözüm seyreyle...

***

Ayrıca bunların:

Mezopotamya’da, Afganistan’da, Pakistan’da, İran’da, Türkiye’de akıttıkları onca kan, öldürdükleri onca mâsum insan, bombaladıkları onca Allah mâbetleri, havaya uçurdukları onca evlâdı Peygember türbeleri...

Son tahlilde:

Çatılardan fırlattıkları bedenler, koyun gibi boğazlarını kestikleri insanlar...

Ve daha niceleri...

Ezcümle; hepsi de Emevilik oyunun birer parçası değil mi?..

***

Bütün bunlar ortadayken...

Güneşi balçıkla sıvama gayretleri nedendir bunların?!

“İslâm libası giydirilmeye çalışılan kâfir örgütü El Kaide’yi getirip bize komşu eylediniz ey gafiller!” diye feryâd eden Ehl-i Beyt dostlarına hezeyan kusmak kime ne fayda sağlar?!

Küfür ve hakaret ezberlettikleri papağanların ellerine kendi boyunun iki katı yükseklikte birer merdiven vererek, Hüseyin Hatemi Hoca’nın topuğuna tırmadırmak istedikleri cüce papağanlar, Hoca’nın topuğunu aşabilseler bile, ne olacak ki?!

Gerçeklerin ve bunların haram üstüne bina ettikleri imparatorluğun üstüne örtebilecek mi?!

Örtemez!..

Örtemiyor da...

Bunlar, haksız ve adaletten fersah fersah uzak bir galebe elde etseler dahi, yine de bütün çirkeflikleri birer birer ortaya dökülüyor ve daha da dökülecek!

En önemlisi: Yarın Huzur-u Hakk’ta hesapları çok ağır olacak! Zira orada, Emavî oyunları da, paçavralarda ve ekranlarda yapılan kara propaganda da para etmiyor...

Çünkü...

Allah, her şeyi gören ve bilendir...

***

Ramazan Bayramınız, hem kutlu, hem mutlu, hem de en âzizinden mübarek olsun âziz okurlar!..

_______

cahitkilic54@mynet.com

twitter.com/deli_esen_yel