Futbolculuk dönemindeki hırsını, kazanma arzusunu antrenörlük kariyerinde de sürdüren ve teknik direktör Fatih Terim’in ekibinde önemli bir rol üstlenen Hasan Şaş, Galatasaray’ın kazandığı 21. şampiyonluğun hikâyesini Cumhuriyet’e anlattı.
İşte Hasan Şaş'ın açıklamaları;
Şampiyonluğun anahtarı neydi?
Fatih Hoca, Levent Hoca, ben, Ümit Hoca, analizciler en ufak detayına kadar araştırdık, çok emek verdik, gecemizi gündüzümüze kattık anahtar faktörleri bulabilmek için. Bunların en başında futbolcuların geldiğimiz zaman güven kayıpları.. Bizi taşıyacak oyuncuların 12, 13’ünden faydalanmak mümkün değildi. Çünkü geldiğimizde onlar kendine güvenini kaybetmişti. İlk anahtar olarak bunu yaptık. Takımı bütünleştirdik. Daha sonra iş sahaya geldi. Biz hücum oynamayı seven bir takımız her yerde.. Elimizdeki kadroya göre bunları yapmaya çalıştık. Bu 2. anahtar. Oyun felsefesini anlattık. Zor bir süreçti, çünkü yeni bir hoca, yeni oyun felsefesini oturtması 10-15 günde olacak iş değil. Ama biraz hızlandırılmış CD gibi yaptık her şeyi. Açıkçası kimse bu kadar şampiyonluk yarışı içerisinde olacağımızı düşünmüyordu. Futbolcuların Florya’ya mutlu gelmesini sağladık teknik ekip olarak. Bunun başmimarı büyük tecrübesiyle Fatih Hoca.. Sosyal medyadan seyircimize ulaşmaya çalıştık. Özellikle futbolcu ıslıklanmaması konusunda taraftarın tam destek vermesini istedik. Beşiktaş, Başakşehir, Trabzonspor maçları öncesi teknik heyetten hiç kimse analiz odasından çıkmadı. Birçok anahtar anlattım, bunların birçoğu bir araya gelmeyince hiçbir şey olmaz. Futbolculara çok büyük özgüven aşıladık. Onlarla ağabey-kardeş olduk. Bunları yapınca ortaya güzel tablolar çıktı. Önemli bir şampiyonluk; çünkü bu sene mutlaka şampiyon olmamız gerekiyordu. Kulübün mali zorlukları ortada, bu şampiyonluk bize çok büyük nefes aldırdı.
Donk, Sinan, Rodrigues, Linnes, Denayer gibi fazla forma şansı bulamayan isimlerin performansını yükseltmeyi nasıl başardınız?
Rodrigues’in iyi niyetle çok şey yapmaya çalışırken birçok şeyi yanlış yaptığını gördük. Kanat oyuncusu olduğum için Rodrigues’le birebir ilgilendim. Donk, geldiğimizde kadro dışıydı. Eğer siz oyuncuya güvendiğinizi söylerseniz, yeteneğini, ne yapabileceğini, özelliklerini en doğru şekilde sayarsanız; antrenmanlarda ve maçlarda oynatmaya başlarsanız oyuncu alır o formayı geçmiş günlerin acısını çıkarmak için böyle bir yol seçer kendine. Hayatımda ilk defa gördüm, Linnes konuşmuyordu. Ama Linnes şaka yapmaya başladı takım arkadaşlarıyla. Sinan, acaba hata yapar mıyım yapmaz mıyım arasındaydı onunla da birebir ilgilendim. Denayer’i de konuşur hale getirdik, antrenmanda en çok konuşan oyuncu oldu. Önemli olan futbolcunun özelliklerini bilip güvendiğinizi hissettirmek. Hareketleriniz, tavırlarınız, antrenmandaki birebir konuşmalarınız, maça çıkarken onları konsantre etmeniz, karşısında oynayacağı rakibin kim olduğunu anlatmanız, “Sen, ondan daha iyisin” demeniz, bunlar hep bir faktör. Yoksa “Haydi ben sana güveniyorum çık maça oyna” yok böyle bir şey.
Sizi futbolcuyken de antrenörken de hırslı gördük, bunu nasıl başarıyorsunuz?
Benim yapım bu. Bundan sonra da böyle devam edecek. Özel hayatımda da hırslı yapım vardır. 13 yaşından beri 28 yıl devamlı kazanmaya odaklı oynamış bir oyuncuyu siz antrenörken sakinleşecek diye düşünemezsiniz. Şu an halı saha maçına da gitsem o maçı yine kazanmak isterim. Bu benim yapım. Bu yapımın çok aşırıya kaçmadan, futbolcular üzerinde çok olumlu tepkiler aldığını görüyorum.
Fatih Terim ile çalışmak nasıl bir duygu, ondan neler öğrendiniz?
Fatih Hoca ilk aradığında “Nerede kalmıştık?” dedi, “Şampiyonlukta kalmıştık” dedik. Florya’yı çok iyi biliyoruz. 21 yılımız geçti Fatih Hoca ile. Artık Fatih Hoca’nın bakışından, duruşundan çok iyi anlıyoruz. Çok iyi tanıyor bizi. Levent Şahin de bize katıldı, akademik olarak çok iyi. Birbirimizi çok iyi tamamladık. Medyada, sosyal medyada şu dönüyor; “Bam bam bam..”.. “Bam bam bam”la hiçbir şey olmuyor. Fatih Terim gerçekten hem 90 dakika içerisinde oyuncu değişikliklerinde hem antrenmanda iyi bir taktisyen. Bence Avrupa’nın sayılı hocalarından biri. Tamam Fatih Hoca’nın hırsı var, motivasyonu var ama motiveyle bu işler olmuyor. Futbolcu nasıl oynayacak, nasıl dizilecek sahaya, nasıl oyuncu değişikliği yapılacak, hangi antrenman sistemi uygulanacak? Motivasyon 1 dakikadır, ama yapacağınız iş 90 dakikadır. Yanlış bilinen çok şey var. Bence kendini taktik anlamda yetiştirmiş ender teknik direktörlerden biri.
Galatasaray taraftarını her maç öncesi selamlamanızı bazı TV yorumcuları eleştirdi, yanıtınız olacak mı?
Ben de TV’de yorumculuk yaptım. Ama ben maç yorumladım. Birine herhangi bir eleştiride bulunmadım. Ümit Davala’yı da, Levent Şahin’i de, Mert Çetin’i de tribüne çağırıyorlar. Şöyle örnek vereyim, bu konuyu da kapatayım. Şenol Güneş, bu ülkenin en iyi teknik direktörlerinden biridir. Beşiktaş’la 2 şampiyonluk yaşadı. Son maçta 3’lü çektirdiler. Şimdi Şenol Güneş taraftarın kendine teveccüh göstermesini, tribünlere çağırıyorsa gitmeme şansı var mı? “Yok sağolun ben teknik direktörüm gitmiyorum” mu diyecek, böyle bir şey yok. Sen taraftarınla bütünleşiyorsun. Bunun yorumu olmaz aslında.
Şampiyonlar Ligi’nde hedef nedir?
Yeni sezonun çalışmalarına 20 Mayıs sabahı başladık. Çünkü Şampiyonlar Ligi ayrı bir platform. Bize neyin yeteceğini, neyin yetmeyeceğini çok iyi biliyoruz. Kulübün durumunu da biliyoruz. Ben Türkiye’de Şampiyonlar Ligi’nde en fazla oynamış oyunculardan biriyim. Orada nasıl bir kavganın olduğunu, nasıl bir futbolun oynandığını çok iyi biliyorum. B.Münih, dünyanın en yetenekli 3 takımından biri. 122 km. koşuyorlar. Bizim hem yetenekli olmamız hem de en 117, 118 km koşmamız lazım. Başarılı olmak istiyorsak takviyeyi çok dikkatli biçimde yapmamız lazım.
Bir gün Galatasaray’ın teknik direktörü olarak sizi görecek miyiz?
Buradan geçecek bir yolumuz vardır. Kesişeceği noktayı şu an saptayamam ama tabii ki Fatih Hoca gelecek bir gün belki Alex Ferguson gibi futbol direktörü olacak. O zaman aslında konuşulur. Baş teknik direktör olarak başka takımlarda da çalışmamız lazım. Bu gerçek. Ama Galatasaray’ın ne zaman ihtiyacı olursa; gördünüz, 4.5 ay içinde “Gel” dediler büyük bir taşın altına elimizi koyduk hepimiz. Tabii ki öyle bir düşüncem var, bu herkesin hayalidir. Ama şartlar, durumlar ileride ancak bunu gösterebilir. Fatih Terim “Ben bıraktım” demedikçe, hiç kimse onu bırakmamalı.