Gidilecek başka kapıları kalmayan aile, Kaymakamlığın yol parası yardımlarıyla ancak doktora gidebiliyor. Abla Dilara Bulut ise okulunu bırakıp sadece hasta kardeşlerinin bakımıyla ilgilenmeye başladı.
İlçeye bağlı Babacan köyünde ikamet eden Bulut ailesi adeta hayata küstü. Ailenin üçüncü çocuğu olan Rahşan Bulut'un bir böbreği geçirdiği rahatsızlık nedeniyle alındı. Küçük kız, diğer böbreğinden de rahatsız olduğu için yatağından kalkamıyor, arkadaşları gibi oynayamıyor ve okula gidemiyor. Geçirdiği ateşli havaleden sonra felç olan kardeşi Salih ise annesinin kucağında sadece ekmek-yoğurt yiyebiliyor. Hasta çocuklarıyla yaşamaya alışan aile, dünyaya gelen yedinci bebekleri Altay'ın da hayata ameliyatlarla başlaması üzerine iyice umutsuzluğa kapıldı.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Araştırma Hastanesi'nde sırtındaki kistten dolayı ameliyat edilen 4 aylık Altay bebek, kafasında tümör teşhisiyle 4 aylıkken 5 ameliyat geçirdi. Bir türlü iyileşmeyen Altay, Van'daki doktorlar tarafından baba M. Şirin Bulut'a, "Çocuğun iyileşmiyor, biz hastayı Ankara'ya sevk edeceğiz" denilerek Ankara'ya gönderildi.
Baba Mehmet Şirin Bulut, "Ben çocuğumu Ankara'ya götürdüm, hiçbir doktor yaklaşmadı. Nihayetinde Ankara Hacettepe Hastanesi'nde yapılan muayene, tahlil ve tetkiklerden sonra, 'Bizim senin çocuğuna yapabileceğimiz hiçbir müdahale kalmamış. Çocuğunu al götür, bulunduğu odaya kimse girmesin, artık ölümünü bekleyeceksiniz" dediler. Ben de getirdim. Altay ayrı odada, ailenin diğer çocukları da ayrı odada kalıyor. Van YYÜ Araştırma Hastanesi'nde kafasına takılan ve artık işlem görmeyen hortumu çıkarttırmak istedim, Van'daki Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktorları, 'Biz yapamayız, Ankara'ya götürmen gerekiyor' diyerek beni geri gönderdi. Ben şimdi kime gideceğim, ne yapacağım? Çaresiz kaldım. Bebeğimiz başındaki hortumla kalakaldı, başı gün be gün şişiyor. Çocuktan kokular gelmeye başladı, kimse yaklaşamıyor" ifadelerini kullandı.
Kardeşlerine bakmak için okulunu 7. sınıfta bırakmak zorunda kaldığını anlatan abla Dilara ise gözyaşları döktü. Bebeği burnundan mama vererek doyurmaya çalışan abla Dilara, "Ben kardeşimin iyileşmesini istiyorum. Doktorlar bulaşıcı olmuş diyorlar, ben her şeyimden vazgeçtim, bulaşıcılığı bana gelsin önemli değil. Doktorlar kardeşimi bu halde kucağımıza verdiler, 'Alın götürün ölümünü bekleyin' dediler. Bu nasıl vicdandır? İnsan göz göre göre birinin ölümüne seyirci kalabilir mi?' diyerek tepkilerini dile getirdi.
Dilara, kardeşi Altay'ın minik ellerini avucunun içine alıp ovuşturarak gözyaşları içerisinde, "O benim canımdır, onun için canımı seve seve veririm. Yeter ki kardeşim iyileşsin, aramıza katılsın" diyerek gözyaşlarına boğuldu. Kardeşinin acılar içerisinde kıvranmasına dayanamadığını belirten Dilara, sürekli bayıldığını, okulda ve evde de aynı bayılmalarının devam ettiğini belirterek, "Hasta kardeşlerimle ilgilenmekten hiç doktora gidemedim ama benim için önemi yok. Yeter ki kardeşlerim iyi olsun. Okuldan ayrıldım, umurumda değil, aslında ben de okumak isterdim ama olmadı. Okuyup doktor olmak isterdim ancak bu doktorların yaptıklarını yapmayacaktım. Hastama sonuna kadar bakardım. Ben okuyamadım ama kardeşlerimin okumalarını çok istiyorum. Kardeşlerimi doktorlara götürmek için bize her defasında yol parası yardımında bulunan kaymakama teşekkür ediyorum. Bu yol paraları da olmasa biz ne yapacaktık? Kimse bize yardımcı olmuyor" diyerek kardeşlerinin iyileşmesi için hayırseverlerden yardım istedi.