HABER

Hastalıklardan müzik dinleyerek kurtulun

Hastalıklardan müzik dinleyerek kurtulun

ERZURUM (İHA) - ABD ve birçok Avrupa ülkesinde gerçekleştirilen müzikle tedavi uygulamalarının başarılı sonuçlar ortaya koyduğu açıklandı. Klasik müziğin özellikle Mozart'ın eserlerinin bu amaçla yaygın bir şekilde kullanıldığını belirten uzmanlar, Türkiye'de tasavvuf musikisi ve 'Ney'in de en az Klasik Batı Müziği kadar hastalıkların tedavisinde etkili olduğunu belirtiyorlar.

Ney'in insan ruhuna verdiği faydayı ilk keşfeden kişinin Hazreti Mevlana olduğunu belirten REEM Emg-Eeg merkezi uzmanlarından Dr. Mehmet Yavuz, "Mevlana semazenlerin, ney müziğinin insanı cezbeden tılsımlı nameleri eşliğinde dönmeleri ile ruhlarını arındırdıklarını ve sağlıklı beden ve ruh haline kavuştuklarını düşünmektedir. Antik dönemlerde de Romalılar ve eski Yunan'da, Çin'de, Mısır'da, İbrani kaynaklarında müzikle tedaviden bahsedilmekle birlikte Orta Asya müziğinde, İslam medeniyetinde, Selçuklu ve
Osmanlı zamanlarındaki uygulamaların günümüz 'Müzikle tedavisinin' önemli mihenk taşlarından olduğu aşikardır" dedi.

TARİHTE MÜZİKLE TEDAVİ HASTANELERİ VAR
Orta Asya Türk Müziği'nde beş sesli bir sistem olduğunu bu beş sesliliğin halen Avrupa'da birçok yerde tedavi için kullanıldığını anlatan Dr. Yavuz, "İslam tarihinde özellikle tasavvuf ekolü mensupları (Sufiler) müzikle uğraşmış ve müziğin insanın ruhsal hastalıklardan kurtulması yönünde etkilerine değinerek uygulamalarda bulunmuşlar. Özellikle Farabi, musikinin diğer bilimlerle de ilişkisini araştırmış ve çeşitli makamların insan ruhuna etkilerini açıklamıştır. Selçuklu ve Osmanlılarda da
araştırmalardan öte uygulamalarda bulunulmuş ve müzikle tedavi hastaneleri açılmıştır. Nurettin Hastanesi, Amasya Darüşşifası, Kayseri Gevser Nesibe Tıp Medresesi, Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, Süleymaniye Tıp Medresesi ve Şifahanesi, Fatih Darüşşifası, Edirne II. Beyazıd Darüşşifası, Enderun Hastanesi ve Edirne Şifahanesi bunlardan birkaçıdır" diye devam etti.

OTİSTİK ÇOCUKLARIN TEDAVİSİ VE EĞİTİMİNDE ETKİLİ
'Kam' ve 'Baksı' adı verilen Orta Asya hekimlerinin müzik ve dansı hasta tedavisi için kullandıklarını dile getiren Dr. Yavuz, "Kazakistan, Kırgızistan, Altay, Moğolistan ve Sibirya bölgelerinde halen devam eden bu dans terapisi, kol, omuz ve baş hareketleriyle faaliyete geçen ruhi enerjinin bütün vücudu sarması ile elde edilen trans hali sonucu, hasta kişi için gerekli tedavi bilgisine ulaşmayı amaçlamaktadır. Bu hekimler yöreye özgü çeşitli müzik aletleri ile hastaları transa sokarak tedavi
uygulamaktadırlar. Tedavi seanslarında genel olarak Pentatonik müzik tonları kullanılmaktadır. İngiltere'de, Londra Nordoff Robbins Müzikterapi Enstitüsü'nde uygulanan tedavi sisteminde Pentatonik müziğin, kişilerde kendine güven ve kararlılık oluşturduğu bulgusu ile otistik çocukların tedavisi ve eğitiminde yararlı olduğu ifade edilmektedir" şeklinde konuştu.

MAKAMLARIN RUHA ETKİSİ
Büyük Türk Bilgini Farabi (870-950) makamların ruha etkisini şöyle sınıflandırıyor:
RAST MAKAMI: İnsana sefa (neşe, huzur) verir. Seher zamanlarında etkilidir.
UŞAK MAKAMI: İnsana mutluluk ve keyif verir. Gün batarken etkilidir.
SABA MAKAMI: İnsana cesaret ve azim verir. Sabahtan öğleye kadar etkilidir.
HİCAZ MAKAMI: İnsana tevazu ve alçak gönüllülük verir. Öğle ile ikindi vakitleri arasında etkilidir.
NİHAVEND MAKAMI: İnsana sakinlik ve huzur verir. Bu yüzden akıl hastalıklarının tedavisinde önem kazanmıştır. Öğleden sonra etkilidir.
Suuri'ye göre makamların meclis adamlarına olan etkileri de farklı farklıdır:
Ulema (Alimler) meclisine, rast ve tevabii makamları,
Ümera (İdareciler) meclisine, İsfahan ve tevabii makamları,
Dervişler meclisine, hicaz ve tevabii makamları,
Sufiler meclisine ise rehavi ve tevabii makamları etkilidir.

EVLİYA ÇELEBİ'NİN SEYAHATNAMESİ'NDE YER ALIYOR
Evliya Çelebi, Seyahatnamesi'nde, "Merhum ve mağfur Bayezid Veli, Vakıfnamesi'nde hastalara deva, dertlilere şifa, divanelerin ruhuna gıda ve def'i sevda olmak üzere on adet hanende ve sazende gulam tahsis etmiştir ki, üçü hanende biri neyzen, biri kemani, biri musikari, biri santuri, biri udi olup, haftada üç kere gelerek hastalara ve delilere musiki faslı verirler" bilgilerini aktarıyor.

NEY MUSİKİSİ DEPRESİF RUH HALİ ÜZERİNDE
TEDAVİ EDİCİ TESİRLER BIRAKMAKTADIR
Horasan kaynaklı Türk Sanat musikisi ve Horasan-Anadolu musiki makamlarının olgunluğu ile gelişen pasif-receptiv müzik terapi geleneği icrası ile hastaların emosyonel (Duygu) durumlarını değiştirerek onları rahatlatmak ve kendine güvenlerini kazanmalarını sağlamak amaçlandığını dile getiren Dr. Yavuz, şunları kaydetti:
"Günümüzde uygulanan teknikte bu esaslara sadık kalınmıştır. Hasta istirahat pozisyonunu alır, bir seans süresince geniş ve rahatlatıcı bir ritim ve su sesi eşliğinde, Ney, Rebab, Çeng, Ud, Dombra ve Rübab ile emprovize (Ritimli taksim) yapılır ve uygun makamlar üzerinde çalışılır. Bu şekilde bir icra sırasında, otizmden ve psikolojik çocuk hastalıklarından Geriatri'ye kadar çeşitli psikolojik ve organik temelli hastalıklarda olumlu değişmeler ve iyileşmeler gözlenmektedir. Bu konuda Dr. L. Gutjahr ve
Prof. V. Mechleid tarafından EEG ölçümleri yapılmış ve en az bin yıllık bu gelenek bugünün laboratuarında doğrulanmıştır. Viyana'da Meidling Rehabilitasyon Merkezi'nde komada bulunan hastalara Türk musikisi makamları dinletilerek terapi uygulamaları yapılmakta olup, beyinde delta ve teta dalgalarının değiştiği tespit edilmiştir ve birçok hastanın müzik terapi seansları ile komadan çıktıkları gözlenmiştir. Anksiyete, depresyon ve gerilim tablolarında, beyin EEG de düşük voltajlı hızlı beta ritmi izlenir.
Böyle EEG özelliği gösteren anksiyete tablosuna sahip 5 hastama, kendi laboratuarımda EEG çekimi esnasında ney müziği dinlettim. Beyinde ki beta ritminin, düzene girerek sağlıklı beyin hali olan alfa ritmine doğru geçiş yaptığını tespit ettim. Bizzat kendi tespitlerimden de anlaşılnnde uygulanan tedavi sisteminde Pentaıyor ki, ney musikisi insanın depresif ruh hali üzerinde olumlu ve tedavi edici tesirler bırakmaktadır. Dolayısıyla, müzik çocukların kendini ifade etme yeteneklerini geliştirir, estetik,
üretici ve yapıcı düşünme kapasitelerini artırır. Okul çağındaki çocukların daha hızlı okumaları; yazma, anlama ve düşünmede öğrenme güçlüğü çeken çocukların eğitimleri; stresin ve sıkıntının azaltılması yine müzikle başarılabilir. Bilim adamlarına göre müzik, bilişsel düşünme kabiliyetini artırmaktadır. Bilişsel düşünme ile müzik arasında güçlü bir ilişki olduğundan müzikle uğraşanlarda ya da sık müzik dinleyenlerde beyin aktivitesi artmaktadır. Almanya'da Friedrich Schiller Üniversitesi'nde yürütülmüş
araştırmalar sonucunda profesyonel ya da amatör olarak müzikle uğraşan insanların beyinlerinin daha büyük olduğu belirlenmiştir. Düzenli olarak müzik aleti çalmanın beynin görme, duyma, hareket etme ve koordinasyonla ilgili bölümlerinin büyümesini sağladığını tespit edilmiştir. Müzisyenlerin beyinlerinde duyma, görme, hareket etme ve koordinasyonla ilgili bölgelerde daha fazla 'Gri madde (Gri hücre)' olduğu tespit edilmiştir. Sürekli müzik aleti çalmanın beynin büyüklüğünü olumlu etkilediği diğer bir
gerçektir. Beynin kaslar gibi egzersiz yaptıkça büyüdüğünü; örneğin, piyano çalmanın notaları algılayan beynin, tuşlara dokunan parmaklara ve pedallara basan ayağa emir vermesiyle bir koordinasyon oluşturarak beynin birden fazla bölgesini aynı anda çalıştırdığını, çok yönlü düşünmeyi ve bağlantılar kurmayı sağladığını, dolayısıyla da beynin kullanımını geliştirdiği belirtilmiştir. Bulgar psikiyatr ve eğitimci olan Lozanov, yaptığı araştırmalarda kolay ve kalıcı öğrenmenin beyin alfa dalgası ortamındayken
gerçekleştiğini belirlemiştir. Lozanov, test ettiği belli ritimdeki bazı klasik müzik parçalarının beyin dalgalarını 8 Hz. ile 12 Hz. aralığına düşürerek beynin alfa dalgaları yaymaya başlamasını sağladığını gözlemlemiştir."

MÜZİK DERSLERİ SİNİRLERİ EĞİTİYOR
Müziğin de tıpkı matematik ya da satranç gibi yüksek beyin fonksiyonları gerektirdiğini söyleyen Dr. Yavuz, "Müzikle uğraşmak aynı zamanda iyi gelişmiş 'Spatial' zekanın temelini atar. Spatial zeka, görsel dünyayı algılayabilme, nesnelerin görüntülerini zihinde oluşturabilme ve bunların farklılıklarını kavrayabilme yetisidir. Müzik dersleri sinirleri eğiterek beynin korteksindeki algısal gelişmeyi sağlar. Biyologlar yeni doğmuş çocuğun beynindeki fazla sayıdaki hücrelerin bir kısmının sinirlerle
birbirine bağlanmış hücre ağının dışında kaldığını belirtmektedirler. Shaw ve Rauscher'in araştırmaları bu temele dayanmaktadır; piyano ya da diğer enstrümanların eğitiminin bu sinirsel bağlantıyı güçlendirdiğini ve çocuk zekasını yüzde 46 oranında artırdığını ortaya koymaktadır. Rauscher'e göre müzik, zihinsel imgelemeyi ve bu imgeleri notaları kullanarak müziğe dönüştürmeyi gerektirir, dolayısıyla fen ve matematikle bu açıdan çok ortak yönü vardır. Çocuklara biraz da olsa müzik öğretmek onların
zekalarını, algılama ve öğrenme kapasitelerini, bedensel ve zihinsel koordinasyon kurmalarını ve üreticiliklerini geliştirir. Yaptığım değerlendirmeye göre, müzikle uğraşanların ve müzisyenlerin toplumsal suçlara çok daha az karıştıklarını ve müziğin kişiler arası sevgi, saygı ve hoşgörü yetilerini geliştirerek, yasalara karşı gelmeyi ve suç işlemeyi azaltıcı bir etki yaptığını düşünmekteyim. Beyin hücrelerindeki elektriksel enerjinin azalması konsantrasyonun bozulmasına ve yorgunluğa sebep
olmaktadır. Bu durumda beynin piller gibi şarj edilmesi gerekmektedir. Tomatis, beynin enerjiyle şarj edilmesi yollarından biri olarak 5 bin ila 8 bin Hz arasında yüksek frekanslar içeren müziklerin dinlenmesinin olduğunu saptamıştır. Ayrıca beyini TMS (Transkranial Manyetik Stimülasyon) uygulamaları ile manyetik dalgalar aracılığı ile de şarj etmek mümkündür ki, bu uygulamayı merkezimizde başta depresyon olmak üzere birçok hastalığın tedavisinde halen başarıyla kullanmaktayız" dedi.

En Çok Aranan Haberler