Hatalı Çözüm Davasında Sanık Polisler: Kasıt Yok, Hata Var

Askeri casusluk davasında emekli Albay İbrahim Sezer’in telefon dinleme tutanaklarına gerçekleşmeyen konuşmaları yazdığı gerekçesiyle 2 polis hakkında açılan davanın ilk duruşması yapıldı. Polisler, eklemenin sehven yapıldığını belirterek savcılığın sorusu üzerine hatayı düzelttiklerini belirtti.

İstanbul 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuksuz sanıklar Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görevli komiser Haşim Gülal ve polis memuru Sezai Akgün’ün katıldı. Şikayetçi olan askeri casusluk davası sanığı emekli Albay İbrahim Sezer de salonda hazır bulundu.

Duruşmada savunma yapan sanık Haşim Gülal, olay tarihinde iletişim tespiti ile görevli grup amiri olarak çalıştığını, telefon dinlemelerinin çözülüp yazılmasından sonra bunların kontrolü ve tutanağa bağlanması işlemlerini yapmakla görevli olduğunu belirtti. Yapılan hatanın durum fark edilir edilmez düzeltme tutanağı düzenlenerek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na bilgilendirildiğini ifade eden Gülal, “Kasten yapılmış bir iş yoktur. Yapılan hatadan müşteki vekilinin şikayeti ve savcılığın sorusu üzerine bilgimiz olmuştur. Beraatimi istiyorum.” dedi.

Olay sırasında İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Bürosu’nda Teknik Takip ve İzleme Büro Amirliği’nde yapılan dinlemelerin çözümünde görevli polis memuru olduğunu ifade eden sanık Sezai Akgün, “Yapılan dinlemelerin çözümünü ben yaptım. Bulunduğumuz büroda en az 10 personel aynı anda çalışır. Ben arkadaşlarımla birlikte çözüm işini yaparken ‘Vika’ ismi çok sıklıkla geçiyordu. Soruşturması yapılan dosyada sanıklar arasında ‘Vika’ kod adlı birisi vardı. Bu isme önem verdiğimiz için bu isme takıldım ve çözüm yapılırken sehven tutanağa bu şekilde geçtim.” dedi. Durumdan savcılık tarafından haberdar edilip yeniden kaydı dinlediğinde hatasını fark ettiğini belirten Akgün, gerekli düzeltmeyi yapıp doğrusunu savcılığa bildirdiğini söyledi. Akgün de beraatini istedi.

Müşteki İbrahim Sezer ise sanıklardan şikayetçi olduğunu ifade etti. Yapılan işlemlerin sehven değil, kasıtlı yapıldığını savunan Sezer, “Türk adaletini özellikle yanıltmışlardır. Ben bir albayım. Benim ‘Vika’ adlı fuhuş çetesi ile bir bağlantım yok. Beni kasten oraya eklediler. Benim gibi 56 Türk subayının da hayatına etki etti bu durum. Bu olaylardan sonra itibar yönünden zedelendim. Bu organizasyon ile hiçbir bağlantım olmamasına rağmen davaya konu tutanakta ‘Vika’ ismini benim konuşmamda varmış gibi geçirterek, beni bu soruşturmaya dahil ettiler.” diye konuştu.

Sanıkların ve müştekilerin dinlenmesinin ardından mahkeme, olay tarihinde telefon dinlemesi ve çözüm işiyle görevli İbrahim Sezer’in konu olduğu soruşturmaya bakan bütün polis memurlarının isim listesinin istenilmesine karar verdi. Mahkeme ayrıca, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görevli Şube Müdürü Nazmi Ardıç’ın tanık olarak dinlenmesine hükmetti.

Askeri casusluk soruşturması sırasında emekli Albay İbrahim Sezer’in telefon konuşmalarına ilişkin dökümlerde, konuşmada geçmeyen konuların dökümlerinin yer aldığı belirtilmişti. Emniyet tarafından hazırlanan telefon konuşmalarının dökümlerinde, şüpheli İbrahim Sezer’in 14 Temmuz 2010 tarihli bir telefon konuşmasında, Rus ajanı olduğu gerekçesiyle sınır dışı edildiği kaydedilen ‘Vika’ kod adlı Leyla Tanrıverdiyeva isimli kadından bahsettiği yer aldı. Şüpheli Sezer’e emniyet sorgusunda söz konusu döküme ilişkin sorular yöneltildi. Ancak Sezer, dökümlerdeki görüşmeyi kabul etmedi. Bunun üzerine savcılık söz konusu görüşmeyi incelemeye aldı. İnceleme sonucundu Sezer’in görüşmesinde olmayan konuşmaların dökümlere eklendiği tespit edildi. Dökümleri hazırlayan polis memurları Haşim Gülal ve Sezai Akgün hakkında ‘görevi kötüye kullanmak’ suçlamasıyla dava açılmıştı.