Dükkanlarının harabeye döndüğünü belirten çarşı esnafı, canlarını kurtardıklarına sevindiklerini ancak bundan sonraki yaşamın çok daha zor olacağını dile getirdi.
Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin en çok etkilediği şehirlerden biri olan Hatay’da pek çok iş yeri ve iş hanı zarar gördü. Onlardan biri de şehir merkezindeki Kunduracılar Çarşısı oldu. Çarşıdaki dükkanlarda bulunan malların büyük kısmı kullanılamayacak hale gelirken, esnaf sağlam kalanları toplayıp araçlarına yükledi. İş yerlerinin harabeye döndüğünü ifade eden çarşı esnafı, canlarını kurtardıklarına sevindiklerini ancak bundan sonraki yaşamın çok daha zor olacağını kaydetti.
"BUNDAN SONRAKİ YAŞAM ÇOK DAHA ZOR OLACAK"
Çarşıda iş yeri olan damadına yardıma etmeye geldiğini aktaran Zeki Keser, "O gece evimizdeydik, çok büyük bir sarsıntı oldu. Anlatılmaz, ancak yaşanabilir. Çok şükür ailemizi kurtardık. Allah’a şükür, binamız yıkılmadı. Biz çıkabildik, komşularımıza yardımcı olduk, onları çıkardık. Yaşadığımız korkular çok büyüktü. Pijamalarla, terliklerle çıktık. İnsanların arabaları hasar görmüş, on kişi bir arabaya sıkıştık. Tabii ki işimizi kaybettik, bütün sanayi sitesi de yıkıldı. Evimiz yok, işimiz yok, canımızı kurtardığımıza seviniyoruz ama bundan sonraki yaşam çok daha zor olacak. Bundan sonra ne yapacağımızı düşünüyoruz. Kolay bir şey değil, hakikaten zor. Devletimiz açısından da zor, hükümetimiz açısından da zor. Bizler açısından çok daha zor" dedi.
"BURANIN İNSANI BURAYI KOLAY KOLAY BIRAKMAZ"
Depremzede esnaf Aytekin Turan ise, "Buraya bu ikinci gelişimiz. Bir kere bir hafta sonra geldik, bir de şimdi geldik. Taşımak 4-5 gün sürer. Antakya’dayız, burada kalacağız. Burası bizim toprağımız. Biz bunları alacağız, eğer düzelme gibi bir ihtimal olursa yeniden hayatımızı kurmaya çalışacağız. Buranın insanı burayı kolay kolay bırakmaz" diye konuştu.
"BU KADİM ŞEHRİN SAHİPLERİ BİZİZ, İLLAKİ GERİ DÖNECEĞİZ"
Çarşı esnafından Hasan Boyacıgil de, "Depreme ailecek kendi evimizde yakalandık. Kayıplarım var. Annem, babam, halam, 6 tane kaybım var. Evimizden indiğimizde karşıdaki komşu binanın bizim evimize doğru yıkıldığını görünce yanımdaki kızım, oğlum çığlığı attı, çok panik oldular. Şehir zaten enkaz haline dönmüş, o gün çok da soğuk bir havaya maruz kaldık, yağmurlu bir hava vardı. Aracımız enkaz altında kalmadığı için çocuklarımızla birlikte aracımıza geçme şansımız oldu. Fakat birçok insanın bu tarz imkanları olmadı. Son 500 yılda denk geldiğimiz en büyük depremlerden bir tanesi. Dükkanımızdaki duruma bakıyoruz, harabe olmuş. İçeriden çıkartabildiğimiz ne varsa onları almaya çalışıyoruz. Sonuçta canımız sağlam, hiç olmazsa elimizde kalan bir şey varsa mümkün mertebe kurtarmaya çalışıyoruz. Antakya’da halkın büyük çoğunluğu olduğu gibi biz de kendimize ilk başlarda en azından hayatımızı idame ettirecek şekilde bir lokasyona doğru yöneliyoruz. Bu kadim şehrin sahipleri biziz. Bir kuşak, iki kuşak değil, kuşaklar boyunca bu şehri memleket edinmiş, burayı sahiplenmiş insanlarız. İllaki bu şehre döneceğiz" şeklinde konuştu.