PKK'nın en üst karar alma merkezi olan Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, "DTK'nin de çağrısını dikkate alarak oy birliğiyle almış oldukları karar, çok doğru ve yerinde bir karardır.
[**
**](https://www.mynet.com/ocalan-meclise-gidin-derse-ne-olacak-110100578401)
Bundan başka bir şey de yapılamazdı. Ayrıca, YSK'nın veto kararı savaş nedeni sayılabilecek bir durumdur" dedi.
PKK'nın ele başlarından Murat Karayılan, BDP destekli bağımsız milletvekillerinin aldığı 'meclise girmeme' kararını çok doğru ve yerinde olduğunu söyledi. Açıklaması PKK'ya yakınlığıyla bilinen Fırat Haber Ajansı'nda yayınlanan Karayılan, şöyle dedi:
"YSK'nın bu kararı aslında Türk devletinin Kürt siyasetini kontrole almak, burnunu sürtmek, 'siz her şeyi yapamazsınız, sınırları aşamazsınız, fazla ileri gitmeyin, sizi engelleyebiliriz' mesajını içeren, Kürt siyasetini iradesizleştirme ve hizaya çekme kararıdır. Yani Kürt halkına ve iradesine karşı bir saygısızlık ve halkın iradesini hiçe sayma olduğu gibi, esas olarak Kürt siyasetine onursuzluğu dayatmaktır. Bu açıdan dün blok vekillerinin gerçekleştirdiği toplantıda, DTK'nin de çağrısını dikkate alarak oy birliğiyle almış oldukları karar, çok doğru ve yerinde bir karardır. Bundan başka bir şey de yapılamazdı. Somut bir adım atılıncaya kadar meclise gitmeyeceklerini açıklamaları Kürt siyasetinin de onurlu bir duruşu sürdüreceğinin kesin kararlılığıdır. Yani burada Kürt halkının siyasal iradesi tanınacak mı tanınmayacak mı; bunun mücadelesi söz konusudur. Bilindiği gibi Kürt siyasetinin ilk kez, SHP ile birlikte parlamentoya girip, bağımsız bir grup olarak bir duruşu geliştirdiği 1990'larda da devlet tahammül göstermeyip müdahale etti. Kürt parlamenterlerinin haklarında tutuklama kararı çıkardı ve meclis kapısında yakasından tutarak zindana attı. Bu, bir süreçtir. Devletin Kürt siyasetini tanımayacağını gösteren o tutumu, aslında bugün de farklı bir biçimde devam etmektedir. O gün parlamentonun kapısında yakasından tutulup tutuklanan ve haksız yere 10 yıl içeride tutulan Hatip Dicle'nin vekilliği bugün de reddedilerek aynı siyasetin devam ettiği ortaya konulmaktadır."
**'VETO SAVAŞ NEDENİ SAYILABİLECEK BİR DURUMDUR'**
Kürt sorunu konusunda günümüzde önemli bir dönemece girildiğini söyleyen Karayılan, şöyle devam etti:
"Apo'nun geliştirdiği demokratik anayasal çözüm süreci, çok önemli bir şans ve bir fırsat olarak sunuldu. Biz, Kürt sorununda silahların tümden devre dışı bırakılması ve barışçıl, demokratik yöntemlerle sorunun tartışılarak çözülmesi için üstümüze düşen sorumlulukları yerine getirdik ama, üzerinden üç gün geçmeden devletin bu biçimde Kürt halkını hiçleştiren, Kürt siyasetini boyunduruk altına almaya yönelen bu politikası devreye konulmuştur. Bu açıdan yaklaşıldığında devletin Hatip Dicle şahsında Kürt siyasetine karşı yürüttüğü bu veto politikası savaş nedeni olabilecek bir durumdur. Eğer önümüzdeki yakın günler içinde Türk devleti ve hükümeti bu büyük haksızlığı ortadan kaldıran bir girişim geliştirmez ve düzeltmezse, bu, halkımıza karşı resmen bir savaş ilanı anlamına gelecektir. Türkiyeli birçok yazar ve siyaset çevresi de Başbakan'a çağrı yapıyor; Başbakan'ın suskunluğunu gidererek, düzeltici bir girişim başlatmasını istiyor. Halkımız ve Kürt siyaseti de somut- düzeltici bir adım beklediğini ortaya koymuştur. Bütün bunlar karşısında AKP'nin kendi bildiğini okuması, baskıcı, yok sayan ve yok edici siyasetini sürdürmesi, tasfiye politikasında ısrar anlamındadır. Dolayısıyla bu yeni bir savaş sürecinin başlatılmasıdır. Kürt halkı, AKP'nin sorumluluğundaki parlamentodan Kürt sorunu konusunda çözüm bekliyor. Bunun yerine baskı ve şiddetin dayatılması, bu süreci tümüyle heba edecektir."
**BELİRLEYİCİ OLAN BOZDAĞ'IN KONUŞMASIDIR**
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Başbakan Yardımcısı Devlet Bakanı Bülent Arınç'ın konunun parlamentoda konuşularak yasa değişikliğine gidilebileceğiyle ilgili konuşmalarına da değinen Karayılan, belirleyici olanın Bülent Arınç veya Mehmet Ali Şahin değil, Bekir Bozdağ olduğunu söyledi. Karayılan açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Arınç ve Şahin kısmen yumuşak konuşarak bir çözüme gidilebileceğini belirttiler. Ancak anlaşılıyor ki, bu, daha çok onların bireysel görüşleridir. Çünkü onlardan birkaç saat sonra daha resmi bir biçimde AKP adına açıklama yapan Bekir Bozdağ, tüm kapıları kapattı. Belli ki Erdoğan’la ilişki kuruldu, Erdoğan’ın görüşleri çerçevesinde Bekir Bozdağ’ın, bir heyetle beraber bu açıklamayı yapması ihtiyacı duyuldu. Önceki soruda da belirttiğim gibi bu bir karardır. Dolayısıyla kararı uygulayacaklardır. Yani Kürt halkının, demokrasi güçlerinin güçlü bir tepkisi karşısında geri adım atma durumları ve bu kararı düzeltmeleri elbette ki mümkün, fakat onların esas politikası Hatip Dicle şahsında Kürt siyasetine bir müdahale yapmak ve gelişen süreci kendi kontrollerine almaya dönük bir girişimi geliştirmektir. Bu açıdan bana göre belirleyici olan Bülent Arınç ve M. Ali Şahin’in konuşması değil, Bekir Bozdağ’ın konuşması olacaktır."
DHA