Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’ne göre küresel olarak nüfusun yüzde 91’i hala önerilen hava kalitesi yönergelerinin karşılanmadığı yerlerde yaşıyor.
Uzmanlar, yüksek hava kirliliği olan mega kentlerde hava kirliliğine bağlı çeşitli hastalıkların gözlemlediklerini dile getiriyor. Yapılan çalışmalar havadaki karbon monoksit oranının işitsel eşiği yükselttiğine ve buna bağlı olarak da işitsel duyarlılığın etkilediğine işaret ediyor. Yine bir başka araştırma ise çevredeki hava toz değerine uzun süre maruz kalmanın işitme kaybı için bir risk oluşturabileceğini söylüyor.
İşitme kaybının artan oranı ve genel popülasyonda gözlemlenen mevcut hava kirliliği düzeyleri göz önüne alındığında, toplumdaki işitme kaybını etkili bir şekilde önlemek veya geciktirmek için çevresel hava kirliliğine maruz kalmayı azaltmaya yönelik çabalar önem kazanıyor.
Bunlar işitme kaybını engellese de hava kirliliği gibi yalnızca işitme sorununu değil, pek çok sağlık sorununa yol açabilecek ve bireysel kontrolü pek mümkün olmayan konularda da toplumsal önlemler alınmalı.