İSTANBUL (İHA) - Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürü Adnan Ünal, hem bölgesel hem de küresel boyutta meteorolojinin hizmet götürmediği sektör bulunmadığını belirterek yapılan tahminlerde yakalanan yüzde 85-90 rakamlarının dünya standartlarında olduğunu vurguluyor. Coğrafi konumundan dolayı farklı hava sistemlerinin etkisi altında kalmanın dezavantajıyla karşı karşıya olan Türkiye, belirli mevsimlerde çok çeşitli yağış ve iklimleri yaşıyor. Bu durumun zorluğunun farkında olan Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, artık radar kullanıyor. Son teknolojiyle rüzgarın kaç saat sonra hangi yöne esebileceği, kar yağışının 2 saat sonra hangi yerlerde yoğunlaşabileceği bilinebiliyor.
Çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Ünal, kurumun asli görevinin yeryüzü ile atmosferin belirli kısımlarındaki havayı izlemek olduğunu söyledi. Atmosferdeki olayları izledikten sonra tahminler yapan Devlet Meteoroloji İşleri, olağanüstü meteorolojik olaylarla ilgili tahminler doğrultusunda ihbar ve uyarılarda bulundu. "Bir yerin, bir bölgenin iklim özelliğini belirleyici parametreleri kullanmak için elektronik ortamında bilgi depoluyoruz" diyen Ünal, 5 yıl önceki teknoloji ile şu andaki teknolojinin çok farklı olduğunu söyledi. Ünal, "Bir iki sene öncesine kadar belli kapasitede bilgisayar çalıştırırken, bugün artık yapılan çalışmalara yetmiyor. Bir sene önce hit sayımız 200-300 iken bugün 2.5 milyonları konuşuyoruz. Artık hem bölgesel hem de küresel boyutta meteorolojinin hizmet götürmediği sektör yok" dedi.
Bugün dünyanın gündemindeki küresel ısınma, iklim değişikliği, kirlenme gibi konuların meteorolojiyle ilgili olduğunu belirten Ünal, üzerlerine düşen görevi yapmaya çalıştıklarını dile getirdi. Kyoto Protokolü'ne değinen Ünal, "BM çerçeve sözleşmesine taraf olduk, imza atmadık ama biz kurum olarak TBMM'nin 2004 yılında kabul ettiği yasaya göre, iklim değişikliği çerçeve sözleşmesinin raportörüyüz. Her 6 ayda bir rapor veriyoruz. Hem ulusal hem de uluslararası boyutta dünyanın meteoroloji örgütünün koordineli ve uyumlu çalışmasıyla bir kısım ülkeleri de beraberimizde taşıyarak yılların çeşitli zamanlarında, çeşitli çalışmalar yapıyoruz" diye konuştu. Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün yurt sathına yayılmış, otomatik ve manuel istasyonlarla rasat ve gözlem yaptığını kaydeden Ünal, 2-3 sene önce alınan otomatik istasyonlarla bu gözlemleri insandan kaynaklanan hatalardan arındırmaya çalıştıklarını ifade etti.
"UYDULARDAN FAYDALANIYORUZ" Tahminden, analizden önce gözlemlerin sağlıklı yapılması halinde küçük de olsa bir sapma meydana gelmeyeceğini söyleyen Ünal, çalışma şartlarındaki hızlı gelişmeyi şöyle özetledi:
"Biz eskiden haberleşme yapıyorduk ama PTT ile aramızda iki sene öncesine kadar fiberoptik hattı bile yoktu. Haberleşiyorsunuz ama bilgiler, sistemden alınan değerler gidiş gelişlerde, değişik meteorolojik olaylarda kaybolabiliyordu. Gözlemlerin çok sağlıklı olması gerekiyor. Şu anda bilgiler sistemlerden uydular aracılığıyla merkeze geliyor"
Kurumun Avrupa Uydular Birliği'nin kurucu üyesi ve aynı zamanda bir takım projelerin ortağı olduğunu bildiren Ünal, "Avrupa'daki 18 üye ülke bir araya gelip teşkilat kurmuşlar. Bu teşkilatın amacı şu, siz bir ülke olarak bir uyduyu tek başınıza finanse edemiyorsunuz. Şu anda 6-7 tane meteorolojik amaçlı uydu var ve bunları gayrı safi milli gelir boyutunda finanse ediyorsunuz. Biz de bu uydulardan faydalanıyoruz. İyi bir gözlem, iyi bir iletişim, uydu resimleri ve uydudan aldığımız parametreler, radar ve yüksek teknoloji kullanıyoruz. Nitelikli insan gücüyle bunu en iyi şekilde analiz edip, kamuoyuna sunuyoruz" şeklinde konuştu.
Gelecekle ilgili tahminlerde bulunmak için hali hazırdaki hava durumuyla ilgili belli parametreleri bilmek gerektiğini belirten Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunlar sıcaklık, rüzgar, bulutluluk, kapalılık gibi parametreler. Fakat geçmiş yıllara yönelik araştırmalar yapmamız için bu bilgileri sürekli elektronik ortamlarda bulunduruyoruz. Şu anda elektronik ortamda elimizde 60-70 yıla yakın datalar var"
Meteorolojinin son yıllarda çok büyük başarı elde ettiğini söyleyen Ünal, güvenilirliğinden dolayı insanlar tarafından da çok yakından takip edildiğini vurguladı. Ünal, yaptıkları çalışmalarla ilgili şu bilgileri verdi:
"İlk 3 günlük hava tahminlerinde yüzde 85'lerde isabet var. Buna göre meteoroloji ilminde yüzde 85 hava tahmininde tutarlılık, sadece ülke içinde değil, diğer ülkeler içinde iyi bir rakamdır. Hatta olağanüstü meteorolojik olayların ihbar edilmesinde yüzde 90'ların üzerindeyiz. Bizim kanuni yükümlülüklerimiz de var. Bu bilgileri kamuoyuyla bir şekilde paylaşmak istiyoruz. Ülkemizde yaşayanlar, meteorolojik olaylar nedeniyle mal ve can kaybı yaşamasınlar veya en az zararla atlatsınlar gayretiyle uğraşıyoruz. Ve bu tahmin ve ihbarlarımızı ulusal ve uluslararası boyutta bir kısım görsel basın ve radyo aracılığıyla yapıyoruz. Radyo yayıncılığında 'halkın istediğine uygun, bizi kim dinleyebilir?' diye düşünüyoruz."
"METEOROLOJİNİN HİZMET GÖTÜRMEDİĞİ SEKTÖR YOK" Meteorolojinin hizmet götürmediği sektör bulunmadığını belirten Ünal, "Bizi dinleyen, tarım sektörü olsun, ulaştırma sektörü olsun, denizcilik sektörü olsun, bu insanlara bu olağanüstü meteorolojik hadiseleri bizim radyomuzdan yayını keserek ihbar şeklinde veriyoruz. Bu insanlar bu şekilde duyamıyorlarsa, medya ve ajanslar kanalıyla haberleri geçiyoruz" diyor. Ayrıca SMS kanalıyla cep telefonlarına mesaj geçtiklerini de söyleyen Ünal, "Bursa'daki lodosu, Karadeniz'deki donu, İç Anadolu'daki iki saatlik kuvvetli yağışı paylaşalım istiyoruz" dedi.
Meteoroloji 3 yıldan bu yana e-devlet'te. Cebit fuarlarında da yerini alan kurum web sitesinden günlük 2.5 milyon kişiye hizmet veriyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Türkiye'de sivil havacılık ve askeriyenin bütün havacılık hizmetlerini tek başına karşılıyor. Uçakların iniş- kalkışlarında meteorolojiden bilgi alınıyor. Internet sitesinde hava kirliliğine dair bilgi de veriliyor. Günlük hava kirliliği bildirimi 81 il bazında gerçekleştirilirken bir sonraki gün için tahmin bildiriliyor.
Ünal, meteorolojik ihbarların kapsamıyla ilgili şunları kaydetti:
"Hava tahminlerinde, analiz kısmı çıktığı zaman eğer 3 günlük veya 10 günlük değerlendirmelerde olağanüstü bir durum varsa, bunu tespit ediyorlar. Bu, olağanüstü bir meteorolojik olayı 3 gün öncesinden kamuoyuyla paylaşmak için. Mesela 3 gün içinde beklenen yoğun kar yağışı, yoğun yağmur, sel ve su baskınları, çok şiddetli fırtına ve lodos, zirai don gibi. İlkin ajanslar aracılığıyla ulusal ve uluslararası medyaya haber veriliyor. İkinci olarak ise, o yer nerde ise bölgeselse, ilgili valilik ve belediye başkanlıklarını arıyoruz. Tedbir almaları hususunda uyarıyoruz. O bölgedeki kriz merkezleri de verdiğimiz bilgileri değerlendirip, tedbirlerini alıyor. Bu çok önemli. Çünkü 2-3 saatlik meteorolojik olaylar vuku bulursa, bu bilgileri insanlara radyo ve cep telefon aracıyla ulaştırıyoruz. Yaz ve kış aylarında çok olağan dışı bir durum varsa, yarım saatlik hadiseleri de radarlarla tespit edip, örneğin; Çanakkale'nin Çan ilçesinde, Ankara'nın Çubuk ilçesinde 2 saate kadar olabilecek meteorolojik hadiseleri, yayınımızı keserek kamuoyuyla paylaşıyoruz. Tedbir almaları yönünden."
Devlet Meteoroloji İşleri'nin dünyadaki diğer tahmin yapan merkezlere göre bulunduğu seviyeyi de değerlendiren Adnan Ünal, birçok sektörün dünyada örgütlenmeleri bulunduğunu hatırlatarak, "Bizim de 1950'li yıllarda kurulan Dünya Meteoroloji Örgütümüz var, Merkezi Cenevre'de. Birleşmiş Milletler'in bir alt kuruluşu. Dünya Meteoroloji Örgütü'nün çok organize ve koordineli bir çalışması var. Dünyadaki 187'ye yakın ülkeyi aynı saatte enlem boylam farkı ne olursa olsun, hava tahminleriyle ilgili rasat ve gözlem yapmaya zorluyor. Yani belki burada 12.00'da yapılan rasat, İngiltere'de 15.00'da yapılıyor, ama aynı değerlendirmeye tabi tutuluyor. Burada çok güzel bir organizasyon var. Yani bu örgüt dünya devletlerinin entegre çalışması için sınır tanımıyor. Türkiye ilgili bir tahmin yapmanız için Yunanistan'ın, İtalya'nın ve İrlanda'nın üzerindeki sistemleri de takip etmeniz lazım. Bu da ne şekilde oluyor, o ülkelerden meteoroloji bilgisini paylaşımla oluyor. Atılan uydulardan bilgi paylaşımı ile oluyor" şeklinde konuştu.
"AVRUPA STANDARTLARINDA METEOROLOJİK TAHMİN YAPIYORUZ" Türkiye'nin komşularına, Balkan ülkelerine baktığında radar, otomatik istasyon ve kullanılan model olarak artısı olup eksiği olmadığını dile getiren Ünal, Avrupa'nın uydular merkezinin üyesi olan kurumun 18 Avrupa ülkesinin kullandığı bilgileri kullandığını ifade etti. Londra'da Avrupa Tahminleri Merkezi bulunduğunu, üye devletlerin tahmin konusunda aldıkları bilgilerin aynısını kendilerinin de aldığını söyleyen Ünal, "Bu da şu anlama geliyor, Avrupa standartlarında meteorolojik tahmin yapıyoruz. Bizim dezavantajımız, coğrafi şartlarımızın pek çok ülkeye göre çok farklı olması ve çok farklı hava sistemlerinin etkisi altında kalmamız. Anadolu'da nasıl bir kültürel zenginlik varsa, meteorolojik sistemlerden dolayı da zenginliğimiz var. Yani kuzeyli sistemi görüyoruz, Trakya üzerinden gelen sistemi görüyoruz, batıdan geleni görüyoruz, Akdeniz'deki görüyoruz. Bundan dolayı belirli mevsimlerde çok çeşitli yağış ve iklim rejimimiz var" diyor. Ekim ayında Erzurum'da Van'da kar yağışı varken, Fethiye'deki insanların denize girdiğini belirten Ünal, "Bu durum, işimizi diğer ülkelerden biraz daha zorlaştırıyor. Ama artık radar kullanıyoruz. Bulutun içindeki su miktarını hesaplayabiliyoruz. Rüzgarın kaç saat sonra hangi yöne esebileceğini, kar yağışının 2 saat sonra hangi yerlere yoğun yağacağını bilebiliyoruz" ifadelerini kullandı.
Yüzde 85'lik doğru payı sahiplendikleri gibi, sapmaları da sahiplendiklerini ifade eden Ünal, "Tahmin ettiğimiz bir sağanak yağış, bizi ıslatmaz. Ama tahmin etmediğimiz bir damla bizi çok üzer. Biz bir yağış tahmini yaptıysak, bir iki damla yağış bizim için yeterlidir, tahminin doğruluğunu göstermesi açısından" dedi. Yeni yeni format değişikliğine gittiklerini de bildiren Ünal, hafif yağış ve etkili yağış gibi ifadelerle İstanbul'da Ankara'da ilçe bazında tahminlerde bulunacaklarının haberini veriyor. İstanbul için bölgesel tahmin merkezini bitirmiş durumda olduklarını belirten Adnan Ünal, sözlerini şöyle tamamladı:
"İstanbul ile ilgili lokal hadiseler de oluyor. Bölge Müdürlüğü'ndeki arkadaşlarımız bizimle entegreli bir şekilde çalışarak, İstanbul'la ilgili tahminleri artık İstanbul bölgesi verecek. Zamanla bu bölgesel merkezleri Antalya, Diyarbakır ve Trabzon gibi şehirlere yaymak istiyoruz."