COŞKUDAN KAYGIYA (ATİLLA GÖKÇE)
Coşkudan kaygıya... Beşiktaş'ın ilk yarıda hepimize yaşattığı ruhsal gel-gitin özeti bu... 2. yarıda sıkıntılar ve onları aşan muhteşem bir macera... İşte o da kaygıdan saygıya dönüşün öyküsü... Şampiyonlar Ligi'nde evindeki tüm maçları berabere bitiren siyah-beyazlılar, yakın tarihteki hayal kırıklığını anımsattılar bize. İç sahadaki Malmö (2-2)ve Valerenga (3-3) beraberlikleriyle elenmiş olan Beşiktaş, dün de ilk yarı sonunda aynı korkuyu yaşadı...
MATERAZZI-ZIDANE ÖRNEĞİ
Maç sıkıntılı bir skora dönüşünce hiç olmaması gereken şey oluverdi. 2006'daki Materazi-Zidane örneğindeki gibi topsuz alanda Aboubakar rakibine kafayı vuruverdi. Dördüncü hakemin uyarması falan derken Kamerunlu doğrudan kırmızı kartla gönderildi. Yanlış hareket, doğru karar!. Böyle bir çılgınlığı ya da cahilliği yapabilmek için saf bir amatör olmak lazım. Merak etmeyin futbol tarihi böyle saf golcülerin öyküleriyle dolu.
ÖFKE KUSMUŞ MUDUR?
Aboubakar'ın takımı 10 kişi bırakan hareketi, acaba Beşiktaş soyunma odasının havasını nasıl etkilemiştir? Şenol Güneş, futbolcularına önlem ve uyarılarla dolu taktik bir söylemde mi bulunmuştur, yoksa Aboubakar'a öfke mi kusmuştur? Kendi adıma ben ikinciyi yapardım. O yüzden teknik direktör olamayacağımı da biliyorum zaten.
NASIL İHANET EDERSİN (BİLAL MEŞE)
Hay boyun-posun devrilsin emi! Gol atsan ne olur, atmazsan ne olur? Kim olursan ol, sahada kalamıyor, arkadaşlarını yalnızlığa mahkum ediyorsan, sana nasıl profesyonel diyeceğiz arkadaş? Topsuz alanda rakibine kafa atmayı nasıl açıklayacaksın eyyy Aboubakar efendi! Bırak rakibi arkadaşlarının onca emeğine nasıl ihanet edersin? Tamam belki rakibin seni tahrik etti, ama olmayacaksın, profesyonelliğin ilk şartı budur!
IZDIRAP ÇEKTİRDİ
Şimdi, Avrupa'daki tek temsilcimiz Beşiktaş ile gurur duyuyoruz, sevinçlerine ortak oluyoruz. Ne var ki, bu onurlu ve de gururlu sevince Aboubakar'ın ortak olmaya hiç ama hiç hakkı yok. Niye mi, ülkemizin futbolseverlerine, hocalarına, arkadaşlarına, tribündeki taraftarlarına 51 dakika ızdırap çektirdiği için!
FEDERER ATABİLİR (ALİ ECE)
TALISCA’nın bonservisi yüksek mi yüksek! Lakin ilk golde öyle bir orta yaptı daha doğrusu havadan pas verdi ki ancak Federer, raketiyle öyle bir top atabilir! Afrika şampiyonluğu sonrası Aboubakar’ın Afrika Kupası öncesi Aboubakar’dan en büyük farkını da ilk golde gördük. Aboubakar ilk geldiğinde bu tip poziyonlarda kendine güvenmeden hareket edip ‘kaleye girsin de nasıl girerse girsin’ telaşıyla adeta gözü kapalı vurup kaçırabiliyordu. Dün ise daha Talisca’nın sol kramponundan sihir saçılmadan önce kendine güvenli şekilde en doğru pozisyonu alıp kafasında çoktan golü atmıştı.
BABEL HIZLI DÜŞÜNDÜ
İkinci golde de bakmak ve görmek arasındaki farkı izledik. Quaresma tek bir adamı aramadı, 3 arkadaşının olduğu alanı görerek topu içeri gönderdi. Babel son vuruşu, Kayseri maçındaki ‘son vuramayış’ların tam tersi cinstendi: Acele etmedi, iki ayağını bir krampona sokmuş gibi telaşlı vurmadı ama boşluk bulacağım diye yavaş davranıp pozisyonu da öldürmedi. Hızlı düşünme ve doğru boşluğu bulmanın güzel bir sentezini yaparak golü buldu.
HOCANIN ELİNİ ÖPSÜN
Avrupa maçlarında Aboubakar’ın gol grafiği ne kadar iyiyse kart grafiği o kadar kötü! Aboubakar, başta Gökhan Gönül, Babel ve Tosic olmak üzere 10 kişiyken 14 kişiymiş gibi mücadele eden arkadaşlarına dua etsin, bir daha da böyle atanamamış Balotelli’lik yapmasın! Maçı çeviren hamleleri için de Şenol Hoca’sının elini öpsün!
EN İYİ BEŞİKTAŞ (RÜŞTÜ REÇBER)
Fakat Şenol Güneş demiş ki: “Çıkın, ilk 30 dakikada bu işi bitirin.” Gerçekten de sezon başından bu yana gördüğüm en iyi Beşiktaş sahadaydı. İlk yarım saatte bulduğu iki gol sahada oynadığı futbolun karşılığı idi. Önde basan, rakibi bunaltan, pas yapan, yerinde duramayan futbolcular topluluğu ile hem gözümüze hitap ettiler hem de ruhumuza.
İKİ ÖZEL TEŞEKKÜR
İki tane de özel teşekkürüm var; 10 kişi kalan Beşiktaşlı futbolculara... Sahada eksik olduklarını belli etmemek adına, başta Quaresma olmak üzere herkes kendilerinden ne istendiğini bilerek sahada dik durdu.Ve bunun karşılığında bize alkışlamak düşer. Bir teşekkür de kaleci Leali’ye...
ABOUBAKAR SANA ÇOK KIZGINIM
Futbol zevkimizi böldüğün için... Sezonun en iyisi Oğuzhan’ı oyundan aldırdığın için... Gerek sahada gerekse ekran başındaki milyonlarca taraftarı strese soktuğun için... Arkadaşlarına yapmış olduğun saygısızlık için... Ümit ediyorum ki, maç sonrası bütün arkadaşlarına ve teknik direktörün Şenol Güneş’e tek tek teşekkür eder ve onlardan özür dilersin. Genç bir futbolcusun, şu ana kadar muazzam gidiyorsun, fakat dün akşam Olympiakos karşısında yaptığının faturası çok ağır olabilirdi.
HESAP KAPANMAZ (FATİH DOĞAN)
Aboubakar bir çuval inciri berbat etmek üzereydi. Dinamo Kiev'de yaptığı amatörlüğün yarası kapanmadan dün gece attığı kafayla hem kendini hem de Beşiktaş'ı ateşe attı. Takıma ve taraftara yaşattığı korku dolu 30 dakikanın hesabı kolay kolay kapanmaz... Ancak takım arkadaşları buna müsaade etmedi...
CAZİBESİ DE BU (ÖMER ÜRÜNDÜL)
Beşiktaş maça beklediğimden de yüksek tempolu ve de çok etkili bir ofansif anlayış ile başladı. Yüzde 70'e yakın bir topa sahip olma oranı vardı. Aboubakar ile de erken skor avantajı yakalandı. Bu golün morali ile ve seyircinin de coşkusu ile ikinci gol de kısa sürede geldi. Rakip değil bir şeyler yapabilmek nefes dahi alamıyordu. Ancak yeri geldikçe vurguladığım bir konu var. (Futbol çok ilginç bir oyun. Cazibesi de burada yatıyor) Hiçbir zaman rahatlamamak, oyun üstünlüğü de skor avantajı da sizdeyse bile motivasyonu kaybetmemeniz gerekir.
BÖYLESİNİ GÖRMEDİM
Ancak öylesine seyirci vardı ki yine 3-3'lük Benfica maçını yaşamaya başladık. 10 kişilik Beşiktaş karşısında Olympiakos ofansif anlayışta hiçbir etkinlik sağlayamıyordu. Ben Avrupa'nın hemen her büyük stadında maç izlemiş bir kişi olaraktan dün gece Vodafone Arena'daki Beşiktaş seyircisinin yarattığı atmosfer gibisini görmedim.
HARİKA BEŞİKTAŞ (AHMET ÇAKAR)
Maçın başında tüm Beşiktaşlılar hem mutlu, hem umutluydular. 1-1'lik skor, kalite olarak kendilerinden nispeten düşük bir takım ve coşkulu bir taraftar... İşte maç bu duygularla başladı. Maç bir başladı, ne gördük dersiniz? Harika bir Beşiktaş... Top sürekli kontrolünde, rakip kafayı kaldıramıyor, sağdan geliyorlar, soldan geliyorlar. Coşku dakikalar geçtikçe artıyordu ki Aboubakar'ın golü geldi.
KABUS DOLU 15 DAKİKA
Tur gelmiş gibi görünüyordu ki o kabus dolu ilk yarının son 15 dakikası geldi. Olympiakos ender ataklarından birinde soldan indi, orta geldi ve Elyounoussi uçan voleyle jeneriklik bir gol attı. Hadi dedik, futbolda böyle şeyler olur! Beşiktaş'ta biraz tedirginlik başladı ama yine de birçok şey kontrol altındaydı ama bir kişi hariç: O da Aboubakar. Son derece sorumsuz, takımına ihanet edercesine devrenin bitimine dakikalar kala gitti rakibe kafa attı ve kendini oyundan attırdı. Düşünebiliyor musunuz?
İHANETİ AFFEDİLEMEZ
Beşiktaş'ın oldu ama Aboubakar'ın ihaneti affedilemez... Aynısını Kiev'de yaptı. Kabul edilemez, dün geceki bu kırmızı kartın bedeli Beşiktaş için çok ağır olabilirdi. Sonuçta Beşiktaş'ı kutluyor ama dün geceden de bazı oyuncuların ciddi dersler almaları gerektiğini düşünüyorum.
ŞAMPİYONLUK ADAYI (METİN TEKİN)
Kurada çıkacak takımlar çok önemli. Evet Manchester United ve onun gibi bir kaç güçlü takım var ama Beşiktaş da bugüne kadar gösterdiği takım kalitesi, oyun gücü ile UEFA Avrupa Ligi şampiyonluğunun adaylarından biridir. Bu sadece temenni değil gözlemimdir. 10 kişi kalıyorsunuz ve 2-1'lik skoru 4'e getiriyorsunuz hem de rakibe tek bir pozisyon vermeden... Bu güçlü bir takımın çok önemli göstergesidir
ŞENOL HOCA ETKİSİ (OKTAY DERELİOĞLU)
Beşiktaş, başta Siyah-Beyazlı taraftarlar olmak üzere tüm Türkiye'ye sıkıntılı günler geçirdiğimiz şu dönemde çok büyük bir mutluluk yaşattı. Beşiktaş maça çok hızlı ve tempolu bir başlangıç yaptı. Art arda bulduğu iki muhteşem golle tur kapısını araladı. Ancak sonrasında şok bir golle maç 2-1'e geldi. Beşiktaş üstüne bir şok daha yaşadı ve Aboubakar acemice bir hareketle kırmızı kart gördü. Takım arkadaşlarını yalnız bıraktı. Bu takımda bir panik havası oluşturdu ama neyse ki bu devre sonuna denk geldi. Şenol hoca devre arası takımı o psikolojiden çıkarttı..
NEDEN OLMASIN?
Bakıldığında takımın geneli sahada turu hak edecek bir futbol ortaya koydu. Kişiliklerini sahaya yansıttılar. Aboubakar'ın çeyrek finalde olmayışı büyük handikap. İnşallah Marcelo düzelecek ve takıma katılacak. Beşiktaş bu turu hak ederek rakibine hem Yunanistan'da hem de Türkiye'de ders vererek çeyrek finale adını yazdırdı. Neden final, neden o kupa olmasın ki.
ARENA'YA SAKLANMIŞ (CEM DİZDAR)
Meğer deplasmandaki ilk maçta girilip atılamayan goller dün akşama saklanmış! Hani derler ya, “Vurduğumuz gol olsun” diye. Öyle de oldu. Gecenin iyilerinden Babel’in golünden sonra çözülen rakibe karşı perdeyi Talisca-Cenk işbirliği kapattı.
OLGUNLUĞUNU KORURSA...
Oyun iştahı, arzusu bir yana oyuncularının kişisel repertuvarlarını takım korosuna en doğru biçimde adapte eden Şenol Güneş, ofansif oyundan taviz vermeyerek çeyrek finale sükseli bir takım götürüyor. Bunda da en önemli etki, kazandığında bile o maç özelindeki eksiklere dikkat çekip onları onarmaya gayret eden bir donanıma sahip olması. Beşiktaş, bu olgunluğunu koruduğu sürece dün akşamkine benzer gösterişli skorlar da kaçınılmaz olarak gelecektir.
ŞEREF MADALYASI (ŞANSAL BÜYÜKA)
Aboubakar'ın “ayıbını“ kapatmak, bir eksik kalmanın dayanılmaz yükünü taşımak, Stockholm'da “finalde“ buluşmak adına ölümüne oynadı Beşiktaşlı futbolcular... Eğer kariyerlerinde, eğer Beşiktaşlı yıllarında, eğer yaşamlarında bir “şeref madalyası“ olacaksa, o “şeref madalyasını“ dün akşam Vodafone Arena'da taktı Beşiktaşlı oyuncular...
ÖLÜMÜNE OYNAYANLAR
Vodafone Arena'da daha ilk 20 dakikada “Baharın gülleri“ açmışken, sonraki 20 dakika içinde ilk Olympiakos atağında kalemizde golü görmemiz, Aboubakar‘ın akla-hayale sığmayan kafası ve kırmızı kartıyla eksik kalmamızla titresek bile, sahada “ölümüne oynayanlar“ donmamıza, hayallarimize ve hedeflerimize nokta koymamıza izin vermediler... Neydi o Quaresma... O nasıl içten oyun öyle... Kendini parçalarcasına, kanının son damlasına kadar savaşırcasına... Marcelo’nun olmadğı bir maçta hiç acemilik çekmeyen Mitroviç-Tosiç ikilisinin hakkını teslim etmeyecek miyiz? O “milimetrik“ sol ayağıyla rakip savunmanın “kılcal damarlarına“ kadar giren Talisca'nın asistini ve paslarını nasıl unutacağız?
SONUNA KADAR
Attığı iki golle Beşiktaş‘ı zafere taşıyan Babel‘i, kimsenin aklında yokken devre arasında bulup getiren Başkan Fikret Orman'ı saygıyla, sevgiyle, taktirle anmayacak mıyız? Çeyrek finale kimler kaldı, yazıyı yazarken henüz bilmiyorum... Ama kimler kalmış olursa olsun, milliyetçilik duygularıyla değil, futbolun gerçeklerini öne çıkararak söylüyorum, final için hiçbiri Beşiktaş‘tan daha şanslı değil... Artık bu oyunda biz de varız... Artık bu oyunda Beşiktaş’da var... Sonuna kadar Beşiktaş...