HABER

Hayatımızı değiştiren Müslüman icatları

Hayatımızı değiştiren Müslüman icatları

İlk üniversiteden, ilk üretilen diş fırçasına kadar, Müslümanların tarih boyunca yaptığı keşifler modern hayatımızın şekillenmesinde çok büyük rol oynadı. Ancak dünya kamuoyu bu konuda pek de bilgi sahibi değil. Londra’da, “1001 İcat” isimli sergiyle Batılı olmayan kültürlerin dünya tarihine katkılarını tanıtmayı amaçlayan Bilim, Teknoloji ve Medeniyet Derneği başkanı Salim El Hassani, “Hafızamızda büyük bir boşluk var, Rönesans döneminden eski Yunanlıların dönemine atlıyoruz” diyor. El Hassani, CNN için Müslümanların modern dünyaya kazandırdığı en önemli 10 icadı sıraladı:


Ünlü doktor El Zehravi, 1000 yılı civarında, 1500 sayfalık bir resimli ansiklopedi yayınladı. Ameliyatın içeriklerini anlatan bu ansiklopedi yayınlandığı günden itibaren 500 yıl boyunca Avrupa’da doktorların başvurduğu bir kaynak oldu. El Zehravi’nin birçok keşfi arasında, erimekte olan kedi bağırsağını yaraları dikmekte kullanmak da vardı. El Zehravi ayrıca, ilk sezaryen ameliyatını gerçekleştirdi ve ilk forsepsi icat etti.


Kahve ilk olarak dokuzuncu yüzyılda Yemen’de üretildi. İlk kullananlar, uzun ibadet gecelerinde ayık kalmaya kalan Sufilerdi. Sonradan bir grup öğrenci tarafından Kahire’ye getirilen kahve, kısa bir süre içinde bütün bölgeye yayıldı. 13’üncü yüzyılda Anadolu’ya ulaşan kahve, 16’ıncı yüzyılda Venedikli bir tüccar sayesinde İtalya’ya getirilerek ilk defa Avrupalılarla buluştu.


Abbas bin Firnas, uçmak için bir araç geliştiren ve uçmayı başaran ilk insandı. Dokuzuncu yüzyılda kanatlı bir araç geliştiren Firnas, bir nevi kuş kostümü ortaya çıkardı. Firnas, İspanya’nın Cordoba şehrinde giriştiği ilk denemesinde havalanmayı başardı ve yere düşüp belini kırmadan önce birkaç dakika uçmayı başardı. Firnas’ın tasarımları şüphesiz yüzyıllar sonra ünlü İtalyan sanatçı Leonardo da Vinci’yi etkilemişti.


Genç prenses Fatima el-Firhi 859 yılında Fas’ın Fez kentinde birinci seviye eğitim sunan bir üniversite açtı. Kız kardeşi Miriam, üniversiteye bitişik bir cami kurdu ve iki yapı birden Karaviyyin Medresesi’ni oluşturdu. Yaklaşık 1200 yıl sonra hala açık olan medresenin, İslam geleneğinin temel değerlerini öğrenmek için ayrı bir yere sahip olduğu ifade ediliyor. Ayrıca, El Firhi kardeşlerin dünya çapındaki genç Müslüman kadınlara örnek olması umuluyor.


Cebir kelimesi, İranlı matematikçi Harezmi’nin dokuzuncu yüzyılda yayınladığı ünlü “Hesab ül-Cebir vel-Mukabele”, (Düşünce ve Denge Hesapları) isimli tezinden gelmektedir. Yunan ve Hindu sistemlerinin köklerine dayanan yeni cebir düzeni, rasyonel sayıları, irrasyonel sayıları ve geometrik büyüklükleri birleştirici bir sistemdi. Harezmi, üslü sayılar fikrini de ilk kez ortaya atan kişiydi.


Çok bilinmeyen bir gerçek de optik alanındaki ilk büyük adımların Müslüman dünyasında atılmış olmasıdır. 1000 yılı civarında İbni Heysem, insan gözünün nesnelerden yansıyan ve göze giren ışık huzmeleri sayesinde bu nesneleri görebildiğini kanıtladı. İbni Heysem böylece Öklid ve Batlamyus’un ışığın göz tarafından saçıldığı teorilerini de yanlışlamış oldular. Bu büyük Müslüman fizikçisi ayrıca, optik sinirle beyin arasındaki bağlantı sayesinde nesnelerin dik görülmesini sağlayan karanlık kutu (camera obscura) tekniğini keşfetti.


Müslüman müzisyenlerin yaptığı müzikler, sekizinci yüzyılda yaşamış olan Frank kralı Şarlman döneminden itibaren Avrupa’yı etkilemeye ve Bağdat ve Cordoba’nın müziğiyle rekabet etmeye başladı. Ortadoğu’dan Avrupa’ya gelen birçok enstrümanın arasında lavta ve kemanın atası diyebileceğimiz rahab da bulunuyordu. Ayrıca modern müzik ölçülerinin de Arap alfabesinden doğduğu söylenmektedir.


Diş fırçası kullanımını ilk kez, 600’lü yıllarda Hz. Muhammed döneminde yaygınlaşmaya başlamıştı. Misvak ağacından alınan dalları kullanan Hz. Muhammed, dişlerini temizler ve nefesini tazelerdi. Misvaka benzerlik gösteren malzemeler bugün üretilen diş macunlarında kullanılmaktadır.


Devrimsel manivela bağlantılı mil sistemi dahil olmak üzere, modern dünyada kullanılan birçok otomatik sistem ilk kez Müslüman dünyasında kullanılmaya başlandı. Devirli hareketi, doğrusal harekete çevirmeye yarayan manivela ağır nesnelerin kolaylıkla kaldırılabilmesini sağladı. El Cezari tarafından 12’inci yüzyılda keşfedilen bu teknoloji, dünya çapına yayılarak, bisikletten içten yanmalı motorlara kadar birçok icadın önünü açtı.


Hasta koğuşları ve eğitim odalarıyla bugün bildiğimiz anlamda hastanelerin temelleri, dokuzuncu yüzyılda Mısır’da atıldı. Bilinen ilk hastanelerden biri 872 yılında Kahire’de kurulan Ahmed bin Tolun hastanesiydi. Tolun hastanesi hasta olan herkese gerekli bakımın gösterilmesi şeklindeki Müslüman geleneği dolayısıyla ihtiyaç sahiplerini bedava tedavi ederdi. Kahire’de temeli atılan modern hastaneler, kısa zaman içinde tüm Müslüman dünyasına yayıldı.

En Çok Aranan Haberler