HABER

Hayatın seslerine yeniden kavuştu

Suyun şırıltısı, kapının gıcırtısı, attığı adımın sesi bile onu heyecanlandırıyor…

Hayatın seslerine yeniden kavuştu

Bir kapının gıcırtısını duyduğunuz için mutlu oldunuz mu hiç? Ya da bir suyun musluktan akışını dinleyip ‘ne güzel bir ses’ dediğiniz oldu mu? Trafikte bas bas bağıran kornalar size sevimli geldi mi? Ya karşınızdakilerin neler söylediğini anlayabildiğiniz için kendinizi şanslı hissettiniz mi? Şüphesiz pek çoğumuz için bunlar her gün yaşanılan, kanıksanan ve ‘bir anlık yokluğunda nasıl bir dünyanın bizi beklediğini hiç aklımıza getirmediğimiz türden durumlar. Hatta anlatılacak olsa ‘duymak istemiyorum’ diyeceğimiz! Sonradan işitme engelli olan 38 yaşındaki Cevdet Gülen içinse öylesine derin anlamlar taşıyor ki her bir sesin anlamı. 2 çocuk babası o. Zaman içinde işitme kaybı ilerledi ve yüzde 90’lara ulaştı. İşitme cihazları yetmiyordu artık. Çocuklarının, eşinin konuşmalarına dahil olamıyor; topluluk içerisinde bulunmaya bile çekiniyordu. Geçen yıl Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi’nde deneyimli ekip tarafından uygulanan Koklear Implant ameliyatı oldu. Şimdi gözlerinin içi gülüyor ve “ikinci kez doğmuş gibiyim” diyor. İşte, yıllar önce trikotajda yüksek sesli makinalar arasında dokumacılık yapan, geçirdiği bir hastalık nedeniyle iki yıl kortizonlu ilaç kullanan, işitme duyusunu da büyük olasılıkla bu nedenlerle kaybeden Cevdet Gülen’in öyküsü bu.

Sesler yıllar içinde kayboldu

Hayatın sesleri tamamen terk etmişti onu. Ne evde çalan kapının zilini, ne telefonun sesini, ne kornaların uyarışını, ne iki çocuğunun, eşinin konuşmalarını duyabiliyor, ne toplumsal hayata karışabiliyor ne de bir müziğin melodisine eşlik edebiliyordu! İşitme kaybı yüzde 90’lara ulaşmış, 2 çocuk babası 38 yaşındaki Cevdet Gülen’in dünyasını adeta sessizlik kaplamıştı. Hani “başına gelmeyen anlamaz” denir ya, o türden bir acı deneyimdi onunkisi. Oysa Gülen, dünyaya gözlerini açtığında sağlıklı bir bebekti. İşitmesinde hiçbir problem yoktu. Çocukluk ve ergenlik döneminde de sorun olmadı. Tıpkı hem ailesinin diğer bireyleri hem de milyonlarca sağlıklı işiten gibi, ‘duymak’ onun için de sıradan bir olaydı. Taa ki 28 yaşına gelinceye dek. 2 yıl boyunca trikotajda, yüksek sesli makinalarla iç içe dokumacılık yaptı. Makineler öyle gürültülü çalışıyordu ki, iki kişi karşılıklı burun buruna konuşsa birbirini anlamak ne mümkündü. Üstüne başka bir hastalık nedeniyle iki yıl boyunca kortizonlu ilaç tedavisi eklenince, işitme kaybı baş göstermeye başladı.

Duyamama sancıları baş gösteriyor

1999 yılında evlendiğinde de, 2002’de ilk 2005’de ikinci çocuğu doğduğunda da işitme problemi yoktu. 2006 yılına gelindiğinde ise sesler uzaklardan gelir olmaya, kelimeleri anlayamamaya başladı. Yapılan tetkiklerde yüzde 50 işitme kaybı olduğu ortaya çıktı. Önce bir kulağı, birkaç yıl sonra iki kulağına işitme cihazı takıldı. Ama geçen yıl işitme kaybı yüzde 90’lara tırmandı. Her iki kulağındaki işitme cihazları işe yaramaz olmuştu. Gülen için bambaşka bir süreç başlamıştı; “Küçük çocuğum, söylediğini duymadığım zaman ya da tekrar ettirdiğim zaman kızgınlıkla kulağıma vuruyordu. Baba beni duymuyorsun diyordu!” derken bugün gözlerinin içi gülerek anlatıyor; çünkü o sıkıntılı günleri yüzde 100 geride bıraktığını biliyor. Anlatmaya devam ediyor: “Abisi de ne de olsa o da küçük. Bana okul ihtiyaçlarından bahsediyormuş ama benim duymadığımı tam olarak anlayamadığı için onun ihtiyaçlarını yerine getirmediğimi sanıyormuş. O günlerde hissettiklerim anlatılmaz, yaşanır. Yaşamayan gerçekten anlayamaz” diyor. Yüksek sesli makineler arasında yaptığı dokumacılık işini bırakıyor Gülen ve turizm sektörüne geçiyor. Şimdi bir seyahat acentesinin sahibi.

İçinde hayat barındıran minik cihaz: Koklear Implant

3 yıl önce özel bir hastaneye gidiyor. Orada kendisine ‘koklear implant’ tan bahsediliyor. Ama bunun sayılı merkezlerde yapılabileceği belirtiliyor. Bir yakınının tavsiyesi ve internetteki araştırmaları sonucu Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi’ne geliyor. Geçen yıl Ekim ayında SGK’nın tedavi bedelini karşıladığı, 1.5 saat süren bir operasyonla kulağının içine koklear implant takılıyor. 1 gün hastanede yattıktan sonra taburcu oluyor ve yaklaşık bir ay sonra da kulağının dışına takıp çıkarabildiği, portatif dış aparata kavuşuyor. Hem kulağına yerleştirilen hem de kulağının arkasına takılan bu minik cihazlar onun hayatla arasındaki köprüyü yeniden kuruyor. 12 kanallı koklear implant cihazı onu mahrum kaldığı seslere, hayatın seslerine, zenginliklerine kavuşturuyor. “Duymak, görmek en büyük zenginlik” diyor. Sağlığın önemini, işitmenin önemini yaşanmışlığını nasıl da belli ederek derinden anlatabiliyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi KBB ekibin gerçekleştirdiği başarılı operasyonla ‘Artık sıkıntılar çok geride kaldı. Hayata yeniden döndüm. Anne karnından çıkmış gibi sesleri net duyuyorum’ diyor ve bundan sonra her zaman duyacak olmanın da mutluluğunu yaşıyor.

Pili her yerde şarj edilebiliyor

Kulağının arkasındaki koklear implant cihazını, duş alırken, yatarken çıkarıyor. Hayat kaynağı bu minik cihazın şarjı uzun süre idare ediyor. 10 saatte bir şarjını her yerde dolduruyor. Koklear implant konusunda milyonlarca işitme engellinin ve ailesinin habersiz olduğunu üzülerek ifade eden Gülen “Bu konuda toplum olarak gerçek bir bilgisizlik söz konusu. Anneler babalar bebeklerinin işitme kaybı var mı diye çok yakından gözlemlemeliler. Bir sorun varsa hemen müdahale edilmeli” diyor.

En Çok Aranan Haberler