Hayatın yapı taşları buzun içinde bulundu
Bilim insanları, gezegenlerarası çarpışmaların simülasyonlarını oluşturmalarını sağlayacak amino asitleri laboratuvar ortamında başarıyla geliştirdiklerini açıkladı.
Araştırmacılar, kuyrukluyıldız ve diğer gök cisimlerinin sakladığı temel yapı taşlarının şiddetli kozmik çarpışmalarla taşındığını kanıtlamak istiyor.
Gök cisimlerinin birbirleriyle ve gezegenlerle olan şiddetli çarpışmaları, hayatı oluşturan temel yapı taşlarını Dünya’mıza ve diğer gezegenlere taşımış olabilir. Bilim insanları, laboratuvar ortamında gerçekleştirdikleri deneyde, organik maddeler taşıyan kuyrukluyıldızların gezegenlerarası çarpışmasını simülasyona dönüştürdü.
Deneyde, ilk olarak kuyrukluyıldızlar ve Satürn’ün uydularında yapılan gözlemlere dayanarak, bu kozmik cisimlerde var olduğu tahmin edilen organik kimyasallar ve su buzu karışımı hazırlandı. Arından, karışım saniyede 7 kilometre hızla (saatte yaklaşık 26 bin km) hızla ateşlendi.
Deney sonucunda, hiper hızla çarpışma yaşayan bir kuyrukluyıldızın çok sayıda amino asit ortaya çıkaracağı tespit edildi. Laboratuvarda gerçekleştirilen simülasyon, gezegenlerarası çarpışmaların yaşamın temel içeriklerini ortaya çıkarabileceğine işaret etti.
Deneyde yer alan Imperial College London araştırmacısı Zita Martins, “Sonuçların çoğaltılabilir olduğunu göstermemiz gerekiyordu... Yaptığımız deney, kozmik çarpışmaların ötesine gittiği için ayrı bir önem taşıyor” dedi.
‘BUZUL CİSİMLER DÜNYA’YA YAŞAM TAŞIDI’
Nature Geoscience dergisinde yayımlanan araştırmanın yazarlarından olan Martins, “Birçok teorik çalışma yapılıyordu. Ancak deneysel olmadıkları için eleştiri alıyorlardı” ifadesini kullandı.
NASA Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nden Michael Humma, Discovery News’e yaptığı açıklamada, “Heyecan verici bir çalışma... Farklı buz karışımlarıyla yapılacak olan yeni deneyler yeni bulgular sağlayabilir” dedi.
Araştırmacılar, milyarlarca yıl önce kayadan gök cisimlerin buzul Dünya’ya değil, buzul cisimlerin Dünya’nın yer kabuğuna çarptığını, benzer durumun Güneş Sistemi’nde yaşamın dağılmasında rol oynamış olabileceğini belirtti.
