Hatalarla dolu bir beslenme sistemi, bir ikilemi de beraberinde getiriyor: Açlık ve obezite. Geçtiğimiz 30 yılda birçok global değişimin yansımalarını gördük ve açık söylemek gerekirse bunlar pek hoş şeyler değildi. Dünyada bir milyara yakın insan açlık çekiyor ve bundan çok daha fazla insan aşırı kilolu. Bizlerse bizim için sağlıklı olan besinler yerine çabuk tüketebileceğimiz, hemen ulaşabileceğimiz gıdalara yönelmiş durumdayız. Hızlı hayatlarımız yüzünden bazılarımız için yemek pişirmek artık yalnızca ısıtmak anlamına geliyor. Market raflarında tazelikten yoksun ürünler duruyor. Besin değerinin yerini yiyeceğin büyük, ucuz ve şekerli olması alıyor ve “işlenmiş” demek, yiyeceğin sağlıksız olduğunun kanıtı gibi.
Mesele şu ki, kötü gıdalar seni zaman içinde yavaş yavaş, hiç iz bırakmadan öldürebilir. Bunu da, karşımıza obezite, kanser ve kalp rahatsızlıkları formunda çıkarak yapar.
Bu karmaşık ve etki alanı büyük problemi çözecek tek kişi var: O da sensin. Beslenme programında küçük değişiklikler yaparak sadece sağlığını iyileştirmekle kalmaz, dünyanın yeniden iyi şekilde beslenebilmesi için ihtiyaç duyulan kolektif bilincin bir parçası olursun. Haydi, buradan başla!
MUTFAĞINDA DEVRİM YAP!
Meyveler, sebzeler, et, süt ve tahıllı ürünleri daha lezzetli hâle getirmek için ne kadar ve ne tipte yağ, tuz veya şeker kullanacağına sen karar verdiğinde, sağlığının ve kilo kontrolünün ipleri senin elinde olur. Bu yüzden mümkün olduğunca kendi yemeğini kendin pişir.
ADİL TİCARETİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIMI GÖZET
Fair Trade, Rainforest Alliance ve Marine Stewardship Council gibi uluslararası sertifika programları, sürdürülebilir tarımı destekliyor. Ayrıca tarım uygulamalarındaki kimyasal etkilerin en aza düşürülmesini sağlıyor. Organik sertifikalı ürünleri tercih etmeye çalış.
ÖĞRETMEYE KATKIDA BULUN
Okul bahçesinde aniden ortaya çıkan bir söylenti, çocukların evde annelerinden sebze istemelerini teşvik edebilir. Hamburger yiyerek büyüyen Y kuşağı da ailelerinden lahanayla eğlenceli yemekler hazırlanabileceğini veya sebzeli burgerin ne kadar lezzetli olabileceğini öğrenebilir. Bir sonraki sefer aileni ve arkadaşlarını yemeğe davet ettiğinde, onları serbest dolaşan, otla beslenen hayvanların etiyle hazırlanmış bir burger, tam tahıllı hamburger ekmeği ve yanında bir tabak dolusu sebzeyle ağırla. Beslenmelerinde yapacakları değişikliklerin, hayatlarına nasıl lezzet ve eğlence getireceğini kendi gözleriyle görmelerini sağla.
KENDİ ÜRÜNLERİNİ YETİŞTİR
Şehirde yaşıyorsan, evinde, pencere önündeki bir saksıda bitki yetiştirebilirsin. Şehir dışında yaşıyorsan toprağı ekip biçebilir, sarımsak ve kuşkonmaz gibi yıllarca verim alınabilecek sebzeler yetiştirebilirsin. Aynı şeyi yapmaları için çocuklarını, komşularını ve arkadaşlarını yüreklendir. İşin güzel yanı bu sayede, yiyeceklerle ve etrafınla aranda bir bağ oluşturmuş olacaksın. (Tüketebileceğinden fazlasını ürettiğinde bunları yardım kuruluşları ya da aşevleriyle paylaşabilirsin.)
BESLENMENDEKİ GİZLİ MISIRDAN KURTUL
Yüksek fruktozlu mısır şurubundan bahsediyoruz. İşlenmiş mısır, dekstroz, mısır şurubu parçacıkları ve mısır bazlı tatlandırıcılar içeriyor. Bunun yanında mısırla beslenmiş büyükbaş hayvanlardan elde edilen et, süt ve süt ürünlerinden de geliyor. Mutfağımızdan bu ürünleri çıkarabilmemiz için, üreticileri daha sağlıklı alternatifler bulmaya teşvik etmemiz gerek. Bunu yapmanın en iyi yolu da abur cuburları mutfak dolabından uzak tutup, evinde (ve bütçende) doğal ve gerçek yiyeceklere yer açmak.
YEREL ÜRETİCİDEN SATIN AL
Et, süt, sebze, meyve ve tahıl alışverişini yerel üreticilerden yap. Temel gıda ürünlerini yerel üreticilerden sağladığında sadece tasarruf etmekle kalmaz, karbon ayak izini de azaltabilirsin. Yerel ürünler her zaman daha ekonomik ve taze olur. Ayrıca satın aldığın ürünlerin sana ulaşmasında emeği olan iş gücünü de teşvik etmiş olursun. Bu yaklaşımın uzun vadede sağlayacağı faydalar gerçekten çok değerli. İthal ürünler almak yerine en yakınındaki pazara git ve mevsiminde yetişmiş doğal gıda ürünlerini satın al.
İŞLENMİŞ GIDALARI AKILLICA SEÇ
Bir yiyecek doğal görünüşünden ne kadar uzaksa, besleyiciliği de o derece azdır. Tüm işlenmiş gıdaları beslenme programından çıkarmak zorunda değilsin ama gıda etiketlerinin içindekiler bölümüne daha çok dikkat edebilirsin. Bu bölümün kısa olması (ve telaffuz edebildiğin kelimeler içermesi), ürünün daha doğala yakın olduğunun işaretidir. Buradan yola çıkarak daha az işlenmiş olanları bulabilirsin. Mesela alacağın ekmek, un, maya ve tuz içermeli; digliserid ve kalsiyum propiyonat değil.
NİTELİĞE NİCELİKTEN DAHA ÇOK ÖNEM VER
Sağlıkla “dolu” (örneğin, bir porsiyon etin avuç içinden büyük olmadığı) bir tabağın neye benzediğini bir defa daha düşünsen, belki de endüstriyel et yerine organik et satın alabileceğini fark edebilirsin. Bugünden itibaren, obeziteye ve bununla beraber israfa savaş açıyoruz çünkü satın aldığımız fazladan porsiyon ya bel çevremize ya da çöpe gidiyor. Daha kaliteli ürünleri daha az miktarda alarak (ve yiyerek) hem fazla kilolarından kurtulabilirsin, hem de uzun vadede tasarruf edersin.
SAĞLIKLI YİYECEKLERİN ÇOK PAHALI OLDUĞU KONUSUNU BİR DAHA DÜŞÜN
Obezite ile bağlantılı sağlık hizmetlerine o kadar çok para harcıyoruz ki… Doktor muayeneleri, ilaçlar ve daha büyük kıyafetler yerine, paranı neden sağlıklı gıdalara harcamayasın? Her öğününü, fiziksel ve zihinsel sağlığına bir yatırım gibi düşün. Market bütçeni de buna göre ayarla.
FAST FOOD YERİNE SLOW FOOD’A GEÇ
Fast food için harcadığın parayı hiç hesap ettin mi? Edersen oldukça şaşırabilirsin. Uzun vadede fast food’un bozduğu sağlığını düzeltmeye harcayacağın paradan bahsetmiyoruz bile. Haftada yalnızca iki gün fast food restoranında yemek bile koroner kalp rahatsızlıkları riskini yüzde 56 oranında arttırıyor. En ideal çözüm ise şu: Haftada bir defa mutfağa gir ve kendine “slow food” menüler hazırla. Bir tabak dolusu fırınlanmış sebze, koca bir kâse közlenmiş kırmızıbiber, kuru meyve ve yulafı karıştırarak hazırlayabileceğin kahvaltılık müsli gibi… Bir gününü ayırarak hazırlayabileceğin birçok yiyeceği dolabına koyduğunda, mutfağında sağlıklı seçenekler olacak ve programının yoğun olduğu günlerde bile kendini fast food restoranında bulmayacaksın. İşte sağlıklı yiyecekleri kolay yiyeceklere dönüştürdün bile!