HABER

Hayırsız evlatlar!

Hayırsız evlatlar!

ABD'nin en başarılı aktörlerinden Michael Douglas'ın oğlu Cameron'un uyuşturucu ticareti yapmaktan tutuklanması, zengin ve soylu ailelerden gelmelerine rağmen suçlardan uzak kalamayan ünlüleri tekrar gündeme getirdi.

İngiliz Kraliyet ailesinin üyesi, ABD eski Başkanı'nın torunu, ABD başkanlık seçimlerinde yarışmış senatörlerin oğlu ya da kızı olmaları bir şey fark etmiyor. Çok zengin ve soylu ailelerden gelmiş olmalarına rağmen, suç işlemekten uzak duramayan ünlüler, ailelerinin başarı dolu itibarına leke sürüyor.


Hafta sonlarını bin yıllık Windsor kalesinde geçirmekten hoşlanan İngiltere Kraliçesi İkinci Elizabeth’in en genç torunu Prens Harry, yapmış olduğu büyük hatalardan dolayı Windsor’ın yüz karası unvanını elde etmeyi başardı. Prens Harry, 2005 yılında bir arkadaşının verdiği üniformalı partiye üzerinde Alman ordusunun çöl üniforması olan bir gömlek ve kolunda gamalı haç bandıyla katıldı. Böylece Nazi Almanyası'na karşı en büyük mücadeleyi vermiş ülkenin prensi, The Sun gazetesinin ana sayfasına “Nazi Harry” başlığıyla manşet olmayı başardı. Nazi üniformasıyla çekilen görüntüleri uzun süre tartışılan Harry, 2009 yılında Kraliyet Askeri Akademisi’nin bulunduğu Sandhurst’te ırkçı konuşmalar yaptığı iddiasıyla tekrar gündeme geldi. İddialara göre, Prens Harry baştan aşağı kamuflaj giyinmiş Asyalı bir askere “bizim küçük Paki arkadaşımız” ve Müslümanlara hakaret olarak kabul edilen “Sarıklılara benziyorsun” dediği öne sürüldü.


Ünlü Amerikalı aktör ve yapımcı Michael Douglas’ın oğlu olan Cameron, çok yüksek miktarda uyuşturucu ticareti yapmaktan suçlu bulundu. Cameron için en az 10 yıl hapis cezası isteniyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında oğullarının tutuklanması ardından Michael Douglas ve eski eşi Diandra, üzüntülerini ifade ettiler. Cameron’ın uyuşturucuyu kendisinin taşıdığı ya da FedEx posta hizmeti aracılığıyla taşımaya belirtildi. Uyuşturucu batağına saplanmadan önce aktörlüğü denemiş olan Cameron, babası Michael ve büyükbabası Kirk Douglas’la beraber 2003 yılında “It Runs in the Family” adlı filmde oynamıştı.


Ünlü gitar ustası Jimi Hendrix’in küçük kardeşi Leon, ağabeyinin ölümünün ardından dolandırıcı ve kokainman olarak tanındı. Jimi Hendrix 1970 yılında hayatını kaybettiğinde, bir kürk ceket çalmaktan tutuklu bulunan Leon’a ağabeyinin cenazesine katılabilmesine izin verilmişti. Jimi Hendrix’in mirasından mahrum bırakılan ancak pay koparabilmek için babasına uzun yıllar süren davalar açan Leon’un tüm çabaları sonuçsuz kaldı. Leon, uyuşturucu batağına batmadan önce kısa bir süre müzisyen ve sanatçı olarak bir dönem başarı sağlamıştı.


Eski İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher’ın oğlu ömrünün 20 yılından fazlasını mahkemelerde harcadı. İlk utanç verici olayına 1994 yılında karışan Mark, haraç kesme iddiaları yüzünden 4 milyon sterlinlik bir davaya maruz kaldı. Mark ayrıca tefecilik ve ABD’de vergi kaçırma suçlamalarına maruz kalmıştı. 1982 yılında Sahra çölünde katıldığı bir rallide altı gün boyunca kendisinden haber alınamayan Mark, Cezayir ordusu tarafından bulunmuştu. Mark’ın en büyük skandalı Ekvator Gine’sindeki darbe girişimine bulaşması oldu. “Demir Leydi” lakaplı annenin sahtekâr oğlu Mark, 25 Ağustos 2004 tarihinde Güney Afrika’nın başkenti Cape Town’da tutuklandı ve 265 bin sterlin (420 bin dolar) para cezasına ve dört yıl hapis cezasına çarptırıldı.


ABD eski Başkan Yardımcısı ve iki kere başkan adayı olan Al Gore dinç ve dürüst duruşuyla öne çıkmayı başarmış bir politikacı. İklim değişikliği üzerindeki çalışmaları sayesinde Nobel Ödülü kazanan ve evrensel sağlık yasası reformunun önde gelen destekçilerinden Al Gore’un itibarını zedeleyen tek unsur oğlu. Gore ailesinin yüz karası Üçüncü Al Gore, Temmuz 2007’de uyuşturucu bulundurmak suçlamasıyla tutuklandı. Olayın trajikomik yanı, son dört yılda ikinci kez aynı suça maruz kalan Üçüncü Al Gore, babasının kendisine hediye ettiği çevre dostu Prius marka arabasında esrar bulunmasıydı.


Başkanlık seçimlerini kazanamayan senatör John McCain’in kızı Meghan, muhafazakâr Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayının ailesine yakışmayacak türden davranışlarda bulundu. Twitter bağımlısı olan ve bulvar gazetesi Daily Beast’te gazetecilik yapan Meghan, tipik bir muhafazakardan çok farklı bir kişiliğe sahip. Eşcinsel evliliğin savunucusu ve kürtaj karşıtı olan Meghan, babasının başkan yardımcısı adayı Sarah Palin hakkında, “Seçim kampanyası hakkında yorum yapamayacağım tek şey Sarah Palin” demişti. Twitter’a, vücudunu açıkta bırakan pozlar koymayı seven Meghan, en büyük gaflarını Cumhuriyetçilik üzerine yaptığı gaflarla ailesini utandırmayı başardı. Meghan son yazdığı tweet’te şöyle diyor: “Cumhuriyetçi arkadaşlarıma: Özür dilerim, keşke partimizin ‘modernliği’ hakkına daha olumlu olabilseydim. Ancak bir Cumhuriyetçi olmak Donny Osmond (ABD’nin 70’lerdeki çocuk yıldızı) kadar huysuz olmakla aynı şey.”


İngiltere’nin en ünlü aşçısı ve kendi adındaki lokantalar zincirinin sahibi Gordon Ramsay’in küçük kardeşi Ronald, 2007 yılında uyuşturucu bulundurmak suçundan Endonezya’da 10 ay hapse mahkum edildi. 2006 yılında yayımladığı otobiyografisinde kardeşinin uyuşturucu sorununa değinen ve rehabilitasyon sürecinden bahseden Gordon Ramsey, kardeşine babasının cenazesine katılabilmesi için uyuşturucuyu kendi elleriyle aldığını yazmıştı.


Bush klanının bir parçası olmak daima kurnazlık gerektirir. Eğer büyükbabanız eski ABD Başkanlarından biri ve babanız Florida eyaletinin valisiyse, yapabileceğiniz, en azından Jeb Bush’un kızı Noelle’in kalkışacağı gibi yapmak isteyeceğiniz birçok şey olabilir. 24 yaşındaki Noelle, 2002 yılında sahte reçeteyle antidepresan Xanax tedarik etmeye çalıştığı suçlamasıyla karşı karşıya kaldı. Mahkemenin verdiği uyuşturucu tedavisi emrine karşı gelmesi üzerine tutuklandı.


Eski ABD Başkanlarından Jimmy Carter’ın küçük kardeşi olan Billy, Libya hükümetiyle giriştiği ve başarısız olan bira işinde adını kötüye çıkarmayı başarmıştı. 1979 yılında, Senato incelemesinde Billy’nin Libya hükümetinden 220 bin dolar kredi aldığı ortaya çıkmış ve Başkanın kardeşi olarak konumunu kötüye kullandığı eleştirisi yapılmıştı. Borcunu ödemesine ve hakkına dava açılmamasına rağmen Billy, elde ettiği kötü itibar yüzünden ağabeyinin 1980’deki Başkanlık seçimini kaybetmesinde rol oynadı. Eğlenmeyi seven biri olduğu bilinen Billy, bir keresinde basının gözü önünde bir havaalanı pistine işemişti.


George Hearst, 19’uncu yüzyıl ABD’sinin en zengin işadamlarından biri ve senatörüydü. İkinci kuşak torunu Patty, her ne kadar ailesinin sahibi olduğu Hearst Corporations medya şirketinin varisi olsa da, banka hırsızı olmayı tercih ederek tüm ailesini utandırdı. Ancak olayın gelişimi oldukça ilginçti. 1974 yılında, 19 yaşındayken Symbionese Özgürlük Ordusu (SLA) tarafından kaçırılan ve iki ay boyunca tutsak alınan Patty için 6 milyon dolar fidye istendi. Ailesi olayın şokunu yaşarken, Patty SLA’ya bağlılığını açıkladı. İki ay sonra, Patty elinde M1 Carbine tüfeğiyle San Francisco’daki Hibernia Bankası’nın bir şubesini soydu. Eyleme katıldığı militanlarla tutuklanan Patty için 35 yıl hapis cezası istendi. Ardından bu ceza yedi yıla indirildi. Patty, sadece 22 ay yatıp çıktı. Üstüne üstlük dönemin ABD Başkanı Bill Clinton Patty’den resmen özür dileyerek, düzenlediği tüm suç eylemlerinin “Stockholm Sendromu”ndan kaynaklandığını belirtti.

En Çok Aranan Haberler