HABER

HDP 1 Kasım seçimlerinin iptalini istedi

HDP, 1 Kasım seçimlerinin iptali için YSK'ya başvurdu.

HDP 1 Kasım seçimlerinin iptalini istedi

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, seçimlerin iptaline ilişkin Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) başvuru yaptıklarını açıkladı.

Beştaş, Meclis'te basın toplantısı düzenledi. Seçimden sonra birçok ilde itirazlarda bulunduklarını ifade eden Beştaş, itirazlarının reddedildiğini söyledi.

Olağanüstü başvurunun dün son günü olduğunu belirten Beştaş, adil seçim olmadığı için iptali için başvurduklarını ifade etti.

Başvuruda şu ifadelere yer verildi:

"1 Kasım 2015 günü gerçekleştirilen 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinde bu ilkeye aykırı bir dizi iş ve işlem gerçekleşmiştir. Seçimin tarafı olmayan Cumhurbaşkanı ve Seçim Hükümeti eliyle partimizin aleyhine bir kampanya yürütülmüş, bu amaçla kamu kaynakları sınırsızca kullanılmış, basın yayın organları ancak darbe dönemlerinde görülebilecek biçimde zapturapt altına alınmış, seçmenler korkutulup yıldırılarak seçimlere gitmesi engellenmiş, bunun yanında partimize yönelik yüzlerce saldırı nedeniyle partimiz miting ve propaganda yapamaz hale getirilmek istenmiştir. Özetle 1 Kasım 2015 günü gerçekleştirilen 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri dürüstlük ilkelerine aykırı gerçekleşmiş, Cumhurbaşkanı ve Seçim Hükümeti büyük bir seçim yolsuzluğuna imza atmıştır. Ayrıca Hükümete/İçişleri Bakanlığı'na bağlı olarak faaliyetlerini yürüten vali, kaymakam, jandarma komutanları ile emniyet müdürleri il ve ilçe seçim kurullarını yanlış bilgilerle yönlendirmeye ve etki altına almaya çalışmış, sandıkların birleştirilmesi için bir dizi girişimde bulunmuştur. Ancak Yüksek Seçim Kurulu bu girişime geçit vermemiştir. Partimiz, yukarıda başlıkları açıklanan gerekçelerle 1 Kasım 2015 günü gerçekleştirilen 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinin "serbestlik" ve "eşitlik" ilkelerine aykırı gerçekleştiğine, dolayısıyla meşru olmadığına, Cumhurbaşkanı ve Seçim Hükümetinin büyük bir seçim yolsuzluğuna imza attığına inanmaktadır. Partimiz bu kapsamda ve tarihe not düşülmesi amacıyla Yüksek Seçim Kurulu'na başvurmaya ve seçimin iptalini istemeye karar vermiştir. Cumhurbaşkanı ve Seçim Hükümetinin dürüstlük ilkelerine aykırı davranışları ile bu kapsamda yaptıkları yolsuzluk dört başlık altına yüksek kurulun takdirine sunulacaktır. Bunlar; Basın yayın organlarının zapturapt altına alınması ve yayın ihlalleri, Cumhurbaşkanının tarafsızlık ilkesine aykırı davranışları ile dürüstlük ilkesinin ihlali, Partimize yönelik saldırılar ve şiddet eylemleri, Partimizin yüksek oy aldığı yerleşim yerlerinde seçmenlerin korkutularak oy kullanmalarının engellenmesidir."

HDP tarafından YSK'ya sunulan başvuru dilekçesinde, "Partimiz, 1 Kasım 2015 günü gerçekleştirilen 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinin "serbestlik" ve "eşitlik" ilkelerine aykırı gerçekleştiğine, dolayısıyla meşru olmadığına, Cumhurbaşkanı ve Seçim Hükümetinin büyük bir seçim yolsuzluğuna imza attığına inanmaktadır. 298 sayılı Yasanın 2'nci maddesine aykırı olarak gerçekleşen 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinin, aynı Yasanın 130'uncu maddesi uyarınca yaptığımız bu olağanüstü başvuru üzerine Yüksek Seçim Kurulunca iptaline karar verilmesini dileriz" denildi.

"TRT İKTİDAR PARTİSİ AKP'NİN YAYIN KURULUŞU GİBİ HAREKET ETMİŞTİR"
Seçim süresince TRT'nin tarafsız yayın yapmadığının belirtildiği açıklamada, "Anayasa ve yasaya göre tarafsız bir kamu yayıncısı olması gereken TRT kanalları önceki seçim dönemlerinde olduğu gibi 1 Kasım genel seçimleri sürecinde de taraflı, tek yanlı yayınlarını ilke ve hukuk gözetmeksizin sürdürmüştür. Tüm vatandaşların vergisiyle finanse edilen TRT iktidar partisi AKP'nin yayın kuruluşu gibi hareket etmiştir. TRT'nin seçim dönemi yayınlarıyla ilgili olarak zaten Yüksek Seçim Kurulu'nun birçok yaptırım kararı mevcut olup bu da tek yanlı, taraflı yayınları teyit etmektedir. TRT Haber Kanalı, seçim dönemi kapsamında olmasına rağmen AKP'nin 12 Eylül 2015 tarihinde gerçekleştirdiği kongresini 9 saat kesintisiz canlı olarak yayınlamış, iktidar partisinin yayın kuruluşu gibi hareket etmiştir. Bir kamu kurumu olan ve tüm yurttaşların vergisiyle finanse edilen TRT'nin 9 saat AKP kongresine canlı yayın süresi ayırması anayasa ve yasaların açıkça ihlalidir. HDP'nin 2 Ekim 2015 tarihinde açıkladığı seçim bildirgesiyle ilgili 18 dakikalık canlı yayın dışında TRT, HDP Eş Genel Başkanlarının seçim sürecindeki konuşmalarını canlı yayınlamamıştır. TRT Haber kanalında yayınlanan söz programlarına katılan stratejist, uzman, gazeteci, STK temsilcisi adı altındaki konukların yorumlarında partimizi, muhalif kesimleri hedef gösteren, dışlayan, toplum önünde suçluymuş gibi yansıtan, kamuoyunda HDP karşıtı bir algı oluşturmayı hedefleyen ifade ve sözler kullanılmıştır. Partimizin 1 Kasım 2015 genel seçimleriyle ilgili bildirgesini açıkladığı 2 Ekim 2015 tarihinde canlı yayın konuğu olarak alınan bir yazar, HDP'ye yönelik çok ağır itham ve ifadelerde bulunmuştur. Bu program Radyo Televizyon Üst Kurulu tarafından ihlal olarak tespit edilmiştir. Ayrıca 12 Ekim 2015 tarihinde yayınlanan bir söz programının katılımcısı HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'a "vatan haini" ve "terörist" gibi çok ağır suçlama ve hakaretlerde bulunurken, kamu yayıncısı olması gereken TRT'nin moderatörü müdahalede bulunmayarak yayıncılık ilkelerini ve yasayı ihlal etmiştir" ifadelerine yer verildi.

"SAYIN CUMHURBAŞKANININ TARAFLI TUTUMU SEÇİM SONUÇLARI ÜZERİNDE ETKİLİ OLMUŞTUR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tarafsızlık ilkesine aykırı davranışlarda bulunduğunun ileri sürüldüğü açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın, 16-Eylül - 31 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirdiği 27 değişik toplantı ve 3 canlı özel televizyon programında yaptığı konuşmalar, TRT ve özel televizyonlardan oluşan 12 ulusal kanalda, toplam 9 bin 109 dakika (152 saat) canlı olarak yayınlanmıştır. Bu sürenin sadece 1890 dakikasını (31,5 saat) TRT Kanallarındaki canlı yayın oluşturmaktadır. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, seçim sürecinde çeşitli başlıklar altında yapmış olduğu toplantılarda bir partinin lehine, diğer partilerin aleyhine olacak şekilde taraflı konuşmalar yapmış ve bu konuşmalar televizyon kanallarında canlı yayınlanmıştır. Sayın Erdoğan konuşmalarında "tek parti iktidarı", "13 yıllık istikrar", "2023 hedefleri" gibi vurgularla AKP'yi, AKP'nin politikalarını işaret ederek, seçmen eğilimlerini bu istikamete yönlendirme çalışması yürütmüştür. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan neredeyse katıldığı her toplantıda partimizin aleyhine açıklamalarda bulunmuş, partimizi hedef göstermiş, bir biçimde partimize yönelik şiddet eylemleri ve saldırılar için zemin hazırlamıştır. Anayasaya göre tarafsız olması, siyasi partilere eşit mesafede durması gereken Sayın Cumhurbaşkanının taraflı tutumu seçim sonuçları üzerinde etkili olmuştur."

"7 HAZİRAN SEÇİMLERİNİN ARDINDAN 2950 ÜYE VEYA YÖNETİCİMİZ PARTİMİZE YÖNELİK OPERASYONLARDA GÖZALTINA ALINDI"
HDP YSK'ya sunduğu başvuruda, "23 Temmuz 2015 tarihinden itibaren Sayın Cumhurbaşkanı ile Başbakan başta olmak üzere seçim hükümetinin üyeleri yaptığı açıklamalarla partimizi açıkça hedef göstermiştir. Bundan cesaret alan saldırganlar onlarca il ve ilçede partimize yönelik şiddet eylemleri gerçekleştirmiştir. Üzülerek belirtmek isteriz ki, seçim hükümetinin üyeleri ile Sayın Cumhurbaşkanının yaptığı bu açıklamalardan cesaret alan bazı güvenlik görevlileri de bu saldırıları engellemek yerine, saldırganların yanında tutum almıştır. 7 Haziran seçimlerinin ardından 2950 üye veya yöneticimiz partimize yönelik operasyonlarda gözaltına alınırken, bunlardan 630 kişi çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanmıştır. Bu saldırı, gözaltı ve tutuklamalarla partimiz seçim çalışması yürütemez, propaganda ve miting yapamaz hale getirilmek istenmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı ile Başbakan başta olmak üzere seçim hükümetinin üyelerinin bu açıdan hedeflerine ulaştığı, ancak seçimlerin meşruluğuna gölge düşürdüğüne kuşku yoktur. Partimize yönelik gerçekleşen yüzlerce saldırının temelinde uygulanan ikili hukuk sistemi söz konusudur. Partimizin yüksek oy aldığı yerleşim yerlerinde seçmenlerin korkutulup sindirilerek oy kullanmalarının engellenmesi" ifadelerini kullandı.

"HER SANDIK ÇEVRESİ ALANINA KAMERA YERLEŞTİRİLMESİ İSTEĞİMİZ DE YSK TARAFINDAN REDDEDİLMİŞTİR"
"Her sandık çevresi alanına kamera yerleştirilmesi isteğimiz de YSK tarafından reddedilmiştir" denilen başvuruda, "26 İlde Seçime Katılım Oranı azalmıştır. Seçime katılım oranı azalan illerden Şırnak hariç tamamında HDP'nin oy oranı da azalmıştır. Katılım oranı düşen 26 ilde HDP'nin 7 Haziran oy oranı yüzde 45'tir. 1 Kasımda ise bu oran yüzde 30'a düşmüştür. 26 ilde bir önceki seçime göre sandığa gidemeyen toplam seçmen sayısı 153.135'tir. Kırsal alanlarda ve ilçelerde sandığa gidemeyen seçmen sayısı kent merkezlerine göre çok daha fazla olmuştur. Özellikle HDP oy oranının yüzde 80 ve üzeri olduğu ilçelerde seçmenlerin önemli bir kısmı sandığa gidememiş ve seçme hakkını kullanamamıştır. Seçime Katılım Oranının yüze 1'in üzerinde olduğu 15 ilde HDP'nin 7 Haziran oy oranı ortalaması yüze 69'dur. Bu oran 1 Kasım'da yüze 62'ye düşmüştür. Türkiye'de seçime katılım oranının en fazla azaldığı illerde HDP'nin oy oranı da aynı şekilde azalmıştır. Aşağıda listede sunulan ilk 15 ilde sandığa gidemeyen ve seçme hakkını kullanamayan HDP'li seçmen sayısı 200 binin üzerinde tespit edilmiştir. HDP ağırlıklı örgütünün bulunmadığı seçim çevrelerinde sandık başında görevli de bulunduramamıştır. Bu bölgelerde görev almak isteyen müşahitlerimiz de bir biçimde korkutulup, sindirilmiştir. 7 Haziran seçiminde HDP 23.912 sandıktan hiç oy alamamışken bu sayı 1 Kasım seçiminde 35.183'e çıkmıştır. 7 Haziran seçimlerinde yüzde 13'ün üzerinde, 1 Kasım seçimlerinde ise yüzde 11'e yakın oy alan bir partinin her 5 sandıktan birinde hiç oy alamaması eşyanın doğasına aykırıdır. Bu durum, grevlilerimizin olmadığı bu sandıklarda partimize verilen oyların bir biçimde başka partilere yazıldığını düşündürmektedir. Üzülerek belirtmek isteriz ki, kuşkuların giderilmesi, bu amaçla her sandık çevresi alanına kamera yerleştirilmesi isteğimiz de YSK tarafından reddedilmiştir" ifadelerine yer verildi.

"OY KULLANMA İŞLEMİ BİTMEDEN HENÜZ DOLDURULMAMIŞ OLAN BOŞ TUTANAKLAR SANDIK GÖREVLİLERİNE İMZALATTIRILDI"
HDP, 1 Kasım seçimlerinde, oy kullanma işlemi bitmeden doldurulmamış olan boş tutanakların sandık görevlilerine imzalattırıldığını ileri sürerek, "Seçim günü yaşanan başkaca hukuksuz durum ise seçmen kayıtlarının silinmiş olmasıdır. Vatandaşlar, ikametgahlarını değiştirmemelerine, hatta 7 Haziran 2015 günü gerçekleşen seçimlerde mevcut ikametgahlarına göre belirlenen yerlerde oylarını kullanabilmiş olmalarına rağmen seçim günü hiçbir sandığa kayıtlı olmadıklarını görmüş ve bundan ötürü oy kullanamamışlardır. Bir çok seçmen, seçim öncesi YSK'ya ait sorgulama sayfasından oy kullanacağı sandık bilgilerini kontrol etmiş olmasına rağmen seçim günü hiçbir şekilde seçmen kayıtlarının olmadığı bilgisi ile karşı karşıya kalmıştır. Seçmen kayıtları silinen seçmen sayısı yüzbinlerle ifade edilmekte olup bu konuda araştırmalarımız ise halihazırda devam etmektedir. Seçim günü yaşanan bir diğer usulsüzlük de boş tutanakların sandık kurulu başkanları tarafından sabahın erken saatlerinde oy kullanma işleminin yeni başladığı sıralarda sandık görevlilerine imzalatılmış olmasıdır. Oy kullanma işlemi bitmezden önce, henüz doldurulmamış olan boş tutanakların sandık görevlilerine imzalattırılmış olması neticesinde sandık kurulu başkanları tutanakları kendi inisiyatiflerine göre doldurabilme olanağı kazanmışlar ve bu doğrultuda hareket etmişlerdir. Nitekim birçok sandıkta oylar, sandık kurulu başkanının tutanakları doldurduğu biçimi ile sayılmış olup bu nedenle boş olarak imzalattırılan tutanaklar gerçeği yansıtmamaktadır" açıklamasına yer verildi.

En Çok Aranan Haberler