HDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve HDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Manisa'da parti önünde toplanan partililere seslendi. Hakların Demokratik Partisi'ne 7 Haziran seçimlerinde çok büyük bir misyon düştüğünü belirten HDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, "Türkiye'nin kaderi, Türkiye'nin en çok ezilenlerinin ellerindedir. Bunu değiştirmek sizlerin ve bizlerin ellerinde. Eğer bu haksız adaletsiz, zalimane 12 Eylül askeri diktatörlüğünden kalma barajı yerle bir edebilirsek, geleceğimizi kurtaracağız demektir. Bugün Soma'da 301 işçinin hayatını kaybetmesinin ardından açılan davada idik" diye konuştu. Yarın başka bir davanın yanında olacaklarını anlatan Kürkçü, şunları söyledi: "Kürt halkının haklarının elde edilmesi, davasının yanındayız. Kürt ve Türk'ü, Alevi ve Sünni'yi bir kılacak yeni bir düzen davasının peşindeyiz. Savaşın bölgemizde son bulmasını hepimizin eşit ortak yeni bir yurt kurmamızı sağlamak istiyorsak bütün bunları yapamayan, yapamayacağını ispat etmiş olan, çözüm çözüm diye aslında halkımıza bir çözümsüzlük yapmış olan bu hükümetten kurtulmanın zamanı gelmiştir.7 Haziran'a kadar durmak bilmeden, yorulmadan ev ev sokak sokak mahalle mahalle dolaşarak Türkiye'yi bir ucundan öbür ucuna kat edecek, Alevi ile Sünni'yi, Türk ile Kürt'ü hepsini aynı davada, aynı kaderde birleştireceğiz.”
Partilileri selamlamasının ardından konuşmasına başlayan HDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel de, şunları söyledi: "Manisa'dayız, Soma'da gerçekleştirilen katliamın hesabını sormak için buradayız. Birileri yer üstünde kendilerine saray yaparken birileri yer altında bunun bedelini ödüyor. Hala insanlar karın tokluğuna çalışabilmek için yaşayabilmek için ekmek parası için o madenlerde, güvencesi olmayan madenlerde çalıştırılıyor. Oysa biz biliyoruz ki, bu kaza falan değil. Bu düpedüz işlenen bir cinayettir. Sorumlusu sadece bu mahkemelerde yargılananlar değil, siyasi iktidarın kendisidir, AKP'dir."
Soma'da kaybettiklerimizin anısı için saygıyla eğildiklerini anlatan Tuncel, sözlerini şöyle sürdürdü: "İşçi yoldaşlarımıza yalnız değilsiniz diyoruz. Biz bunun hesabını sorana kadar mücadele edeceğiz. Mahkemelerde bunu takip edeceğiz. Ama yetmez. Sokaklarda her yerde işçi sınıfının yanında olacağız. Sokaklarda işçi sınıfından bahsedenlere baktığımızda mahkemede HDP vardı. HDP Eş Başkanımız vardı, diğer partilerin başkanlarını gördük mü? Bakanlar gelseydi bunun sorumluluğunu üstlenseydi."
Tuncel, konuşmasının devamında şimdiye kadar AKP'nin üç dönemdir iktidarda olduğunu belirterek şunları söyledi: "AKP, güçlü olduğu için değil, onun karşısında güçlü bir alternatif çıkmadığı içindir. Cumhuriyet Halk Partisi'nin yürüttüğü siyasetin ve muhalefetin AKP'nin ekmeğine yağ sürdüğü içindir. Ama şimdi korkmaya gerek yok, iktidara alternatif bir parti var, HDP var"
HDP'ye duyulan ilgiyi azaltmak için her türlü oyuna baş vuranların olduğunu ifade eden Tuncel, sözlerine şöyle devam etti: "Bir yandan çözüm süreci diyorlar bir yandan savaş yapıyorlar. Daha iki gün önce Ağrı'da yaşananlara bir bakalım. Silvan'da da yaşananlara bir bakarsanız. Silvan'da yaşanan bir provokasyon var. Askeri bilinçli olarak oraya gönderdiler. Dolaysısıyla bunların bir amacı var diye ifade etmiştik. O zaman çok sonra bizim haklılığımız ortaya çıktı. Ama şimdi Ağrı'da halkımız her yıl olduğu için fidan dikmeye gidiyor. Ama fidan dikme etkinliğinden önce o alana asker gönderiyorlar."
Türkiye halkının çözüm beklediğini anlatan Tuncel, sözlerini şöyle tamamladı: "Ağrı'da bir operasyon var. Ağrı'da bu çatışmayı isteyenler kim? Bu çatışmadan ne umuyorlar? Orada gerçekten askerlerin cenazeleri buralara gelseydi, bu halkı karşı karşıya getirsen bu zihniyetin kime faydası olacak? Ağrı meselesi çok ciddi bir meseledir. Eş başkanımız Ağrı'da kurgulanmış bir operasyon olduğunu söyledi. Şimdi Davutoğlu yalan olduğunu söylüyor. Yalansa gelin birlikte Ağrı'ya gidip oradaki durumu açığa çıkaralım. Oradaki genç askerleri hayata kavuşturan da, onları alıp hastaneye götüren de HDP'li. İşte insanlık budur. Şimdiye kadar bizim tarihimizi başkaları yazdı. O yüzden hep bizim adımıza yazılan tarihi yaşamak zorunda kaldık. Şimdi gelin hep birlikte kendi tarihimizi kendimiz yazalım. Bu barajı yerlebir edelim"
İHA